X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Covid Kuşağı!

Covid Kuşağı!

“Baby boomer”, X , milenyum ve Z kuşağı diye giderken Covid-19 pandemisi ile nesil araştırmalarında merak etmemiz gerekenler arasına yeni bir terim daha katıldı: Covid Kuşağı!

Ve anlaşılan o ki, pandeminin de yoğun etkileri nedeniyle daha geniş bir aralığı aynı ya da benzer sosyolojik motiflerde birleştiren savaş travması gibi, belki de bu dönemde yaşayan herkesi aynı kuşak tanımına sokacak bir etkisi olabilir.
Pandeminin uzun vadeli etkisi en çok onun pençesinde büyüyenler tarafından hissedilecek şüphesiz, ama bu dönemde yaşayan her yaşta insan sonuçlarından nasibini alacaktır.

New Scientist dergisinin 15 Eylül 2021 tarihli sayısında bir başlık çok dikkat çekici: Covid-19 sosyal eşitsizlikleri açıkça ortaya koydu: Şimdi onları düzeltme zamanı. Anlaşılan o ki, Covid-19 sadece nesiller arası değil, nesil içi farklılıkları da artırdı.
İçerikte, New Scientist'in King's College London'da bir ekiple yürüttüğü özel bir anketin sonuçlarının değerlendirilmesi şu özet mesajı taşıyor: Covid-19'un sonundan çok uzağız, ancak pandeminin toplum üzerindeki olası uzun vadeli etkilerini ve nasıl yanıt vermemiz gerektiğini değerlendirmeye başlamak için çok erken değil.
Kuşak analizi, eğitim ve gelirden, ruh sağlığına ve iklim değişikliğine verilen yanıta kadar ne beklememiz gerektiğini bize söyleyebilir. Çok fazla nesil tartışması, genellikle klişelere ve imal edilmiş çatışmalara dönüşür. Örneğin; avokado takıntılı ve narsist milenyum kuşağı, bencil ve savurgan “baby boomer”lara karşı. Toplumsal değişimleri anlamak ve tahmin etmek için güçlü bir araç olan kuşak farklılıklarına ilişkin araştırmalar, bu tür söylemlerle lekelenmezse toplumların ve bireylerin nasıl geliştiğine ve değiştiğine dair benzersiz ve genellikle şaşırtıcı bilgiler sağlayabilirler.
Nesiller arası değişiklikler gelgitler gibidir: güçlü, yavaş hareket eden ve nispeten öngörülebilir. Bir nesil bir kez bir rotaya yerleştirildiğinde, devam etme eğilimindedir ve bu da olası gelecekleri görmemize yardımcı olur. Bu, eğilimleri vurgulama ve hızlandırma eğiliminde olan savaş veya pandemi gibi şiddetli şoklarda bile geçerlidir.
Örneğin, ikinci dünya savaşının uzun vadeli sağlık üzerindeki etkisi üzerine yapılan araştırmalar, savaştan etkilenen ülkelerde yaşayanların, savaştan kaçabilen ülkelerde olanlara göre daha sonra depresyon ve diyabet geliştirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Pandeminin bağlamı çok farklı, ancak Covid-19'un etkisini ve nasıl tepki vermemiz gerektiğini tahmin etmek için hâlihazırda üzerinde bulunduğumuz yörüngeleri anlamak da aynı derecede önemlidir.

King's College London'da yapılan anketin sonuçları ile pandeminin etkilediği 8 ana başlık tartışılmış: İş, gelir, barınma, eğitim, ruh sağlığı, doğum hızı, iklim değişikliği, nesiller arası farklılık.

Pandemiden kaynaklanan yeni ekonomik şokun zamanlaması özellikle 30 yaşın altındaki insanlar için acımasız: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ndeki 38 ülkede çalışmayı sürdürebilenler, iş saatlerinin ortalama olarak %23 oranında azaldığını gördü, bu da eski nesillere göre çok daha fazla. 1984’den 2016’ya gelindiğinde yaşamının üçüncü on yılında ev sahibi olabilenlerin oranı zaten yarı yarıya azalmışken pandemiye yakalanan toplumda yapılan bu ankete tüm nesillerden yanıt verenlerin en az üçte ikisi, Covid-19'dan sonra ev sahipliğinin gençler için daha erişilebilir hale gelmesinin pek olası olmadığı görüşündeymiş.

Pandemi sırasında Covid Kuşağının eğitimi üzerindeki etkisinde de eşitsizlik görüldü. Bir anket, Birleşik Krallık'taki ilk karantinada, özel okuldaki çocukların % 74'ünün sanal okul günlerine tam katıldığını, devlet okullarında ise bu oranın sadece % 38 olduğunu buldu. Salgın sona erdiğinde, Birleşik Krallık’ta çoğu çocuk, yarım yıldan fazla bir süredir geleneksel, yüz yüze eğitimi kaçırmış olacak. Bu süre, okuldaki tüm zamanlarının % 5'inden fazla! Yüksek gelirli ülkelerde her eğitim yılının bireylerin kazançlarını % 8 artırdığı düşünüldüğünde sonuçları inanılmaz, değil mi?
Covid-19 sağlık sistemini sarstı. Acil dönem etkileri tahmin edilebilirdi: Kişisel kullanım düştü ve birçok yetişkin rutin bakımı erteledi. Sağlık uzmanları, hastaneler ve hastalar, tele-tıp ve evde bakım gibi dağıtım yöntemlerinin kullanımını artırmak için hızla esneyerek bu benzeri görülmemiş krize hızla uyum sağlamak zorundaydılar ve yaptılar da. Covid-19 ile birlikte tele-tıp kullanımı önemli ölçüde arttı ve davranışsal sağlık ve birinci basamak gibi özellikle uzaktan bakıma uygun görünen bazı uzmanlıklarda kullanımı devam etti. Günümüzde yaygın aşılama, pandemiyi kontrol altına almaya başlıyor. Ancak pandemi sırasındaki hızlı değişim, bu yeni hizmet biçimlerinin sınırlamalarını ortaya çıkardı ve mevcut sağlık sistemimizin bu değişiklikleri destekleyip destekleyemeyeceği konusunda soruları da gündeme getirdi. Pandemi kaynaklı sağlık hizmeti sunumundaki değişiklikler, pandeminin kendisi ortadan kalksa da devam edecek mi? Eğer ederse kaliteyi ve eşitliği sağlayabilecek mi?

Anket, kronik hastalıkların pandemi sürecinden etkilenmesi ile ilgili bir veri sunmamakla birlikte, mevcut eğilimleri hızlandıran pandeminin etkisinin ruh sağlığında da görüldüğüne ilişkin veri sunuyor. 2000 ve 2019 yılları arasında, 18 ila 24 yaşındakiler, anksiyete ve depresyon gibi yaygın koşullara sahip olma olasılığı en düşük olan yaş grubundan en olası yaş grubuna doğru gitmiş. Ocak 2021'de 45 yaş ve altındaki her üç kişiden birinden fazlası, 18 ila 21 yaşındakilerin ise %40’ı ruhsal bir sağlık sorunu yaşadığını bildirmiş.

Brookings Enstitüsü'nün 2020 raporu, önceki durgunluklardan ve 1918 İspanyol gribi pandemisinden gelen eğilimleri kullanarak 2021'de ABD'de 300.000 ila 500.000 arasında daha az doğum olabileceğini ve tüm doğumların % 14'üne kadar bir kayıp olabileceğini tahmin etti. Geçmiş pandemilerden ve kasırgalar gibi diğer afetlerden elde edilen kanıtlar, doğum oranlarının bu tür krizlerden bir veya iki yıl sonra toparlanma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Ancak, esas olarak yaşamı ve ekonomiyi bozmasının uzun sürmesi nedeniyle, bunun Covid-19 ile farklı olabileceğini düşünmek için nedenler var. Batılı ülkeler için uzun vadeli yansımaları olabilecek ve zaten giderek yaşlanan nüfusları destekleme mücadelesine ek olarak kalıcı bir kayıp anlamına gelecek.
Bunlar tabii ki çok önemli ve üstesinden gelinmesi gereken yeni ödevlerimiz. Ancak, bunlardan da önemli olan tehlike; eğitim, kariyer veya konut beklentilerindeki eşitsizlikle mücadele etmekle ilgili bireysel “daha acil” endişelerin, insanlığın geleceği ile ilgili çevresel sürdürülebilirliğe yatırım yapma konusundaki acil gereksinimin önüne geçebileceği gerçeğidir. Filozof Roman Krznaric'in öne sürdüğü gibi, kısa ve uzun vadeli düşünme yeteneğimiz arasında bir çekişme vardır ve özellikle krizlerin ardından kısa vadeliler kazanma eğilimindedir. Dikkat!

Pandemi sonrasında karşı karşıya olduğumuz ikinci nesil tehlike, geleceğin çocuklarımız ve torunlarımız için daha iyi olabileceğine dair inancımızdaki zaten dik olan düşüşü hızlandırıp hızlandırmayacağıdır. 2003'te Büyük Britanya'daki çoğu insan gençlerin ebeveynlerinden daha iyi bir geleceğe sahip olmasını bekliyordu - ancak yeni ankete göre Britanyalıların artık sadece dörtte biri bu beklenti içinde.
Pandemi bu inanç üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek, ancak bunu nesiller arası bir savaş olarak çerçevelemek yanlış olur. Aslında mesele, geleceği nasıl gördüğümüzle ve şimdi yaptığımız seçimlerin yıllar içinde nasıl yankılanacağıyla ilgili.
Pandemiden önce, bu uzun vadeli düşünceyi benimsemeye başladığımıza dair bazı yeni ortaya çıkan işaretler vardı: Birleşik Arap Emirlikleri'nin artık bir Kabine İşleri ve Gelecek Bakanlığı var ve Macaristan'ın gelecek nesiller için bir ombudsmanı var. Galler'deki 2015 Gelecek Nesillerin Refahı Yasası, bir gelecek nesiller komiseri oluşturdu.

College London'da ekonomist Mariana Mazzucato, hükümetlerin yaptığının "öncülük etmek değil, kurcalamak" olduğunu söylüyor. Bunun değişmesi gerekiyor, çünkü “gerekli dönüşümü yönlendirme kapasitesine sadece hükümetler sahip” diye ekliyor. Bu, hepimizin yatırım yapması gereken uzun vadeli, nesiller arası bir proje. Çünkü nihayetinde bir dereceye kadar hepimiz Covid kuşağı olacağız.

https://www.newscientist.com/article/mg25133522-900-covid-19-has-laid-bare-social-inequities-now-is-the-time-to-fix-them/

https://www.newscientist.com/article/mg25133524-300-generation-covid-what-the-pandemic-means-for-young-peoples-futures/

https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMp2110679

 

Görüşlerinizi Paylaşın