X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Türkiye Cumhuriyetinin 100’üncü yılını kutlarken

Türkiye Cumhuriyetinin 100’üncü yılını kutlarken

 

Türkiye Cumhuriyetinin 100’üncü yılını kutlarken, bu sürenin 83 yılını yaşamış, çift dal öğretim üyeliğinden sonra bağımsız olarak kurduğum Düzen Laboratuvarına 47 yıl hizmet vermiş bir birey olarak, kazanımlarımı ülkemin cumhuriyet, laiklik, eğitim kavramlarıyla bana verdiği imkânlara borçluyum. Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde modern öğrenime yönelik eğitim ve laiklik temelli medeni hukuk gibi ilkeler temelinde 1923’te kurulan Cumhuriyet sayesinde ülkemiz; yükseköğretim, bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanında büyük bir değişim ve gelişim ivmesi kazandı. Ayrıca bu gelişim, ülkemizin farklı kesimlerinin bir arada yaşamasına imkân sağladı. 

Çanakkale Savaşı öncesi, bugünkü komşu coğrafyalarda yaşanan istikrarsızlıklar, isyanlar ve ardışık kayıplarla giden savaşlar doğal olarak ülkemizi etkileyip, içine çekerken, toplumumuzu bu tür zorluklarla başa çıkmaya hazırladı.  Meşrutiyet ilan edildi, hatta Cumhuriyet ilkeleri gelişti (bakınız Sayın Kutlay Alpuğan’ın Mustafa Kemal ve Cumhuriyet Düşüncesi yazısı https://ebulten.duzen.com.tr/one-cikanlar/mustafa-kemal-ve-cumhuriyet-dusuncesi). Cumhuriyet’in ilanıyla ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ kavramını benimsememiz, Birleşmiş Milletler topluluğunun uygulamasını değiştirip Türkiye Cumhuriyetini üyeliğe davet etmesiyle sonuçlandı. Komşu ülkelerdeki istikrarsızlıklara din, dil, ırk ayrımları ile değil, yalnız ‘insan’ kavramıyla bakarak, tarafsız, uzlaştırıcı ve barışçıl bir ülke olduğumuz, Balkan paktı gibi bir anlaşmayı uluslararası platforma yerleşmesine imkan verdi. Hak ve özgürlüklerinden vazgeçmeden, uzlaştırıcı, barışçıl bir ülke olma vasfımızı sürdürüyoruz, sürdürmeliyiz. 


Türkiye Cumhuriyetinin güç aldığı demokrasi, kadın-erkek eşitliği, ifade özgürlüğü, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü benimseyen laik devlet yapısı korunmalıdır. Bu yapı ve doğa sevgisine saygılı olma ilkelerinin çerçevesinde Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olduk.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sözleşmeleri kapsamını benimsedik. Bu kavramlar içinde kalarak; kapsamlarını toplumların, ülkelerin, doğanın dengeli yaşamını artırmak üzere sürdürmeliyiz. 


İlk yüzyılda yukarıda verilen ve verilemeyen kazanımlarla yaşamış bir fert olarak; Cumhuriyetimizin 2. yüz yılına geçişi coşku ve gururla kutlarken, aynı zamanda çok daha iyi olabilmek için öz eleştiri yapmak, kazandığımız yeterli mi diye sormak isterim ki 2. yüz yıl Türkiye’nin yüz yılı olsun! Aklıma ilk gelen soru: Cumhuriyetin ilk çeyreğinde yakalanan gelişim ivmesini; eğitimden ziraate, kendine yeterlilikten ihracata, Osmanlı hukukundan medeni hukuk kavramlarındaki çeşitliliğin sürdürülebilirliğini neden sağlayamadık? Hatta yönetimler neden güç müdahalelerine maruz kaldı?  

Cumhuriyetimizin 2. yüzyılını, gücümüzü birleştirip, bütüncül olarak kültürel, ekonomik, fikirsel özgürlük düzeyimizi, aynı 1930’lardaki ivme ve çeşitlilikle, dönemin ‘Parlayan Yıldızı olacak hale getirelim, torunlarımız çok daha büyük bir coşku ve uluslararası katılımla kutlasınlar. 

Ne mutlu bana ki Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşıyım!


 Bu yazı 20 Ekim 2023 tarihinde kaleme alınmıştır.

Dr. Yahya R. Laleli  

 

Kaynaklar:

https://www.youtube.com/watch?v=I7VioanJQqY

  

 

Görüşlerinizi Paylaşın