X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Enfeksiyon Hastalıklarının Geleceği

Enfeksiyon Hastalıklarının Geleceği

İklim değişikliğine karşı yaşam tarzı değişikliği hükümetler tarafından uygulamaya alınmadıkça, doğal yaşam alanları tehdit altına giren canlılar insanlarla daha yakın temasa geçmeye başlıyor. Bu yakın temas yeni hastalıkların yayılmasına sebep olan yeni vektörler ile de teması artırıyor. Bu nedenle Covid-19'un neden olduğu küresel pandeminin üçüncü yılına girerken, bir sonraki bulaşıcı hastalık krizine hazırlanmak için ne öğrendiğimizi ve ne yaptığımızı tartışmak önemlidir. Belli ki COVID-19 son olmayacak ve mevcut pandemiyi evcilleştirmeye çalışırken bile kanıt ve bilgi kullanarak bir sonraki zorluğa hazırlanmamız gerekiyor. Tüberküloz, kızamık, mantar salgınları, yeni bir küresel grip veya koronavirüs pandemisi, antimikrobiyal dirençle bakterilere karşı gücümüzün azalması bizi tehdit ediyor olabilir.

İnsanlık tarihi boyunca bulaşıcı hastalıklar aramızdaki en savunmasız olanları avlayarak önde gelen ölüm nedeni olmuştur. 20. yüzyıldaki bilimsel gelişmeler, en azından bir süreliğine bu tarihsel eğilimi tersine çevirdi. Temiz su kullanımı, aşılar, antibiyotikler, antiviral ve antiparaziter ajanlar geliştirerek enfeksiyonu kontrol etme becerimiz hayatta kalmamızı sağladı. Bulaşıcı hastalıkları kontrol etme konusundaki bu becerimiz bize ortalama yirmi yıldan fazla ömür kazandırdı.

Bu dikkate değer bir başarıdır ve sonuç olarak yaşlanmaya bağlı hastalıklar –kardiyovasküler hastalıklar ve Alzheimer gibi–başlıca ölüm nedeni haline geldi. Ama son birkaç dekatta ve son pandemiyle öğrendik ki enfeksiyonlar üzerindeki kontrolümüz yanıltıcı ve aslında hala mikroorganizmalara karşı savunmasızız.1970'lerde Lejyoner hastalığı, 80'lerde HIV, 90'larda Ebola, 2000'lerin başında H1N1, SARS ve MERS ile tanıştık. Bu sırada ilaç endüstrisi, kronik hastalıklar için daha karlı tedavilerin icadını destekleyerek, antibiyotik keşfini ikinci plana attı. Oysa antimikrobiyal direnç ve iklim değişiklikleri giderek artan küresel bir kriz haline geliyordu.

Pandemi hükümetleri, halk sağlığı görevlilerini ve genel olarak sağlık sektörünü acil bir eyleme zorladı ve bize enfeksiyon kontrolünü hafife alamayacağımızı çok net bir şekilde gösterdi.

Diğer taraftan temel araştırma ve teknik gelişmeler, birden fazla aşı platformuyla mevcut krize hızlı yanıt verilmesini, hassas tanı testlerini, yeni antiviral ilaçlar ve her soruna anında ayak uydurmak için gerçek
zamanlı sağlam kanıt ve bilgi üretimini mümkün kılmıştır. Bilgi teknolojisi inanılmaz bir hızla gelişmekte ve kritik bilgilerin anında yayılmasına fırsatı sağlamıştır. Örneğin, SARS-CoV-2'nin tam genom dizisi, virüs kapılarına gelmeden çok önce tüm dünya araştırmacılarına ulaşmıştı. Gerçi aynı teknoloji, bu bilimsel ilerlemelerin yanlış anlaşılmasına, itibarsızlaştırılmasına, halk sağlığı sektörü liderlerine karşı çıkan ve hatta ön saflardaki sağlık çalışanlara saldıran bir grup oluşmasına da neden oldu. Hastalığa neden olan mikroorganizmalar, ortamdaki rezervuarlar, hayvanlar ve insanlar arasında kolayca hareket eder. İnsanların küresel dolaşımı arttıkça daha önce izole kalmış virüslere, bakterilere ve parazitlere maruz kalıyoruz. İklim değişikliği, yeni ısınan ortamlara göç eden
keneler ve sivrisinekler de bu hastalıkları yaymak için yeni vektörler yaratıyor.

Belli ki iklim değişikliği devam ettikçe ve beslenme talebi arttıkça, çevre üzerindeki baskılar yeni enfeksiyon sorunları yaratacak, yeni koronavirüslerin (SARS, MERS ve SARS-CoV-2) yirmi yıllık bir süre içinde çevresel rezervuarlardan insanlara sıçradığını görmek bizi uyanık, tetikte ve hazırlıklı olmaya teşvik etmeliydi, ancak yine de yeterince hazır olamadık. Halk sağlığı altyapısı, bulaşıcı hastalıklarla ilgili araştırmalar ve yeni tedavilerin geliştirilmesi onlarca yıldır ihmal edildi.
Pandemiden önce, artan yaşam süremiz ve bazı enfeksiyonları önlem ve tedavilerle etkisiz hale getirme kabiliyetimiz, bir zamanlar haklı olarak korktuğumuz bulaşıcı hastalıklar konusunda bizi rehavete sürükledi.

Bu kadar kolay erişilebilir küresel seyahat ve uluslararası ticarete dayanan bir yaşam standardından vazgeçmek imkansız. Daha fazla salgın, salgın hastalık ve pandemi için önceden tahmin etmeli ve hazırlanmalıyız .

Sağlam araştırma ağları kurmamız ve yeni sorunlar ortaya çıktığında bunları hızla harekete geçirebilmemiz gerekiyor. Hızla yeni aşılar ve ilaçlar üretmemizi sağlayan biyomedikal ve biyo-üretim altyapısına yatırım yapmamız gerekiyor. Aksi takdirde tahmin edebileceğimiz ve önleyebileceğimiz daha fazla krize kendimizi mahkûm edeceğiz.

UZM.DR. TUTKU TAŞKINOĞLU

Kaynaklar: https://www.nature.com/articles/s41579-021-00639-z

 

 

Görüşlerinizi Paylaşın