X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Uzayda İki Hafta

Uzayda İki Hafta

Dr. Ayşe Ergüven


Uzayda iki hafta nasıl geçer, o karanlık ve yalnızlıkta? Merak edip heyecanlı deneyler yapılırsa nasıl geçtiği anlaşılmaz bile…


İnsanlar tarih boyunca, neden dünya üzerinde olduklarını, gökyüzünde gördükleri gezegenleri, çıplak gözle bile görebildikleri, örneğin ayı, orada kendi benzerlerinin olup olmadığını merak ettiler. Bu merak, önce dünyadan uzaklaşabilmelerini, sonra atmosfer dışındaki boşlukta yaşayabilecekleri ortamları daha sonra da ilk olarak ayı sonra da diğer gezegenleri araştırmaya yöneltti. 


Ancak uzay, dünya için yaratılmış canlıların yaşaması için hiç de uygun bir yer değildi, tehlikeli ve ölümcüldü. En basiti uzaydaki vakum bu canlıları anında yok edebilirdi. İnsan aklı bu sorunları çöze, atlaya bugün geliştirdiği uygun araçlar ve taşıtlarla uzaya çıkabiliyor. Bu birinci adım, atmosfer dışındaki boşlukta çalışma yapabilmek. İkinci adım ise başta ay olmak üzere diğer, bizlere hiç uygun olmayan, gezegenlerde hayatımızı sürdürebilecek ortamlar yaratabilmek. Sonrasında ise uzayda ve diğer gezegenlerde de yaşayabilmek. 


Uzaya çıkan astronotların hareketlerini kısıtlamayarak ve uzay basıncını kontrol ederek çok sayıda insanı uzaya gönderebilmek bu araştırmaların ilk zorlayıcı aşamaları idi. Şimdi bunlar yapılabiliyor, özellikle yüksek irtifa uçuş deneyimi olan insanlar, ortama kolaylıkla hazırlanarak uzay çalışmalarında yer alabiliyorlar. Ama henüz uzak gezegenlere gidemedik çünkü onların yüzeyleri bizlerin yaşaması için pek de uygun değil, uğraşıyoruz ama…


Kanserli dokuya uzayın etkisi

Canlı organizmada sorun yaratan durumlar mesela kanserli hücrelerin büyümesi uzayın bu sert koşullarında nasıl olur diye merak etmiş, Kaliforniya’dan bir grup bilim insanı. Aslında dünyanın kısıtlamalarından da bıkmışlar. Burada sorun olanlar, orada ne yapacak diye merak edip kanserli doku hücrelerini uzaya göndermişler. Uzaydaki zayıf yer çekiminin yarattığı stres bu hücrelerin beklenenden çok daha hızlı çoğalmasına neden olmuş, bu durumdan faydalanan araştırıcılar kanserin büyümesini engelleyebilecek, üzerinde çalıştıkları tedaviyi orada uygulamayı düşünmüşler. Bekledikleri gibi sonuçlarını çok daha kısa sürede elde etmişler. 


Kanserli hücrelerin stres altında çoğalması, kısmen, ADAR1 diye bilinen bir klonlama geninden kaynaklanıyor. Araştırıcılar uzay ortamında tümörlerin on gün içinde bu geni kullanmaya başladığını buna bağlı olarak hızla büyüdüklerini tespit etmişler. İşte beklenen durum, hemen bunu kullanmaya karar verip, ellerindeki ilaçları bu hücreler üzerinde değerlendirmişler. Sonuç, kullanılan ilaçlardan Rebercsinib habis tümörleri engelleyip tümör büyümesini diğer ilaçtan daha iyi engellemiş


Burada uzayda olmanın ne önemi var derseniz; uzay koşullarının yarattığı stres kanserin oluşumuna neden olan geni daha kısa sürede çalıştırmış, böylece tedavi yönteminin on gün gibi kısa bir sürede etkili olabildiği tespit edilmiş ve hatta bunu “kanser oluşumunu sonlandırma” gibi bir iddiaya bağlamışlar. 


Bahsedilen deneyler, SpaceX’in 18 Ocak 2024’te uzaya gönderilen ve geri dönüşünde gecikme yaşanan Axiom 3 gemisinde yapılmış. Aynı araştırıcılar daha önce de birden fazla Space X uçuşunda benzer deneyler yapmışlar. Örneğin, kök hücreler üzerindeki deneylerinde, hücrelerin, uzayın stresli ortamında lösemi öncesi değişiklikleri gösterdiğini gözlemlemişler.


Bu bilgiler, uzay koşullarının canlılar için tehlikeli olabileceğini açıklarken, aynı zamanda istenmeyen olayların önlenmesinde kullanılabilecek tedavi yöntemlerinin de daha kısa sürede sonuç vermesini sağlayabildiğini anlatıyor. O zaman uzaya gitmenin insanlığa katkısı böyle olmalı, bence.

 

 

  1. https://fortune.com/well/2024/02/04/axiom3-astronauts-california-researchers-battle-cancer-space-kill-switch-rebecsinib/
  2.  https://medlineplus.gov/genetics/gene/adar/#resources

 


 

Görüşlerinizi Paylaşın