X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

SARS-COV-2’ye Karşı T Hücre Cevabı Umudumuzu Artırdı!

SARS-COV-2’ye Karşı T Hücre Cevabı Umudumuzu Artırdı!

COVID-19'u kontrol altına alabilmenin ana hedefi etkili bir aşı geliştirmektir. İyi ve etkin bir aşı geliştirmek için ihtiyacımız olan; ilgili patojenin etki mekanizmasını bilmek ve bu patojene karşı vücudumuzun nasıl koruyucu bir bağışıklık cevabı geliştirdiğini anlamaktır. Ama sadece 6-7 aydır tanıdığımız SARS-CoV-2 için elimizdeki veriler bağışıklık yanıtı ve immunpatojenitesini anlamamız için henüz yeterli değildir ve her gün yeni bir şey öğrenilmektedir.

Şu ana kadar elde edilen veriler ve yayınlara göre hastalığı özellikle hafif ve orta derecede geçiren hastalarda, B hücre cevabına bağlı antikor gelişiminin olmaması, yani antikor cevabı olsa dahi antikorun düzeyinin hızlı azalması, hastalığa karşı elimizi kolumuzu bağlamış ve aşı çalışmalarına gölge olmuştu. Antikor gelişimi yeterli olmuyorsa korunmuyor muyuz ve uzun süre korunamayacak mıyız endişesine yol açmıştı. Aşı etkili olmayacak mı soru işaretlerine neden olmuşken Nature Dergisinde Temmuz ayında yayınlanan ve az sayıda hastadan elde edilen verileri aktaran çalışma umutlarımızı tekrar yeşertmiştir.

Bu çalışma sonuçları ile daha önce tanıdığımız koronavirüsler (insanda hastalık yapan ya da yapmayan) ve onlara karşı bağıkşıklık cevabı varlığı SARS-CoV-2’ye karşı koruyucu olabilir mi ve asemptomatik hastalarda koruyuculuk bu mudur düşüncesi ile bir sonraki çalışmalar yönlendirilebilir.  

Küçük bir grup hastada yapılan bu çalışma daha önceki patojenler tarafından harekete geçirilmiş olan bellek T hücrelerinin sonraki enfeksiyonlara duyarlılığı ve klinik şiddeti şekillendirebileceğini düşündürmektedir.

SARS-CoV-2'yi tanıma potansiyeli olan ve insanlarda önceden var olan bellek T hücrelerinin varlığı hakkında çok az şey bilinmektedir. Çalışmada, COVID-19 hastalarında SARS-CoV-2'nin yapısal (nükleokapsid proteini, NP) ve yapısal olmayan (ORF1'in NSP-7 ve NSP13) bölgelerine T hücresi cevapları incelenmiş ve hepsinde NP proteinin birden fazla bölgesini tanıyan CD4 ve CD8 T hücrelerinin var olduğu gösterilmiş. Aynı çalışmada 2003 salgınında SARS-CoV enfeksiyonundan iyileşmiş hastalarda (17 yıl sonra) SARS-CoV-2 NP'ye de reaksiyon gösteren SARS-CoV -NP'ye karşı uzun süreli bellek T hücreleri olduğu gösterilmiş. Şaşırtıcı bir şekilde, SARS veya COVID-19 öyküsü olmayan veya SARS veya COVID-19 hastaları ile teması olmayan bireylerde de SARS-CoV-2 spesifik T hücreleri olduğu tespit edilmiştir. Enfekte olduğu bilinmeyen hastalarda SARS-CoV-2 T hücreleri, ORF-1 kodlu NSP7 ve 13 proteinlerini ve NP yapısal proteinini hedefleyen moleküllerdir. NSP7 proteini her sene “soğuk algınlığı” yapması ile tanıdığımız insan koronavirüsleriyle düşük oranda olsa da benzer bir moleküldür ve bu proteine karşı T hücre yanıtı varlığı, soğuk algınlığı geçirenlerde oluşan spesifik ve uzun süreli T hücresi bağışıklığının korunmada etkisi olabileceğini düşündürmektedir.

Az sayıda hastadan elde edilen bu bulgular genel popülasyonda bulunan ve önceden var olan NP ve ORF-1'e özgü T hücrelerinin, SARS-CoV-2 enfeksiyonunun duyarlılığını ve patogenezini nasıl etkilediğini anlamak, mevcut COVID-19 pandemisinin yönetimini yapabilmek açısından büyük önem taşımaktadır.

Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41586-020-2550-z

 

Görüşlerinizi Paylaşın