İklim Değişikliği

Dünyamız bir hava balonu ile çevrili, bu hava balonu dünyadaki yaşamımızın tek garantisi! Bu hava dediğimiz karışım yer yüzündeki ana hayat kaynağımız olan suyumuzu da besliyor, aslında bu bir döngü; yeryüzünden buharlaşan su tekrar kar veya yağmur olarak bize dönüyor. İçinde de yaşamımız için gerekli olan molekülleri bize sağlıyor. Bu çok basit kavramı çoğumuz biliyoruz aslında ama yazın sıcak olduğunda klimalar ile evimizi soğutuyoruz, evden attığımız sıcak havanın evimizin çevresinde ısı farkı yarattığını düşünmüyoruz. Aynı kavram ısınmak için de geçerli, üstelik ısınmak için doğalgaz, kömür, petrol gibi yeraltı kaynaklarını kullanıyoruz. Kalori değeri ne kadar yüksekse o kadar fazla kullanıyoruz bunları… Hayatımızdaki her türlü malzeme bir sanayi ürünü, bunları üretebilmek için de yakıt kullanıyoruz. Sanayi bölgelerinin yarattığı ısı değişikliklerini düşünmek bile istemiyoruz. Hava balonunu akvaryum gibi düşünürsek bunun dibinde yaşadığımızı, akvaryumun sürekli ısındığını, kimyasal kirlenmeye maruz kaldığını, hayatımızın bu nedenle tehlikeye girdiğini anladığımızda ise bu hava balonunu nasıl kurtarabileceğimizi düşünmeye başladık. Düşünmeye başladık dedim çünkü halen hepimiz bu noktada değiliz. İklim Konferanslarında alınan kararların tüm ülkeler tarafından benimsenip uygulanması bile yıllar alacak.

Hava balonu ısınmaya başlayınca, aynı suyun ısıtılması gibi önce hafif hafif sonra daha hızlı kaynamaya başladı. Bunun getirdiği hareket, hava olaylarını bizim yani insanların ve tabii birlikte bu hava balonu içinde bizimle yaşayan diğer canlılarında, yaşam şartlarını zorluyor. Sel basıyor, kuraklık oluyor, fırtınalarla boğuşuyoruz, eriyen buzul kütleleri nedeni ile yaşam alanlarımızı çevreleyen su kütleleri yükseliyor.

2021 yılında dünyada meydana gelen deprem, sel, tayfun, siklon ve kasırgalarda insanlar ve ekosistem çok zarar gördü. Bunlar ile ilgili bilgiye aşağıda sunulan referanstan ulaşmak mümkün[1]. Yine geçen yıl ülkemizde de hem sel hem de yangın felaketleri yaşadık, ülkemizin Akdeniz bölgesi yangınlardan ve Doğu Karadeniz bölgesi sellerden çok zarar gördü. The Economist dergisinde (21 Şubat 2022) Amerika Boğuluyor[2] diye bir makale yayınlandı. Bu makalede Amerika kıtasında meydana gelen şiddetli hava olaylarının Meksika Körfezindeki deniz suyunun 2050 yılına kadar 35-45 cm yükselmesine neden olacağı belirtiliyor. 2022 yılı başında önce İngiltere’yi sonra Batı ve Orta Avrupa’yı vuran Zeynep[3] kasırgası da Almanya başta olmak üzere birçok ülkeye onarım maliyeti yüksek zararlar verdi. Bu şiddetli hava olaylarının devam edeceğini öngören çevre ve iklim bilimciler hepimizi hayatımızda değişiklik yaparak küresel ısınmaya engel olmaya çağırıyor, bunun için deklarasyonlar yayınlıyorlar, anlaşmalar imzalanıyor. İşin ciddi olduğunu kavrayan toplumlar örneğin fosil yakıt kullanan arabaların kullanımını yasaklıyorlar. Güneş enerjisi gibi enerji kaynaklarının kullanımını öne çıkarıyorlar (tabii burada unutulmaması gereken güneş enerjisi sistemleri üretiminin de klasik sanayi üretimi içinde olduğu ve bunun da ele alınması gerektiğidir).

Kısaca hava akvaryumunda dipteyiz, üstelik havasız kalan balıkların yaptığı gibi yüzeye çıkıp soluklanma şansımız da yok! Unutmayalım….

Yaşadığımız gezegene bir katkımız olabilsin diye Düzen Laboratuvarlar Grubu olarak 17 Eylül 2022’de düzenlenen Dünya Temizlik Günü organizasyonuna katıldık[4], siz okuyucularımızın da katılımını bekliyoruz.

Dr. Ayşe Ergüven

[1] https://www.usnews.com/news/best-countries/slideshows/here-are-10-of-the-deadliest-natural-disasters-in-2021?slide=4

[2] https://view.e.economist.com/?qs=a654427b6becfed6e8a93a569e14abb9431c7e31010177fccff3ea634ac55136ce51accc45aead9a593c049bdc39173354975da4b7ce040a23e81def2796f98b6f8b91c8915916f8fd59be06cbbb6ee1

[3] https://www.dw.com/en/europe-reckons-with-cost-of-storm-zeynep/a-60823280

[4] https://www.worldcleanupday.org/