X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Yaren Leyleğin Mektubu

Yaren Leyleğin Mektubu

 

Geçen haftaki "Sol Popülizm"  başlıklı  yazıma çokça dosttan  katkı  ve   not aldım.  Hemen herkes  bu başlığın yeni bir çözüm olduğunda buluşuyor ama "ama nasıl  olacak ?" diye soruyor.

Cevabımda, Tunceli (aslı Dersim ) Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'na bakalım diyeceğim. Ovacık’ta kurduğu  kadın kooperatifi  örneğini şimdi merkezde de oluşturdu, yeni bir örnek oldu.

Ya da Mozart’ın kendi Avusturya'nın Salzburg’a bakalım.  Adı anılmayan  Komünist Partisi son seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı  bildi. Başarısı ‘’ konut sorununda çözüm bulması ‘’ile anlatılıyor.

Bu hafta sizinle bir leyleğin bize yazdığı mektubu paylaşacağım. Bu mektupta anlamadıklarımızı bana yorumlayan dostum biyolog Semiha Balcı’ya teşekkür ederim.  

 

                                                   X

 

Ben bir leyleğim.

"Dost" anlamına gelen "Yaren" adımı Balıkçı Adem Yılmaz koydu. 12 yıldır  Bursa-Karacabey bir zamanlar 21 çeşit balığıyla ünlü eski adıyla Apolyont  yeni adıyla  Uluabat  Gölü’nün kıyı alanında yer alan Eskikaraağaç köyü’nde  balıkçılık yapan  Adem Yılmaz'ın sandalına  konuyorum.

Balıkçı Adem babam buna çok seviniyor, ona uğur ve bereket getirdiğine inanıyor. Aslında bunda bir gariplik yok, bizim kurduğumuz yuvalar bir kaç yıllıktır, ömür boyu deseniz yeri var.

Konduğum köy "leylek köyü" olarak tanınıyor. Avrupa Leylek Köyleri Birliği tarafından köyünüz   "11. Avrupa Leylek Köyü" olarak ilan edildi. Bunda Muhtar Rıdvan Çetin’in büyük emeği var.

Burak Doğansoysal adlı bir belgeselci yaşamımı belgesel yaptı, Prag’da "En İyi Belgesel" ödülü aldı. Ünlenmiş olmalıyım ki, adıma bir web sitesi var. Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan‘ın öncülüğünde "yarenleylek.com’’ adlı bir siteden yaşamım izlenebiliyor. Artık tüm hal ve gidişimden haberdarsınız.

Günde 30-40 balık tüketiyorum, daha doğrusu balıkları kursağımda topluyor, yavru leyleklerime dağıtıyorum. Evet, Adem Reis haklı, Eskikaraağaç köyü "canlılara sevgisiyle ünlü" . Ama sevginiz kadar varlığımızdan da geçiniyorsunuz.  Köy nüfusu sadece 213 insandan ibaret kalsa da, 10 işyeri açmış, leylek seyrinden para kazanıyorsunuz. Siz insanoğlunun "dişi cinsine" gıpta ediyorum. Eskikaraağaç  Kadınları Kalkınma Derneği’ni kuran  Nurten Kovan 35 üye kadını  yiyecek ürünler üretip satarak geçinir hale getirmiş, helâl olsun. 

Siz iki ayaklı iki kollu insanlardan göç yolumda  Arabistan üstünden uçtuğumdan  "mübarek" bir hayvan olduğumu  öğrendim. Hatta kiminiz  bana "hacı" bile diyor. Bu ünvanı hak ediyor muyum, emin değilim.

Kara üstünden uçtuğumuz doğru, çünkü deniz üstünde uçtuğumda termal oluşmaz, daha çok yorulurum, yolum da uzar. Süzülerek uçmayı seviyorum, çünkü daha az enerji  harcıyor, 1200-1500 m. yükseklikte uçuyorum.

Eskikaraağaç köyü benim yavrulama yerim oldu. Yavrularıma sizler Karaca, Kısmet, Eda, Umut ve Beşnumara adını verdiniz.

Biz üreme döneminde tek eşli yaşar, kuluçkaya birlikte yatarız.  Beşnumara’ya  bir çip taktınız, bununla uydu vericili oldu, artık Afrika’da Çad  adını verdiğiniz  ülkeye  49 günde uçtuğunu biliyorsunuz. Dönüş yolumda rüzgârı arkama aldığım için uçuşum sadece 26 gün sürüyor.

Sosyal öğrenme yoluyla oluşturduğum ve yaşamım boyunca kullandığım göç yollarımda zihinsel bir harita kullanıyorum. Gece uçuşlarında gökyüzü belirteçleri bana yol gösteriyor. Bir deniz kuşu olarak koku duyum çok gelişkin. Gaga ve boyun kısımlarında varolan ferromanyetik taneciklerle dünyanın manyetik alanını kuvvet çizgilerine göre tanımlamayı olanaklaştırıyor.   

Çok rahat bir yaşamım olduğunu düşünebilirsiniz.

Hiç de öyle değil…

"Sanayileşme" denilen yaşam oburluğuyla nüfusumuz çok azaldı, Avrupa’da kala kala 4 ülkede kaldık. Türkiye’ye  gelen-giden, sayıca 6.000 çiftiz.. Bu yüzden leylek nüfusunda  "sayısı az"  grubuna giriyoruz. Bir zamanlar bunun kat be kat fazlası olduğumuzu siz insanoğlu daha iyi biliyor olmalısınız. "Leyleği havada gördüm!" deyimini kullanabilen kaç insan kaldı ki?

Eskikaraağaç köyüne çok değil, 10 yıl öncesi 20-30 leylek konaklarken, bu sayının 6-7’ye düştüğünü Muhtar Rıdvan söylüyor, ben onun yalancısıyım. Bu yüzden Türkiye’de konaklama yaptığımız  yerler  Gediz, Uluabat Gölü ve Akyaka’dan ibaret  kaldı.

Dünya genelinde  "Asgari Endişe Altındaki  Tür"olarak kabul edilsek de  yakın zamanda "asgari" sözü yerine "yokolan tür"  demek zorunda kalacaksınız.

Ancak bütün bunlar sizin çok umurunuzda değil….

Beslenme alanlarımızı azalttınız, balık türlerini yok ettiniz. Ulu-orta gübre ve ilaç kullanıyorsunuz, bunlar bizim yaşamımızda ölümcül etken yapıyor. Konaklamayı çok sevdiğim Uluabat köyündeki 6-7 katlı yapılaşmalarla yuvamı bulmakta zorlanıyorum. Bazen elektrik direklerine takılıyor, ölümcül tehlikeyle karşılaşıyorum. Gölün kıyısındaki sazlık kamışlar çoğaldı, siz doğayı tahrip ettikçe, sazlık kamışlar gölü daha çok kaplıyor, balık tutamaz hale geliyoruz. Siz 3 kr. paraya tapan insanlarsa bu saz kamışları ihraç edip, para kazanmakla öğünüyorsunuz.

İnanılmaz bir mülk merakınız var, biz leylekler ki dünyayı mekân olarak kullanıyoruz, mülk ve tapu sözcüklerini bilmeyiz. Uluabat Gölü ortasındaki  bizim  doğal fauna  olarak kullandığımız 9 adayı bile kişisel mülk haline getirdiniz.

Ey insanoğlu!  Benim mektubum bu kadar…

Gelin "Tilki ile Leylek" fablından ders çıkaralım: Hayvanları  aldatanlar  bir gün kurdukları  tuzağa kendileri düşer…

Hadi, MÖ 6.yy’da yaşayan eski Yunan bilgesi Ezop’ tan bunu öğrenemediniz, bari ondan 23 yüzyıl sonra yaşayan La Fontaine’i  doğru dürüst okuyup, içinize sindirin….     

Yok oluyoruz, bunu bilesiniz.

                                                   X

Yaşar Kemal bilgemiz "Dünyayı tadına vararak derinlemesine  sevmek  hiç kolay bir iş değildir" derken, ne kadar haklı…

Kenan MORTAN

-------------------------------

(km / gönderi tarihi: 6.05.2023 )

 

Görüşlerinizi Paylaşın