Haziran Dünya Bisiklet Günü
İdil Seven
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, şehirlerde yürüyüş ve bisiklet için güvenli bir altyapı sağlamak, SAĞLIK EŞİTLİĞİNE ULAŞMANIN da bir yolu.
Özel araca sahip olmayan, ekonomik açıdan dezavantajlı kentsel kesim için, yürüyüş yapmak ve bisiklete binmek, kalp hastalığı, inme, belirli kanserler, diyabet ve hatta ölüm riskini azaltan bir yaşam ve ulaşım imkanı sağlıyor. Dolayısıyla, bisiklete binmek ve yürümek gibi aktif ulaşım modları sadece sağlıklı değil, aynı zamanda adil ve maliyet etkin bir çözüm olarak karşımıza çıkıyor.
3 HAZİRAN DÜNYA BİSİKLET GÜNÜ’nde konuğumuz Ankara Tunus Caddesi Merkez şubemiz Mikrobiyoloji hekimlerimizden Prof. Dr. Teoman Apan oldu.
65 yaşında olan Teoman Apan, 3 yaşından bu yana bisiklete biniyor.
“Yürümeyi öğrendikten hemen sonra bisiklete binmeyi öğrendim. 3 yaşımdan bu yana aktif bisiklet sürücüsüyüm. Babamın öğretim görevlisi olduğu Erzurum Atatürk Üniversitesi lojmanlarında büyümem bisikleti kullanmam için bana avantaj oldu. Lojmanların bakkalındaki tedarik kısıtlıydı. Bazı günler ekmek almaya gideceğim zaman sevinirdim, çünkü şehire gitmem gerekirdi ve bunun için bisikletimi kullanırdım. Bu bana en az 5-10 km’lik bir sürüş mesafesi oluştururdu. Büyük şehirlerin günümüzdeki trafik yoğunluğunda çocuklar için böyle uzun sürüş imkanları bulmak maalesef daha zor ve çocuklar artık bizim kadar şanslı değil.”
Prof. Apan, Kırıkkale Üniversitesi’ndeki uzun görev süresi boyunca hep bisiklet kullanmaya devam etmiş. Ankara’ya geldikten sonra ise büyükşehir imkanlarının elverdiği seviyede çeşitli yerlere bisiklet ile ulaşım sağlamaya başlamış.
Apan, son üç aydır ise Ankara Yaşamkent’teki evinden Tunus Caddesi’ndeki şubemize her gün bisikleti ile gidip geliyor.
“İşe bu şekilde gelmem çok rahat oluyor. Koru Yaşamkent’teki evim ile şubemizin arasında yaklaşık 7 kilometrelik bir sürüş mesafesi var. Evden Kızılay’a kadar metro ile gidiyorum. Metroda bisiklet yeri olması çok rahat. Metrodan Kızılay’dan çıkıyorum ve Kuğulu Park’a kadar bisikletimle geliyorum.”
65 yaşında olan Teoman Apan, bisikleti aktif bir ulaşım aracı olarak kullanmaya başlamasından bu yana yürümesinde ve fiziksel dayanıklılığında çok büyük farklılıklar olduğunu belirtiyor.
“Bir süre ara versem, tekrar başlayınca sanki yer çekimine karşı kendimi güçlenmiş gibi hissediyorum. Kaslarımız vücudumuzun ikinci kalbi. Bu ikinci kalbimizi yürüyüş yaparak ve bisiklete binerek besleyebiliriz. Tüm vücudumuz buna göre iyileşiyor. Çok uzun aralar vermemek lazım. 70 yaşında olan ama 40 yaşında gösteren bisikletçi arkadaşlarım var.”
Peki günlük hayatta bu şekilde ulaşımın zorlukları ve riskleri yok mu?
Teoman Apan’a göre elbette var ama bilinçli ve hazırlıklı olmak bu zorluklara karşı önemli bir dayanıklılık sağlıyor.
“Yazın bisikletler arttığı zaman toplu taşımada bisikletleri koyacak yer olmayabiliyor. Dik tutarak götürmek durumu zorlayabiliyor. Metrolardaki bisiklet alanı olan kompartımanlar artarsa bunun bizlere çok faydası olur. Bana göre en büyük tehlike tekerin patlama riski. Yollara cam kırıkları, şişe atıkları, kesici maddeler atılıyor, bu da bisikletlerimizin tekerlerini patlatabiliyor ve biz bisiklet sürücüleri için büyük bir risk teşkil ediyor. Bisikletin diğer araçlar tarafından trafikte sıkıştırılma durumu olabiliyor. Maalesef bisiklet motosikletler gibi araç olarak sayılmıyor, bu nedenle de trafikte yok sayılarak sıkıştırılabiliyoruz.”
Aktif bisiklet kullanıcılarının hem yerel yönetimlerden hem de tüm vatandaşlardan önemli beklentileri ve istekleri var.
“Yollardaki kesici ve delici maddelerin teşkil ettiği önemli riski lütfen herkes farkında olsun. Tüm vatandaşlardan bu konuya hassasiyet göstermelerini, yerlere bu tip kesici olma ihtimali olan birşey atarken biz bisiklet sürücülerini hatırlamalarını istiyoruz. Bisikletin de araba ve motosikletler gibi bir araç olarak görülmesini, trafikte sıkıştırılmamasını istiyoruz.”
“Şehirlerde mutlaka bisiklet yolları yapılmalı. Hayalim Avrupa ülkeleri gibi bisikleti hayatımızın bir parçası yapan bir ülke olmak. Petrolü bu kadar hoyratça kullanmayı yanlış buluyorum. Bunun geleceğimize ve çevreye zarar verdiğini düşünüyorum.”
Sevindirici haber ise tıpkı Teoman Bey gibi bisikleti ulaşım aracı gibi kullanan bireylerin sayısının giderek artması. Evet bu sayı artıyor ama maalesef ülkemizde henüz istenen ve beklenen boyutta değil.
“Skuterler daha pratik bir alternatif gibi gözüktüğü için bazı şehirlerde daha çok tercih edilebiliyor. Skuterlerin kullanımları daha tehlikeli ve sağlığa faydaları bisiklet ile kıyaslanamaz. Sürüş esnasında vücudun kendi enerjisini kullandığı için bisiklet kesinlikle daha faydalı. Son zamanlarda hayatımıza elektrikli bisikletler de girdi. Elektrikli bisikletlerin faydası, belirli bir yaş sonrasında özellikle yokuşlu yollarda takviye olarak kullanılması, vücudu çok yormaması ve sürüş esnasında dengeli bir kas kuvveti harcanması. Eklem sağlığını da bu açıdan destekliyor.”
Ülkemizin bisiklet dostu bir ülke olması için daha önümüzde uzun bir yol ve gösterilmesi gereken önemli çabalar var. Aktif bisiklet sürücüleri, Avrupa örneklerindeki gibi bazı caddelerin trafiğe kapatılıp yaya ve bisiklet yolu olarak kullanıma açılabileceğinin altını çiziyor. Ülkemizde birçok şehirde altyapı eksikliğinden dolayı metro hatları çok gelişmiş değil. Bisikletlerin toplu taşımaya entegre olması kesintisiz ve sağlıklı bir ulaşım sistemi için büyük ihtiyaç.
Günlük hayatta ve özellikle bir ulaşım modu olarak bisiklet kullanımı açısından en büyük avantajı olan şehirler düz şehirler. Kayseri, Konya gibi düz şehirlerde her gün sokaklarda rahatlıkla 70-80 yaşında bisiklete binen bireyler ile karşılaşmak mümkün. Bu da bize, aslında genç yaşlı herkesin bisiklet kullanabileceğini gösteriyor.
Kazalara meydan vermemek ve bisiklet kültürünü yaygınlaştırmak için bisikletli sürüş kültürü eğitimleri şart. Yayalar, bisiklet ve araç sürücüleri birlikte eğitilmeli, yaya yollarının yanına bisiklet yolları da yapılmalı. Bisiklet sürücülerine toplu taşıma bağlantıları ile kesintisiz ulaşım imkanları sunulmalı. Eğitimler çocuk yaşta başlamalı.
6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrası yeniden yapılanan şehirlerimizde bu ihtiyaçların dikkate alınması, şehirlerin yeniden planırken bütünsel bir yaklaşım ile bisikletli ulaşım altyapısının öncelik olarak ele alınması son derece önemli ve elzem bir ihtiyaç. Bu yapılmadığı takdirde Dünya Sağlık Örgütü’nün belirttiği sağlıkta eşitlik kriterlerinin önemli bir parçası da eksik kalmış olacak.
Günümüzün ve geleceğin tüm bisiklet sürücülerinin 3 Haziran Dünya Bisiklet Günü kutlu olsun!