X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Görmek ile ilgili yazı

Görmek ile ilgili yazı

Gözlük Tarihinde Bir Gezinti

Prof. Dr. Pınar Aydın O’Dwyer

Yazılı kayıtlarda yer almayan konuların tarihini resim sanatı kaydetmiştir. Özellikle de sağlık ile ilgili konular, hastalıklar ve tedavideki ilk adımlar bilimsel kayıtların tutulmadığı yüzyıllarda tuvale kaydedilen hasta ve tedavi girişim resimleri paha biçilemez değerdedir. Gözlük tarihinin de ilk dönemleri sadece resim sanatından takip edilebilen çok özel bir tarihtir. 

Uzak Görme Sorunu

İnsanın en derin ve baskın içgüdülerinden biri tehlikeden korunmaktır. Daha az baskın diğer bir içgüdü ise başkalarıyla yarışta başarılı olarak kendini beğenmek olarak tarif edilmiştir. İşte bu içgüdüleri tatmin edebilmek için güçlü bir görme duyusuna sahip olmanın gerekliliği ortadadır. Hem uzaktan gelen tehlikenin erkenden farkına varabilmek, hem başkalarının görebildiği kadar uzakları görebilmek için “uzak görme” keskinliği değerlidir. Tıpta miyopi ve astigmatizma adı verilen kırma kusurlarının uzak görme keskinliğini azalttığı bilinmektedir. Aynı zamanda yüksek hipermetrop olan kişiler de uzağı net göremezler. 

Uzak görme sorunu yaşam kalitesini etkileyen yapısal ve çoğunlukla kalıtsal bir durumdur. Görme oranını artıran mercekler icat edilmeden önce özellikle ciddi uzak görme sorunu olanlar engelli kabul ediliyor veya uzağı iyi görmemekle beraber yakını herkesten daha iyi görebildikleri için özel kişiler olarak kabul ediliyordu. Günümüzde trafik nedeniyle uzak görme daha çok önem kazanmış ve toplum sağlığı-güvenliği yönünden gözlük-kontakt lens, lazer ameliyatları, vb. ile telafi edilmesi şart hale gelmiştir. 

Hindistan’da, uzakdoğu ülkelerinde ve Yahudi ırkında daha sık rastlanan miyopi, Covid pandemisi sırasında da o kadar artmıştı ki o dönem için “miyopi pandemisi” denilmesi yerindedir. Miyopi pandemisinin nedeni sürekli yakına bakıp (tablet, telefon vb), açık havada uzağa bakarak zaman geçiremeyince miyopi düzeyinin artmasındandır. 

Uzak görmede düzeltme ıraksak (kalın kenarlı, içbükey) merceklerle veya dürbün ve benzeri mercek sistemleri ile sağlanır. Uzak görme sorunu üzerine ilk gözlemleri MÖ 350 yıllarında Aristo’nun fark ettiği söylenmektedir. İlk ıraksak merceğin ise 15. Yüzyılda Londra’da geliştirildiği kaydedilmiştir. Diğer bir deyişle miyoplar 15’inci yüzyıla kadar uzağı görmek için bir umut sahibi değildi, o tarihten sonra da yüzyıllarca miyop gözlükleri halka ulaşmamıştı. Gerçi durum bugün de çok farklı sayılmaz, ne de olsa “gözlük nimeti” maddi güç gerektiren “medeniyet” unsurlarından biridir. 

Bilinen ilk kalın kenarlı uzak gözlük takınan kişi resmini büyük ressam Raphael’in 1520’de yapmıştır; bu, elinde içbükey mercek tutan, miyop olduğu için büyük gözlü Papa X. Leo portresidir (Resim 1). 

Üstelik Papa X. Leo, miyopluğuyla da ünlü Medici ailesindendi. 1600’de El Greco’nun fırçasıyla Kardinal Don Fernando Nino de Guevara’nın profilinde miyop gözlük dikkati çekmektedir ki o dönemde henüz saplı gözlük çerçevesi yaygınlaşmamıştı (Resim 2). 

Yakın Görme Sorunu

Öte yandan yazı, para ve imza icat olalı, yine güvenlik ve başarı için “yakın görme” keskinliğinin iyi olması gerekli oldu. Çünkü okumak, doğru yere imza atmak ve para saymak için keskin yakın görme becerisine ihtiyaç vardır. İnsanlık yaşam süresi uzadıkça yakın görme sorunu ortaya çıkmış, belli bir yaşa ulaşan insanlarda yakın görme keskinliğinin bozulduğu anlaşılmıştır. Sorunun nedeni göz merceğini kalınlaştırıp yakına odaklanmasını sağlayan liflerin zayıflamasıdır. Kişinin yaşadığı coğrafyadaki güneşe maruz kalma süresi yakın görmenin bozulma yaşını etkiler. Ortadoğu ülkelerinde bu yaş 35-40 iken, ülkemizde 40-45, İskandinav ülkelerinde 45-50’dir. Miyoplarda daha geç başlar. Bu duruma tıpta verilen ad Presbiyopi’dir. Eski Yunanca’da “presbys” yaşlı ve olgun insan anlamına gelmektedir. Aynı kökenden “Presbiteryan Kilisesi” ermiş deneyimli yaşlı kişilerden oluşan bir dinsel gruptur, diğer bir deyişle “Köy İhtiyar Heyeti”dir. Özetle metaforik anlamıyla, öteyi-gerçeği görebilen deneyimli insanların yakındaki gereksiz ayrıntılara takılmaması-görememesi durumu Presbiyopi’dir. 

Yaşa bağlı yakını görme sorunu yakınsak (ince kenarlı, dış bükey) mercekli gözlüklerle telafi edilir. Bir tür büyüteç görevi gören bu merceklerle sadece yakın daha iyi görülür, uzak bulanıklaşır.  

İlk çağlarda sıradan insanların yakını görememesi henüz çok önemli değildi, zaten erkenden yaşamlarını kaybediyorlardı. Ancak Orta Çağda yaşı ileri kardinaller kitaptan dua okuması gerekince araştırmalar hızlanmış ve ilk yakın gözlükleri geliştirilmiştir. İlginç olan nokta yakın için merceklerin uzak için olanlardan daha önce icat edilmiş olmasıdır. Kardinal Nicola ve Kardinal Hugo’nun 1352 tarihli portreleri ilk yakın gözlüğü tasvirleridir (Resim 3, 4). Uzak gözlüğü tasvirinden bir yüzyıl önce yapılmış olan bu tabloların ikisi de Morena’lı ressam Tomaso’nun eserdir. 

Yakın gözlüğüne layık bulunan din büyükleri sadece kardinaller değil, daha önemli şahsiyetler de olmuş; azizler. Conrad von Soest’in yarattığı 1403’e tarihlenen Aziz Luce’nin bir kilise duvarındaki portresinde (Resim 5), van Eyck’in 1436 tarihli eseri “Madonna ile Canon Joris van der Paele” tablosu (Resim 6), Aziz Habakkuk’un 1456’ya tarihlenen portresi (Resim 7), Michael Pacher’in yaptığı 1481 tarihli Aziz Wolfgang portresi (Resim 8) ve Ludger Tom Ring’in 1538 tarihli Şair Virjil tablosu (Resim 9), Georges de La Tour’un 16.yy’da yaptığı Aziz Paul portesi (Resim 10) bunlara güzel örnekler. Bu tabloların tümünde din açısından önemli bu şahsiyetlerin yakın gözlüğünü dua okurken takınmış olmaları dikkat çekicidir.

Öte yandan 15.yy’da para-borç işleri sosyal yaşamın bir parçası olmuş, dinsel resimlerin yanı sıra Quinten Metsys’in “Tefeciler” adlı tablosunda gözünde gözlükle kendisine ödenmiş paralarla borç defterini dikkatle kıyaslayan zengin bir tefeci resmedilmiştir (Resim 11).

Çerçeve ve Gözlük Tarihi

İlk icat edildiğinde sadece buruna takılan gözlükler, zamanla alına ve sonunda bugünkü şekilde kulak sayvanına oturtulacak şekilde tasarlanmış. Arada bir dönemde tek göz görebilecek şekilde monokl olarak kullanılmış ki bu biçim bir gözle yakını, diğeriyle uzağı görebilmeyi sağlamış. Ancak alt ve üst göz kapak kaslarını kasarak merceği yerinde tutmanın zorluğu nedeniyle vazgeçilmiş. Günümüzde yakın-orta-uzak mesafeler için gerekli dereceler tek bir mercekte (varifokal, mültifokal, progresif) üretilmektedir.

Tarihe bakınca gözlüğün toplumun üst kesiminin ulaşabildiği ve sosyal-politik güç unsuru olarak yer aldığı, bir tür asa olduğu anlaşılabilir. Ama daha sonra da bu yetkisini kaybetmemiş olan gözlük örneğin yerli sinema filmlerinde doktor, hakim gibi mesleklere mensup olanların sosyal üstünlük sembolü olarak kullanılmıştır. 

Görünümün, görüşten ve kimlikten daha öne geçtiği günümüzde ise, tam tersine gözlük takmamak sosyal statü hallini aldı. Bu nedenle uzak ve hatta yakın görme sorununa yönelik laser işlemleri geliştirildi ve göz içine mercek koymak için kataraktı olmayanlara katarakt ameliyatı uygulanmaya başlandı. Çocuklarda miyopinin artışını yavaşlatmak için özel gözlük camları piyasaya sürüldü, damla kullanımı tavsiye edilir oldu. Son olarak da ileri yaştakilerin yakın görmesini düzeltmeye yaradığı söylenen bir damlanın tanıtımı yapılmaya başladı. Tüm bu gözlükten kurtulma yöntemlerinin avantaj ve dezavantajlarından söz edebilmek için henüz çok erken ve bilimsel çalışma sayısı çok yetersiz. Ne olursa olsun, gözde kalıcı değişiklik yapacak ameliyatlara daima ihtiyatla yaklaşmakta yarar var. Sonuçta gözlük veya kontakt lens yan etkisi veya uzun süre sonra olumsuz etkisi olabilecek çözümler değil. 

Kaynaklar

  1. Acerenza F: Gli Occhiali. Be-Ma Editrice, 1988

  2. Aydın O’Dwyer P: Göz Kitabı. Arkadaş Yayınevi, 2009


 

Görüşlerinizi Paylaşın