Vitamin alımı enfeksiyon ile mücadele edebilir mi ?
Uzm. Dr. Tutku Taşkınoğlu
Vücudumuzda, bağışıklık hücreleri de dahil olmak üzere hücrelerimizin gelişimi, büyümesi ve işlevini destekleyen vitaminlere bağlıdır.
Vitaminler bağışıklık sisteminin mikroplara yanıt verme yeteneğini desteklerler. Vücudun fiziksel ve biyokimyasal bariyerlerini güçlendirmek, doğuştan ve adaptif bağışıklık hücrelerinin farklılaşmasına, çoğalmasına ve işlevine katkıda bulunurlar.
Örneğin A ve D vitaminleri, cildi, bağırsağı ve solunum yolunu kaplayan epitel dokusunun oluşumunda rol oynar ve hücreler arasında sıkı bir sızdırmazlık sağlar. E vitamini antikor üretimini artırırken, C vitamini bağışıklık hücreleri tarafından sitokin üretimini düzenler. Vitaminler ayrıca T hücrelerinin gelişimi ve fonksiyonuna yardımcı olur, makrofajların mikrobiyal istilacıları yutma (fagositoz) yeteneğini artırır ve bağırsak mikrobiyotasını şekillendirirler. Vitamin alımında eksiklikler, bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini zayıflatabilir. Çoğu insanın bir veya birden fazla vitamini yeteri kadar almadığı göz önüne alındığında, takviyeler almak vücudun enfeksiyonla savaşma gücünü artırabilir mi?
Keşke bu kadar basit olsaydı. Gerçek şu ki, vitaminlerin ve vitamin takviyelerinin enfeksiyon yönetimindeki rolüne ilişkin veriler karışıktır. Ancak bildiğimiz şey, en iyi beslenen insanların bile hastalandığı ve uygun beslenme önemli olsa da bunun tek başına halk sağlığını korumak için yeterli olmayacağıdır.
"Vitamin" kelimesinin çıtır çıtır yeşillikler ve olgun meyveleri çağrıştırmasının bir nedeni var. Taze meyve ve sebzeler vitamin deposudur. İnsanlar ihtiyaç duydukları vitaminlerin büyük çoğunluğunu buradan alırlar. Ayrıca bakteriler de vitamin üretir ve böylece vücudun mikro besin deposuna katkıda bulunurlar.
Vitaminlerin bağışıklık sistemi işlevine katkıları nedeniyle besleyici gıdalara sınırlı erişim de dahil olmak üzere birçok nedenden dolayı gelişen vitamin yetersizlikleri veya eksiklikleri olan kişiler, ciddi enfeksiyon riski altında olabilir.
Örneğin, serum D vitamini seviyeleri ile COVID-19 arasında bir ilişki olduğunu destekleyen bazı kanıtlar vardır ve daha düşük konsantrasyonlar daha yüksek hastalık şiddeti ve ölüm oranı ile ilişkilidir. Diğer araştırmalar, A vitamini eksikliği olan çocukların (düşük ve orta gelirli ülkelerde yaygındır) şiddetli ve potansiyel olarak ölümcül kızamık ve ishal riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Diğer patojenlerin yanı sıra HIV, insan papilloma virüsü ve Clostridium difficile enfeksiyonlarının seyri de vitamin seviyeleriyle bağlantılıdır. Enfeksiyon sırasında artan bağışıklık aktivitesi, bağışıklık cevaplarını da engelleyebilecek vitamin eksikliklerini şiddetlendirebilir.
Ancak vitamin eksiklikleri ile bağışıklık sistemi arasındaki ilişkiye ait çalışmaların verileri farklıdır. Çalışma tasarımı, popülasyon ve sonuç birimleri arasındaki değişkenlikler nedeniyle bir çalışmanın belirli bir vitamin ile enfeksiyon arasında bir bağlantı bulabileceği, bir diğerinin ise hiçbir ilişki bulamayacağı sonuçlara neden olur. Sonuç olarak, vitaminlerin bağışıklık fonksiyonu için kritik olduğu ve bir düzeyde enfeksiyona dahil olduğu açık olsa da farklı vitaminler, patojenler ve kişiler için bu katılımın nüansları belirsizdir.
Ayrıca bağışıklık fonksiyonuyla ilişki bağlamında "düşük" veya "optimal olmayan" vitamin seviyelerinin ne anlama geldiği de hala belirsizdir. Önerilenden biraz daha düşük bir vitamin seviyesine sahip olmak ile ciddi şekilde düşük seviyelere sahip olmakla (yani, gerçek klinik eksiklik) aynı şey değildir. Birinin bağışıklık sistemi etkilenmeden önce vitamin seviyeleri ne kadar düşük olmalıdır? Bu sorunun kişiye ve duruma bağlı olarak değişen cevapları için ek araştırmalar gerekir.

Vitamin Takviyeleri Enfeksiyona Karşı Etkili Mi?
Belirgin eksikliği olan kişilerin vitamin seviyelerini artırmak için takviye kullanması, enfeksiyon şiddetini azaltmak için faydalı olabilir. Ama bu konuda dikkatli olmak gerekir. Örneğin kızamık ve A vitaminini ele alalım. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), kızamıklı çocukların enfeksiyon sırasında tükenebilecek seviyeleri geri kazanmak için 24 saat arayla 2 doz A vitamini takviyesi almasını önermektedir. Bu önerinin, A vitamini eksikliğinin yaygın olduğu düşük veya orta gelirli ülkelerdeki yüksek riskli çocuklarda (<2 yaş) morbidite ve mortaliteyi azalttığına dair kanıtlar vardır. Ama WHO önerileri tüm dünyayı kapsamakla beraber A vitamini takviyesi her yerde aynı faydayı sağlamayabilir. Örneğin, İtalya'da 100'den fazla çocukla yapılan bir çalışmada, A vitamininin ateş süresini, hastanede kalış süresini veya komplikasyonları azaltmadığı bulunmuştur. Bu araştırmaya göre A vitamini takviyesi yüksek gelirli bir ülkede kızamık enfeksiyonunun klinik seyrini veya komplikasyon oranını değiştirmemektedir.
Vitamin takviyesinin etkinliği ile ilgili diğer enfeksiyonlarda da benzer karışıklıklar vardır. Veriler düşük D vitamininin daha kötü enfeksiyon sonuçlarıyla ilişkili olduğunu gösterir ama takviyenin COVID-19 veya diğer viral solunum yolu enfeksiyonlarıyla mücadeleye yardımcı olduğunu öne süren yeterli kanıt yoktur. Bazı araştırmalar, C vitamini takviyesinin soğuk algınlığı geliştirme riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu gösterirken çalışmaya bağlı olarak bu ilişki aşırı fiziksel stres (örneğin, maraton koşmak), cinsiyet veya C vitamini seviyelerinde yetersizlik olup olmamasına bağlıdır.
Sonuç olarak, vitamin takviyelerinin enfeksiyonlarda etkinliğini gösteren kanıtlar bağlamsaldır ve genellikle çelişkilidir. Takviyelerin ne zaman ve nasıl uygulanabileceğini daha iyi anlamak için farklı popülasyonlarda daha büyük, rastgele kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.
İyi Gelen Takviyenin Fazlası…
Bilinen şey, takviyelerin uygunsuz bir şekilde kullanıldığında yarardan çok zarar verebileceğidir. A vitamini gibi bazı vitaminler yağda çözünür, karaciğer, yağ dokusu ve kaslarda depolanırken B vitaminleri gibi suda çözünenler vücutta depolanmaz ve fazlası atık atılır. Ama her iki türün de çok fazla tüketilmesi olumsuz sonuçlara yol açar.
Örneğin, A vitamininin aşırı dozda alınması organ hasarına, baş dönmesine, kemik incelmesine ve daha fazlasına neden olabilir. A vitamini toksisitesi, son kızamık salgınlarında bir sorun olmuştur, çünkü bazı çocuklara enfeksiyonu önlemek amacıyla evde vitamin verilmiştir (A vitamini kızamığı önleyemez; yalnızca KKK aşısı önleyebilir). Suda çözünen vitaminler genellikle daha az toksiktir, ancak aşırı alım yine de ishal, mide krampları ve potansiyel olarak böbrek taşları gibi yan etkilere neden olabilir.

Bu ve diğer hoş olmayan veya tehlikeli etkilerden kaçınmak için takviye almadan önce bir hekime danışmak gerekir.
Vitaminlerin enfeksiyon azaltma ve yönetiminde bir yeri olduğu açıktır, ancak tek başlarına yeterli değildir. Vitaminler enfeksiyon duyarlılığını ve şiddetini belirleyen bulmacanın sadece küçük bir parçasıdır. Bireysel ve toplumsal sağlığın teşviki vitaminlerin ABC'lerinden daha fazlasına dayanır. A vitamini kızamığı önleyemez ancak bir aşı önleyebilir. Vitaminler havadaki patojenlerin yayılmasını önleyemez, ancak yeterli hava filtrasyonu ve havalandırması olan alanlar yaratmak doğru yönde bir adımdır. Aşılar gibi enfeksiyon kontrolünde güçlü geçmişe sahip diğer araçların kullanılması ve sürekli kullanılabilirliğinin sağlanması, hastalıklarla mücadele için esastır.