Cumhuriyet Bayramı

Ben 86 yaşında bir öğretmenim, Cumhuriyet Çocuğuyum. Hangi Cumhuriyetin? Son yüzyılı kayıp sayanların mı? Yoksa, kazanım sayanların mı?! Her iki tarafın da biz öğretmenlerin elinde çocukları var. Onlara Cumhuriyet çocukları dediğimizde,
bu bir iltifat (beğeni) mi olacak, yoksa küfür mü? Geçen yüzyılı kayıp sayanların öğretmelerini kınıyor, suçluyorum. Belki de, onlardan biri benim. Bu günahımızın bedelini ne yazık ki yeni nesiller ödeyecek.

Hayatımızı her alanda etkiyen en önemli faktör zamandır. Etkidiği alanlardan biri de Güzel Türkçemiz’ dir. Bazen kelimeler değişir, bazen de manaları. Bunlarda biri de atma dır. Eğer bir anne çocuğuna “Atma evladım!” derse, bu “Yalan
söyleme, doğru söyle!” demektir. Amma bir büyüğümüz konuşmasına, söze “Atıyorum” diye başlarsa bu “örneğin veya misal” demektir.

Biz öğretmenlerin en büyük görev ve sorumluluklarından biri, Güzel Türkçemiz’i bu çarpıklardan korumak ve geliştirmektir. Atatürk’ümüzün geometri kitabı (Geometri, Mustafa Kemal Atatürk, İş Bankası Kültür Yayınları) dilimize unutulmayan bir armağanıdır. Yabancı dillerden gelen (örneğin müselles) kelimelerin yerine, Türkçe (üçgen) karşılıklarını yaratıp koymuştur. Son dört nesil, onun kelimelerini kullanıyoruz. Bu kolay kelimeleri Atamıza borçluyuz. 

Bir toplantıda, genel müdürüme, atıyorum diye söze başlayınca, hiç beklemeden, “Sayın müdürüm, atmayın, örneğin deyin” dedim. Elbette iki kelime arasına yeterli zamanı koyarak. Yoksa ilk kelime, bizi yargıya götürebilirdi. Çocuklarımıza, yani yarının anne ve babalarına, Güzel Türkçemiz’i kazandırmak, biz öğretmenlerin en büyük görev ve sorumluluğudur. 

Cumhuriyetin 99’uncu yılını, lütfen, okulunuzda, çocuklarınızla kutlayın! Unutmayın, bir öğretmenden önce bir eğitimcisiniz. Çocuklarınızın her birini, kırılmaması gereken bir mücevher gibi işleyin. Atamız böylece rahat uyuyacak.

Sorumluyuz! Cumhuriyet Bayramımız (En büyük bayramımız) kutlu olsun.

NECMETTİN BAĞCI
ÖĞRETMEN