X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Kistik Fibrozis Daha Kolay Bir Hastalık Mı?

Kistik Fibrozis Daha Kolay Bir Hastalık Mı?

Kistik fibrozis, ter, mukus ve benzeri salgıların üretiminden sorumlu hücrelerin kalıtsal hastalığıdır. Tüm dünya genelinde 70.000 kişide görülen, hali hazırda destekleyici çözümler ve yeni denenmekte olan hedef odaklı ilaçlar dışında kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır. Ancak olgulara erken tanı konulabilmesi ve bilimsel araştırmalarla desteklenen çözümler sayesinde günümüzde hem yaşam kalitesi, hem de yaşam süresi artmıştır.

Biz de bu yazıda hem hastalığı tanıtacağız, hem de erken tanı ve genetik danışmanlığın önemine değineceğiz.

Hastalık ilk kez 1938’de Amerikalı bir doktor olan Dorothy Hansine Andersen tarafından tanımlanmıştır.

Kistik fibrozis , hücre zarında bulunan CTFR isimli proteini kodlayan genin hem anneden, hem babadan gelen kopyasında mutasyon bulunması durumunda ortaya çıkan, yani otozomal resesif geçiş gösteren bir hastalıktır. Bu gen 7. Kromozomun q31.2 lokusundadır. Kistik fibrozisle ilişkili 1800 civarında mutasyon tanımlanmıştır. Genetik testler, çoğunlukla en sık rastlanan mutasyonları tarar ki, bunlar içinde de en yaygını F508del (ΔF508)’dir. Laboratuarımızdaki verilere göre toplumumuzda bu kadar yaygın olmasa da, dünya genelindeki kistik fibrozis hastalarının yaklaşık %70’inden bu mutasyon sorumludur.

Kistik fibrozis geninin yalnız bir kopyasında mutasyon taşıyan bireyler kendileri hasta değil, taşıyıcıdırlar. İki taşıyıcının çocuk sahibi olması durumunda, her seferinde, çocuk:

  • %25 (1/4) kistik fibrozis hastası

  • %50 (1/ 2) kistik fibrozis taşıyıcısı

  • %25 (1/4) tamamen normal (taşıyıcı ya da hasta değil) olma olasılığına sahiptir. Bu genetik kalıtım kalıbına otozomal resesif geçiş denir.

CTFR geni tarafından üretilen protein, hücre zarında klorun hücre içine ve dışına taşınmasını sağlayan bir kanal olarak işlev görür. Klorun bu şekilde taşınması suyun hücre içi ve dışı hareketini de kontrol eder.

Bunun sonucunda ter, mukus ve sindirim salgılarının doğru kıvam ve içerikte üretilmesi gerçekleşir.

Mukus solunum yolları, sindirim ve üreme sistemleri başta olmak üzere vücutta bir çok organ ve dokuda bulunan, ince ve akışkan yapıda bir maddedir. Bağışıklık sisteminin mikropları tutmakla ve uzaklaştırmakla görevli önemli bir yapıtaşıdır. Kistik fibrozis hastalığında CTFR proteini işlev göremediğinden, mukus akışkanlığını kaybeder; kalın ve tıkaçlar yaratan özellikte üretilir.

Sinüs ve akciğerler başta olmak üzere, üst ve alt solunum yollarında mukus tıkaçları havalanmayı bozarak bakterilerin buralarda hapsolmalarına yol açar. Buna bağlı olarak, yaygın doku hasarı ve solunum yetmezliğiyle sonuçlanabilecek; süreğen, tekrarlayıcı enfeksiyonlar klinik tabloya hakim olur. Mukusun pankreasta birikimi, yeterli sindirim enzimlerinin üretilememesi, gıdaların emilimini bozarak beslenme bozukluğu ve gelişim geriliğine yol açar. İleri olgularda pankreatitler gelişebilir. Pankreasın endokrin fonksiyonları da bozularak, diyabet tablosu ortaya çıkabilir. Karaciğerde kalın mukus nedeniyle safra yolları tıkanıklığına bağlı komplikasyonlar görülebilir.

Yeni doğan döneminde mekonyum ileusu denilen, bebeğin kalın kıvamlı dışkısının bağırsak tıkanıklığına yol açması da sık rastlanan erken dönem klinik tablolardan biridir.

Nadir olgularda Vitamin-K emiliminin bozulmasına bağlı olarak; kistik fibrozis, pıhtılaşma bozukluğu ile ortaya çıkar. K vitamini bağımlı pıhtılaşma faktörleri olan 2, 7, 9 ve 10 fonksiyon göremez. Özellikle yeni doğan ve erken çocukluk döneminde açıklanamayan morluklarda akla kistik fibrozis de gelmelidir.

Kistik fibrozisin belli başlı klinik bulguları mukus salgısının koyulaşması nedeni ile oluşan tıkaçlara bağlıdır. Bunlar;

  • Nefes darlığı, hırıltılı solunum, zaman zaman balgamın eşlik ettiği kronik öksürük, sık akciğer enfeksiyonu (Zatüre, bronşit, vb),

  • Mukus tıkaçları nedeniyle bağırsak hareketlerinde azalma, emilim bozukluğuna bağlı yağlı içerikli, yoğun miktarda, sık dışkılama

  • İştah iyi olsa bile, kilo ve boy artışında gerilik

  • El ve ayak parmaklarında çomaklaşma

  • Erkeklerde kısırlık

Dünya genelindeki 70.000 kistik fibrozis hastasının 30.000’i ABD’de yaşamaktadır. ABD’de her yıl 1000 yeni vaka saptanmaktadır. Vakaların %75’i 2 yaşa kadar tanı almaktadır. Erken tanı sayesinde kistik fibrozisli hastaların yaşam süresi beklentisi artmıştır. Bugün ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde kistik fibrozisli hasta nüfusunun yarısı 18 yaş ve üzeridir. 1950’lerde kistik fibrozis tanısı alan bir çocuğun ilkokul çağına ulaşamadığı dikkate alındığında, bu önemli bir gelişmedir. Günümüzde kistik fibrozis hastaları kariyer yapabilmekte, aile kurabilmekte, çocuk sahibi olabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde yaşam beklentisi 50li yaşlara kadar uzamıştır.

Kistik fibroziste tanı yenidoğan taramaları, ter testi ve genetik testlerin yer aldığı farklı metotlarla konabilmektedir. Yeni doğan tarama testlerinde öncelikli olarak immunreaktif tripsinojen (IRT)’e bakılır. IRT yüksekliği kistik fibrozisi düşündürür. Ancak taşıyıcılarda ve çok nadiren normal yenidoğanlarda IRT yüksek olabileceğinden , yalancı pozitiflik nedeniyle IRT’nin rutin tarama testleri programında yer alması bazı ülkelerde tartışma konusu olmuştur. Tarama testiyle kistik fibrozis açısından anormal bulunan yenidoğanlar ter testine yönlendirilir. Ter testinde iyontoforez yöntemiyle terdeki klor miktarı ölçülmektedir. Terde artmış klor miktarı , kistik fibrozis lehinedir. Bunlara ek olarak, şüpheli vakalarda CTFR genindeki mutasyonlara da bakılabilir.

Doğum öncesi genetik danışmanlık ve tarama, kendinde veya yakın ailesinde kistik fibrozis bulunan çiftlere öncelikli olarak önerilebilir.

Gebelik esnasında korionik villus örneklemesi veya amniosentezle de fetusa yönelik genetik test yapılabilir. Ancak bunun yerine taşıyıcı çiftlere preimplantasyon genetik danışmanlık verilmesi fayda-maliyet açısından daha anlamlıdır.

Kistik fibrozis hastalığının klinik seyri ve ciddiyeti hastadan hastaya değişmektedir. Yine de ortalama bir hastanın iyi kaliteli kabul edilebilecek bir yaşam sürdürebilmesi için her gün standart bir tedavi kombinasyonu alması gerekmektedir. Bu kombinasyonun içeriği aşağıdaki gibidir:

  • Havayollarının açık ve temiz tutulması için gereken fizyoterapiyi de içeren destek tedaviler; Örneğin göğüste titreşim yaratarak mukusun ince olmasını sağlayan özel bir yelek gibi.

  • Solunarak alınan mukusu incelten bazı ilaçlar

  • Koruyucu amaçlı antibiyotikler

  • Pankreas enzimleri ve özellikle yağda çözünen multivitamin desteği

Bunun dışında Kistik fibrozisin ana nedeni olan CTFR proteinine yönelik tedaviyi hedefleyen, CTFR modulatörleri olarak bilinen iki ilaç FDA’dan 2012 ve 2015 yıllarında onay almıştır. Bu ilaçların tedavide yer alması, yaşam beklentisine on yıllar eklemiştir.

Kaynaklar:

https://www.cff.org/What-is-CF/About-Cystic-Fibrosis/
http://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/cystic-fibrosis/basics/definition/con-20013731
https://www.nhlbi.nih.gov/health/health-topics/topics/cf

 

Görüşlerinizi Paylaşın