X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Marmara Denizi ve Müsilaj

Marmara Denizi ve Müsilaj

Çok önemli bir sorun olarak 2021 yılı mayıs ayı içerisinde karşımıza çıkan Marmara Denizi’ndeki Müsilaj ( deniz salyası) problemi ülkemiz sınırları içindeki ilk müsilaj olayı olmamakla birlikte, boyutlarının genişliği nedeniyle ülkemiz ve dünyada herkesin dikkatini çekti. Çevresel kirlilik ve tahribatın denizlerimizde direk bir göstergesi olan müsilaj bir alg patlaması olarak adlandırılıyor. İlk olarak Marmara Denizi’nin kuzeydoğusunda, İzmit Körfezi’nde 2007 yılında görülen müsilaj Çanakkale Boğazına kadar genişlemiştir. Akdeniz’de Adriyatik Denizi’nde geçmiş yüzyıllarda da görüldüğü bilinen bu olaya, deniz ekosisteminin bozulması, ötrifikasyon olarak adlandırılan denizdeki azot ve fosfor organik yük seviyelerinin normalin üzerine çıkması ve neticesinde de fitoplankton sayısının artması ve aşırı üretimiyle deniz yüzeyinin deniz salyası denen bu yapı ile kaplanması neden olmaktadır.

Marmara bölgesi ülkemiz nüfusunun önemli bir kısmını barındırması, endüstriyel sanayimizin de lokomotifi olması yönüyle bir iç deniz olan Marmara Denizi’nin kirlenmesine maalesef ciddi etki yapabilmektedir. İzmit Körfezi bölgesi mevcutta gemi yapım ve söküm tersaneleri, otomotiv sanayi, kimya ve petrokimya, kâğıt, ilaç, plastik fabrikaları vb. ile faydalarının yanında deniz için önemli atık riski de taşıyabilirler. Daha geniş perspektiften bakıldığında durum sadece Marmara Denizi ve çevresi ile değil, Karadeniz ve oradan Marmara’ya olan akıntı nedeniyle, Karadeniz’e kıyısı olan diğer ülkeleri de sorumluluk ve duyarlılığa sevk etmelidir. Avrupa’nın Volga nehrinden sonra en büyük ikinci nehri olan Tuna; 19 Avrupa ülkesinde 80 milyondan fazla insan için yaşam alanı sağlaması ve sonunda da Karadeniz’e dökülmesi ile deniz kirliliği için oldukça önemli risk getirmektedir. Tuna’nın yanında Avrupa’nın üçüncü uzun nehri olan Dinyeper ve bir diğer önemli nehri Dinyester’ de Karadeniz’in kuzeyine açılmakta, uzunlukları ve taşıdıkları atık yükler ile Karadeniz için önemli riskleri barındırabilmektedirler. Oluşan müsilaj turizm sektörünü negatif etkilemekte, denizin içindeki oksijen oranının azalmasına neden olarak ekosistemi bozmakta, balık yaşam alanlarını daraltabilmektedir. Görünen o ki artık sınırlarımız içinde ve dışında olan bu su kütleleri atık yüklerini kaldıramaz hale gelmişlerdir. Ağırlıklı olarak ülkemizde ön arıtma uygulanarak mevcut atık suyun Marmara Denizi’ne deşarj edildiği düşünülürse, bunun yetersiz kaldığı ve ileri biyolojik arıtma tesislerinin sayı ve kullanım oranlarının arttırılması gerekliliği kendisini net olarak göstermektedir.

Müsilaj oluşumunda diğer bir neden olarak görülen küresel ısınmanın etkisi ile de, denizlerimiz artık daha sıcak. Marmara’da Aralık 2020 tarihinde genellikle 6 aylık süre için 14? olarak ölçülen deniz tabanı sıcaklığında ilk kez 2? lik bir artış kayıtlara geçti. Yine Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verilerine göre 1970-1979 yılları arasında Marmara Denizi ortalama deniz suyu sıcaklığı 15,1 ? ve 2010-2020 yılları arasında ise 16,8? dir. Bu nedenle küresel iklim değişikliği ve ekolojik dengelerde ki bozulma ile mücadele sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için gerekli önlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.

30 Haziran tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanımız “Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonunda” Marmara Denizinde 500 noktadan 8 bin 405 metreküp müsilajın (ton olarak karşılığı 8068 tondur) toplandığını, yapılan denetlemeler neticesinde 112 tesise yaklaşık 15 milyon lira idari para cezası uygulandığını (tesis başına ortalama 133 bin tl), bölgede toplam 26 işletmenin faaliyetinin durdurulduğunu ifade etti. Kötü koku ve görüntü kirliliğine de sebep olması nedeni ile İBB ve bakanlık yetkililerince toplanan müsilaj; Şile Kömürcüoda Katı Atık Bertaraf tesislerine getirilmekte. Yine Bakanlıkça, müsilajla mücadele kapsamında derin deniz noktalarında oksijen miktarının arttırılmasına yönelik yapılan çalışmalar kapsamında Kocaeli Körfezinde 4, Pendik’te 1 yerde 30 metre derinliğine cihazlar yardımıyla oksijen verileceği belirtildi. Bu projenin test aşamasının 6-8 hafta süreceği, olumlu sonuçlar alınırsa uygulamanın Marmara Denizin geneline yayılabileceği öngörülüyor. Ancak bu etkiye tepki olarak aldığımız olumlu reaksiyonların kalıcı olmasına ve buna negatif etki ettiği bilinen ilgili kuruluş ve kişilere cezaların daha da caydırıcı olmasına şiddetle ihtiyacımız var. Deniz dibindeki oksijen seviyesinin normalleşmesi için öngörülen sürenin 5 yıl olduğunu dikkate aldığımızda; günü kurtarmak değil, uzun süreli bir çevre rehabilitasyon programına olan gereksinim bugün ve gelecek kuşaklarımız için hepimizi sorumlu davranmaya itmeli.

Yazı 01 Temmuz 2021 itibari ile güncellenmiştir.

Kaynaklar:

https://www.researchgate.net/publication/284430858_Mucilage_event_associated_with_diatoms_and_dinoflagellates_in_Sea_of_Marmara_Turkey

https://tr.euronews.com/2021/06/11/tarihte-deniz-salyas-musilaj-baska-hangi-denizlerde-goruldu-nas-l-temizlendi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tuna

https://www.cmo.org.tr/resimler/ekler/21995cdfa871c80_ek.pdf?tipi=78&turu=H&sube=2

http://tuba.gov.tr/files/images/2021/deniz%20salyas%C4%B1/TU%CC%88BA%20Mu%CC%88silaj%20-%20Deniz%20Salyas%C4%B1%20Deg%CC%86erlendirme%20Raporu.pdf

https://blackmeditjournal.org/wp-content/uploads/4-2021_1_49-66.pdf

https://csb.gov.tr/bakan-kurum-kuresel-iklim-degisikligi-arastirma-komisyonunda-konustu-bakanlik-faaliyetleri-31936

 

Görüşlerinizi Paylaşın