X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

28 Nisan Sağlıkta Şiddete Hayır Günü

28 Nisan Sağlıkta Şiddete Hayır Günü

Sağlıkta ve Her Yerde Her Türlü Şiddete Hayır!

Halk sağlığı, sadece pandemi döneminde ve sadece bulaşıcı hastalıklarla değil, hayatımızın her alanına dokunur. Örneğin, şiddet epidemiyolojisi.

Şiddet, insan yaşamının her alanında karşılaşılabilen ve dünyada giderek artan önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Tüm Dünya’da ve elbette  Türkiye'de de en fazla şiddete kadın ve çocuklar maruz kalmaktadır.

AB ülkelerinde kadına yönelik şiddetle ilgili araştırmaya göre, kadınların %30'unun hayatlarının herhangi bir döneminde eşleri veya partnerleri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldıkları,  her üç kadından birinin 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı raporlanmıştır. Üstelik aile içi şiddet vakalarının sadece %14'ü bildirilmektedir.

Sağlık alanında çalışanlara şiddet de dünya çapında artan bir iş/halk sağlığı sorunudur. Türkiye'de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet fiziksel, sözlü, mobbing (zorbalık) ve cinsel taciz şeklinde olabilmektedir. Ve özellikle son yıllarda işyerinde şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının oranın oldukça arttığı gözlenmektedir.

Türkiye'nin farklı illerinde kamu veya özel sağlık kuruluşlarında çalışanlarıyla internet üzerinden yapılan anket çalışmasında, katılımcıların %36.7'si fiziksel şiddete maruz kaldığını, %88'i ise sözel şiddete maruz kaldığını bildirmiştir. Fiziksel şiddet veya sözlü taciz mağduru olan birçok katılımcı, hiçbir fayda sağlamayacağını düşündükleri için olayları bildirmediklerini ifade etmişlerdir.

Şiddet yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi ve sektör gözetmeksizin birçok kişiyi etkilemektedir. Ama Dünya’da sağlık çalışanlarının %70'ini, Türkiye'de ise %56'sını oluşturan kadınlar daha fazla etkilenmektedir. Yirmi beş yıl önce Pekin Kadın Eylem Platformu kadınların sağlık haklarını savunmuş ve bunu yaparken, kadınları sadece sağlık hizmetinin kullanıcıları olarak değil, önemli sağlık hizmeti sağlayıcıları olarak kabul etmiştir. O zamandan beri, kadın sağlık çalışanlarının küresel sağlığa ve ekonomiye katkılarına ilgi artmıştır.

Toplumsal olarak inşa edilen cinsiyet rolleri, bir erkeğin veya kadının özel ve toplumsal yaşamdaki konumunun ne olduğunu, toplumsal yaşama ne ölçüde katıldığını ve bireyin toplumsal yaşamda nasıl temsil edildiğini toplumların toplumsal cinsiyet algısına göre belirler. Toplumsal cinsiyet rollerinin ataerkil bir dünya görüşüyle inşa edildiği toplumlarda kadın sağlık çalışanlarının sağlığa katkısı, toplumsal cinsiyetçilik tarafından görmezden gelinir. 

Pandemi sürecinde de ön saflarda yer alan kadın sağlık çalışanlarının hem işte hem de evde sorumlulukları artarken bir de sözlü ve fiziksel şiddetle mücadele etmişlerdir. Şiddet, sağlık çalışanları covid-19 pandemi ile mücadele devam etmektedir.

Cinsiyet iktidar ilişkileri ve bunların yaş, etnik köken ve gelir gibi diğer faktörlerle kesişimi, kadın sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddetin biçimi ve kaynağı ile ilişkilendirilir, ancak çoğu zaman bir buzdağının sadece görünen yönüdür.

Kadın sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, güvenlerini sarsmakta ve kariyerlerinde ilerleme veya yetki suistimallerini önleyebilecekleri ve azaltabilecekleri liderlik pozisyonlarına terfi etme yeteneklerini baltalamaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin uzun vadeli etkisi tükenmişliktir. Bu da devamsızlık ve yıpranmaya neden olur. Ayrıca, işyerinde şiddet yeterince ele alınmazsa, daha az sayıda kadın sağlığı meslek olarak seçmeyebilir. Ortaya çıkan boş pozisyonlar, kalan sağlık çalışanları üzerinde ek stres yaratacaktır.

Kadın sağlık çalışanlarının küresel sağlıktaki haklarını, sorumluluklarını ve rollerini göz ardı eden ve onları şiddete maruz bırakan cinsiyet iktidar ilişkilerinin kırılması için sağlık hizmetlerini ve sağlık iş gücünü yöneten profesyonel dernekler, organizasyonlar ve kurumlarda özellikle yönetici pozisyonlarında cinsiyet dengesizliklerini azaltmaları gerekir. Mesleki dernekler ve sivil toplum kuruluşları eylemi koordine etmeli, görünür destek vermeli ve işyerinde şiddete sıfır tolerans uygulamalıdır ve elbette Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO/International Labour Organization) 190. sözleşmesini desteklemeli, sağlık iş gücündeki kadınları seslerini bulmaları için teşvik etmeliyiz.

Uzm.Dr. Tutku Taşkınoğlu

 

https://rm.coe.int/eng-grevio-report-turquie/16808e5283

https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/0020731419859828?journalCode=joha
 

Görüşlerinizi Paylaşın