X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

TARİH TEKERRÜR EDİYOR Depremler Devam Ediyor ve Depremzede MİLLETİN HİMMETİ SAYESİNDE Ayakta

TARİH TEKERRÜR EDİYOR Depremler Devam Ediyor ve Depremzede MİLLETİN HİMMETİ SAYESİNDE Ayakta

Deprem Gerçeği: 6 Şubat tarihinde Gaziantep (Şehitkâmil) arkasından Kahramanmaraş (Ekinözü), ile başlayan 20 Şubat Hatay ardışık (Defne ve Samandağ), 27 Şubat Malatya (Yeşilyurt) depremleri ve 399’u 4 üzeri (MW ve ML olarak) 11 bine yakın depremle Güneydoğu bölgemiz “DEPREM FIRTINASI”na uğradı*. On bir ilimiz tahrip oldu. Göçüklerin çoğunluğu kaldırılmamış olmasına rağmen kaybettiğimiz kayıtlı vatandaş sayısı 45 bini aştı. Onlara rahmet diliyoruz. Yaralıların sayısı ve durumu hakkında tatmin edici bilgi bulamadım! Yıkılan bağımsız bölüm sayısının 4 milyona yakın olduğu yazılıyor, buna göre yaralı sayısının ve tahribatın kapsamını tahminlerin üzerinde çıkacaktır. Yaralılarımıza şifa diliyorum.  Yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza, arkadaşlarımıza, hepimize sabır ve dayanma gücü diliyorum. Geleceği tahmin edildiği yazılan, olasılığı üzerinde tatbikatlar yapılmış olan bu deprem senaryolarıyla hakikat birbirine hiç uymadı! Bundan sonra bilimin gösterdiği yolda depremle yaşanabilir yeni bir hayat kurmalıyız.

*http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/2/06-subat-20-subat-2023-depremlerine-ait-on-degerlendirme-raporu/

TARİH TEKERRÜR EDİYOR depremler devam ediyor ve depremzede MİLLETİN HİMMETİ SAYESİNDE ayakta.

Beş milyon yıldır sürdüğünü bildiğimiz Anadolu depremlerinin; Afrika ve Arabistan plakalarının (aralarında Ölüdeniz fay zonu oluşturuyor) kuzeye kuzeydoğuya  doğru ilerleyip, Avrasya plakasıyla çatışıp, Doğu Anadolu fay zonunu batıya doğru itmesiyle yarattığı karmaşık bir jeolojik süreçle oluştuğu kayıt edilmektedir (1). Bu bölgenin ortasında yer alan Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman illerimiz tarih boyunca büyük depremlere sahne oldu, olmaya devam ediyor... Hatay'da MS 526’da ‘Kozmik Felaket’ olarak adlandırılan depremde 250 bin veya üzeri kişinin hayatını kaybettiği tarihçi Procopius tarafından kayıt altına alınmış. Hatay'da 1822 ve 1872 tarihlerinde de 7,4-7,5 büyüklüğünde depremler yaşanmış. Bu bölgedeki depremler genelde “doğrultu atımlı fay depremleri” (strike slip earhtquake) olduğundan tahrip gücü yüksek olmuş (2).

Depremler oluştuğu bölgeye ve yaşandığı döneme göre farklı kavramlarda olsa da, genelde ilahi uyarı veya kader diye değerlendirildi (3). Bugün bile, cılız ama sık sesle de olsa, batıl inançlarla ilişkilendirme sık karşımıza çıkıyor.  Bilimi ölçek alan, depremin önlenemeyeceğini, ama deprem şartlarında hayatta kalmanın mümkün olacağı, hayatta kalamamanın kader olmadığı, bizim gibi, deprem ülkeleri olan Japonya, ABD, Şili ve Meksika’da görülmektedir. Aynı şekilde,  toprak etüdü, sismik incelemesi yapılmış alanlarda, yapılması istenen binanın kitlesine ve fonksiyonuna göre yapılanmış  binaların da bu depremde kullanılabilir şekilde ayakta kalmış olması, demek ki oluyormuş dedirtiyor. 

Doğa şartlarının güçlüklerine, zeminin uygunsuzluğuna rağmen birim alanda en yüksek kapasitede, uzun ömürlü, güvenilir yaşam  hacimleri yaratmak mümkün ve bu tip yapılaşmalara örnek var. Bunlardan biri, dünyanın en yüksek binası Dubai’deki Burj khalifa. Deniz suyunun temellere, kum fırtınasının geniş yüzeye olası etkileri göz önüne alınarak inşa edilen bu büyük kütlenin yapım hikâyesi https://ebulten.duzen.com.tr/guncel-saglik-haberleri/depremde-yklmayan-binalar sayfasında özetlendi(4). Bina yaparken statik hesaplamanın önemi, o dersi veren hocanın talebelerine kavramın önemini anlattığı anekdotu bizlere ileten  Sayın Tınaz Titiz’in yazısını ‘eğiticinin sorumluluğu çerçevesinde’ okumanızı, okutmanızı rica edeceğim (5).

Sayın Uğur Dündar’ın 8 Şubat 2023 tarihli Sözcü gazetesindeki Gönen depremi yazısını okudum (6). Yazıda belirttiği Gönen-Yeniçağ benim de, ilk depremim. Yerden gelen “o ses” i duyduğum depremi ve sonrasını Cumhuriyet gazetesinden takip etmiştim. 13 yaşını süren biri olarak unutamadığım, aklımda kalan haber, kafama yerleşen şekilde: Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar depremin ilk günlerinde Gönen’i ziyarete gider, çevreden yardıma gelmiş lokal organizasyonda sorumluluk almış bir doktora bölgede nasıl olduklarını sorar,  aldığı cevap: ‘Milletin himmeti sayesinde ayaktayız’ olur. Celal Bayar, DP sembollü bastonuna vurarak uzaklaşır, “milletin himmeti diyerek…” Bugün de değişen yok!  Millet devletten önce bölgede. Çok çok seneler sonra o doktorun  Bandırma’dan Gönen’e gecesinde yardıma giden Dr. Akaltun olduğunu öğrendim. Kızı, o günkü anılarını bizler için kaleme aldı, yalnız aynı kavramı ifade eden kelimeler ve üslup farklı. (7). 

Binalar insanların yaşaması için yapılır. Yaşam, doğanın kapsamı içinde  mümkündür.  Yeni yapılacak binalar, umarım doğaya, çevreye ve  insanın yaşamına saygı kapsamında yapılır. Bu kavramın benimsendiği 24 Şubat 2023 tarih ve 32114 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile duyuruldu(8). Duyuruldu ama bu tebliğde, özel veya kamu olsun ziraat alanlarına, ormanların iskâna açılmasına olanak verildi!

Depremde akut fazı geçirdik, beşinci haftaya girdik. Şimdi, yaralılarımızın hayatlarına ruhsal ve bedensel sağlıklarına geri kavuşmaları için çalışma zamanıdır. Depremzedeler için ise üretici olarak yaşayabilecekleri yerde, korunaklı, sağlıklı, mümkün olduğu kadar konforlu geçici yaşam, iskân alanları oluşturma zamanıdır (9).  Bu nedenle geçici  yerleşim alanları, zirai ve endüstriyel faaliyetlerin sürdürülmesi hedefi göz önüne alınılarak, köylünün köyünde, emekçinin sanayi bölgesinin yanında konuşlandırılmalıdır. Şehirleşmenin ise; doğa şartları göz önüne alınarak hedefli-planlı yapılmalı, yıkım materyalleri geri kazanılmalı, molozdan elde edilecek cürufun yol yapım alt malzemesi haline getirilip kullanılması gibi akılcı bir yaklaşım yolları benimsenmelidir.

Depremlerin oluşturduğu yapılaşma değerinin en az 25 milyar dolar, değer kaybıyla bu rakamların 150 milyar doları aşacağını tahmin ediyorum. Altından kalkmamız,  normal bir işleyişe kavuşabilmemiz anca; güvene dayalı bir ortamda, herkesin  kendi yetkinliği ve  üretkenliği çerçevesinde  mesai süresini  artırması ve ilave değer yaratmamızla  mümkün olabilir. Yoksa konulacak deprem vergileri fakirleşmeyi artıracak, alınacak dış borçlar ise bizlere, çocuklarımıza, torunlarımıza boyunduruk olacaktır.

Bu yazı 19 Şubat tarihinde kaleme alınmış, 03 Mart tarihinde revize edilmiştir.

Kaynaklar:

  1. https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Anadolu_plakas%C4%B1_ve_fay_ku%C5%9Faklar%C4%B1.png
  2. https://www.iris.edu/hq/inclass/animation/fault_types_3_basic_responses_to_stress_#:~:text=Different%20types%20of%20faults%20include,%2Dslip%20(shearing)%20faults.
  3. https://www.nationalgeographic.com/science/article/anatolian-history
  4. https://ebulten.duzen.com.tr/guncel-saglik-haberleri/depremde-yklmayan-binalar
  5. https://ebulten.duzen.com.tr/guncel-saglik-haberleri/muhendis-mi
  6. https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/ugur-dundar/hayatimin-ilk-depreminin-uzerinden-70-yil-gecti-henuz-gereken-dersleri-alamadik-7583963/
  7. https://ebulten.duzen.com.tr/one-cikanlar/dr-osman-muzafferittin-akaltun-hakknda-esen-yazgandan-bir-anektod
  8.  https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/02/20230224-9.pdf 
  9. https://ebulten.duzen.com.tr/guncel-saglik-haberleri/depremler-tarm-da-sallyor
  10. Genel bilgilendirme https://www.youtube.com/watch?v=IQZN4af08Aw
 

Görüşlerinizi Paylaşın