X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

İçimizdeki Zifiri Karanlık

İçimizdeki Zifiri Karanlık

Yağmur Gülşah Bahadır Yapça
Biyolog/Hormon Birim Teknik Sorumlusu
Düzen laboratuvarlar Grubu
Adana Şubesi

Her yıl olduğu gibi 2023’e girerken bu yılın bize güzellikler, mutluluklar, iyilikler getirmesini dileyerek başladık. Sonuçta 2019’un sonundan bu yana Corona Virüs salgını tüm alışkanlıklarımız, rutinlerimiz değişmişti ve nihayet artık etkisini yitirmeye başlamıştı. Birazda bu yüzden 2023 güzellikler yılı olacaktı.

Bir kadın olarak bu yıla yeni umutlar besleyerek, kadın olmanın haklı gururunu yaşayıp, aynı zamanda kadının değerinin en üst seviyede tutulacağı, kadın cinayetlerinin, kadına şiddetin, çocuk istismarının olmayacağı bir iyilik ve barış yılı olmasını, biraz da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bu yıldan sonra kutlanmasına/hatırlatılmasına gerek kalmamasını diledim.

Rutinlerimizden şikayet etmememiz gerektiğini, her sabah o tatlı uykumuzdan uyanıp işe gidebilmemizin bir lüks olduğunu 06.02.2023 04:17’de anladım. Ne olduğunu anlamadığımız bir şekilde uykumuz bölündü. Gözümü açmamla yatağın üstünde hızla sallanan avizeyi gördüm. Evin içi o kadar aydınlıktı ki eşimle göz göze geldiğimiz de birbirimizin yüz ifadesini çok net seçebiliyorduk. Ne olduğunu tam da idrak edemeden yanımda uyuyan bebeğime sarıldım, evet deprem oluyordu. Halbuki çok kısa bir zaman önce tüm Türkiye deprem tatbikatı yapmamış mıydı? Ne yapacağımızı şaşırmış haldeydik. İlk şoku atlattıktan sonra eşim çocuğu aldığı gibi güvenli olduğunu düşündüğü bir yere geçti. Ev o kadar şiddetli bir şekilde sallanırken odalar arası koşturmak ne kadar doğruydu, bunları o an hiç düşünmedik. Apartmandan çığlıklar ve koşuşturma sesleri geliyordu. O uzun, hiç bitmeyecek gibi görünen sarsıntı durunca hemen üstümüzü değiştirdik ve yanımıza ilk etapta çocuğa lazım olabilecek eşyaları hızlıca aldık. Tam dışarı adım atacaktık ki ikinci bir güçlü sarsıntıyla daha karşı karşıya kaldık. Nihayet bitmişti, güç bela kendimizi sokaklara attık. Dışarısı mahşer yeri gibiydi. İnsanlar ağlamaklı, üst baş dağınık şekilde korkulu gözlerle birbirine bakıyordu. Yağmur yağıyordu ve teni kesen bir soğuk vardı.  Ambulanslar tıkanan trafik içerisinde ilerlemeye çalışıyordu. Evet birilerine kesin bir şey olmuştu, biz iyiydik ama iyi olmayan birileri vardı. Arabaya bindik ve çoğunluğun gittiği yere doğru yöneldik fakat trafik çok yavaş ilerliyordu. Biraz ilerledikten sonra dehşeti yaşadık. Arkamızdaki bina çökmüştü. Evet deprem şiddetliydi ama bu kadar yıkıcı mıydı? Daha sonra evimizin çevresinde yakılan başka binalar gördük. İçimizi daha büyük bir korku, endişe, telaş kaplamıştı.

Annem İstanbul’daydı ve o saatte telaşlandırmamak için “Deprem oldu, biz iyiyiz.” şeklinde kısa bir mesaj attım. Normalde o saatte uykuda olması gereken hemen beni aradı. O da ne Hatay’da da deprem olmuştu ve babam Hatay ‘daydı. Annemi arayıp deprem olduğunu ve iyi olduğunu söylemiş. Peki ya dehşet gecesini sadece biz yaşamamış mıydık? Babam iyiydi, peki memleketim nasıldı? Akrabalarım, arkadaşlarım, çocukluğum nasıldı?

Telefonlar susmak bilmiyordu. Tarsus’ta yaşayan üniversitenin bana kazandırdığı çok sevgili arkadaşım aradı. Demek onlarda etkilenmişti ama iyiydi. Yine Üniversite de 4yıl aynı evi paylaştığım kardeşim dediğim bir arkadaşım için kendisine ulaşamadığını belirtti. Ama o Gaziantep’teydi. Orası da mı dehşeti yaşamıştı? Nasıl olurdu? Kardeşine ulaşmayı başardık. Ne yazık ki binaları üstlerine yıkılmış ve 6aylık bebeğiyle o enkazdan kendi başına bir şekilde çıkabilmeyi başarmıştı. Peki ya eşi ve 5yaşındaki oğlu? Her aldığım haber ötekinden daha kötüydü.

Kabus gibi bir gece yaşıyorduk. Koca koca evlere sığamazken küçücük arabaların içine sığınmıştık. Sosyal medyada haberler uçuşuyor, inanamıyorduk, tam 11 il bizimle aynı acıyı yaşıyordu.

Sonunda gün ağardı, bu defa bizim içimiz zifiri karanlıktı. Saatlerce arabada oturduk. Öğlen olunca artık Bir şeyler yiyip biraz da olsa toparlanmamız gerekiyordu. Tek katlı, açık bir restorana geçtik. Ve 13:24 o da ne? Yine mi deprem oluyordu. Herkes dışarıya kaçıştı. Koca koca binalar bir sağa bir sola yatıyordu. Birden bir toz bulutu yükseldi. Evet tam karşımızda bir bina daha yerle bir oldu. Bitmeyecek miydi?

Hatay’dan hiç haber alamıyordum. Telefonlar kesiliyordu ve hiç bir haber yoktu. İnternet yollu aramalar yapmaya başladım, evet babam 2.depremde de iyiydi. Fakat amcama, kuzenime, halama bir türlü ulaşamıyordum. İyiler miydi?

Sonunda bir haber aldım, binaları yıkılmıştı. Enkaz içinden amcam ve halam çıkabilmiş fakat kuzenimden, amcamın ve halamın eşinden haber yoktu. Aslında Antakya yerle bir olmuştu. Benim güzel memleketim yok olmuştu. İnsan neye daha çok üzülmeliydi? Yakınlarının kaybına mı yoksa memleketinin yok olmasına mı?

Yardım ekipleri 3.gün Hatay’a gitmiş, askerimizin ilk dakikadan durumu ele alması gerekirken engellenmiş, binlerce insan o binaların içerisinde ölüme terkedilmişti. Ne ekip vardı ne ekipman. Yollar enkaz dolu, geçiş yolları kapalı. Yiyecek, içecek, barınacak yer, tuvalet … hiç birine ulaşım mümkün değil. Tam bir insanlık faciası. Duyguları ne anlatmak mümkün ne de yazmak. Bir günde bu kadar kayıp vermek ve insanın memleketini, çocukluğunu kaybetmesi ne zor şeymiş. Koca bir hiçlik.

Bir süre arabada konakladıktan sonra maalesef küçük çocukla bunu daha fazla sürdüremeyip bir kaç günlüğüne şehir dışına akrabalarımızın yanına gittik. Geri döndüğümüzde artık evimize geçmeye karar verdik. Daha evimize geçeli 2 gün olmuştu ki 20.02.2023 20:04te tekrar şiddetli bir sarsıntı yaşadık. Bu defa Hatay merkezli bu deprem sırasında Hatay’da olan babamla görüntülü görüşme yapıyorduk. 3.kez dehşeti yaşadık ve yine arabada konaklamaya başladık.

Bugün 28.02.2023, kendimizi en güvende, en rahat hissettiğimiz yuvamızda oturamıyoruz, uyku uyuyamıyoruz, her an panik içindeyiz. Hiç birimizin korkusu bina altında kalarak ölmek değil ama bina altında kalıp çaresiz kurtarılmayı beklemek ve sevdiklerimizi kaybetmek. 2023, bizde bıraktığın bu enkazı unutmayacağız.

 

Görüşlerinizi Paylaşın