X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Kurban Bayramı ve Zoonotik Hastalıklar: Kurban Kesiminde Nelere Dikkat Edilmeli?

Kurban Bayramı ve Zoonotik Hastalıklar: Kurban Kesiminde Nelere Dikkat Edilmeli?

 

Kurban bayramı dönemi başta olmak üzere ülkemizde çok yoğun hayvan hareketi olmakta, kontrolsüz ve kaçak hayvan hareketleri zoonotik hastalıkların yayılmasında önemli rol oynamaktadır.

Zoonotik hastalıklar, hasta hayvana temas, hasta hayvandan elde edilen gıdaların tüketimi, hayvanın salgılarına veya kanına dokunma, deri veya kürkü ile temas yoluyla veya hasta hayvandan beslenen kene, sivrisinek gibi hayvanlar aracılığı ile insanlara bulaşır. Önümüzdeki bayram sürecinde Kırım Kongo, Kist hidatik, Şarbon başta olmak üzere bulaşıcı ve salgın hastalıklara karşı mücadelede istenilen sonucun alınabilmesi, kaçak hayvan hareketlerinin engellenmesi, şap hastalığının (foot and mouth disease/ bültenimizde yer alan çocuklarda gördüğümüz hand, foot and mouth-el, ayak, ağız- hastalığından etkeni ve belirtileri farklıdır) yurtiçi yayılımının ve kesimler sırasında olabilecek çeşitli kazaların önlenmesi için T.C. Sağlık Bakanlığı, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünce dikkat edilmesi gerekli kurallar yayınlanmıştır.

KENE     

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA)  dünyada en yaygın viral kanamalı ateş olup, en sık görüldüğü ülke Türkiye     ‘dir. Hastalık için risk gruplarının başında diğer zoonotik hastalıklarla benzer şekilde açık arazi ve kırsal kesimde çalışan ve yaşayanlar, çiftçiler, hayvan bakıcıları, veteriner hekimler, tarım orman işçileri, mezbaha çalışanları gelir. Hastaların %70’inde kene teması söz konusudur. Ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ile başlayan ağır olgularda kanamalarla seyrederek ölüme yol açabilen zoonotik bir hastalıktır.

Kene tutunması bulaş açısından ana risk faktörü olduğundan yaklaşan kurban bayramında kesimi sırasında koruyucu eldiven, uzun önlük kullanmalı, doku ve kan ile direkt temas etmemelidir.

Hayvanlardan kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda en yakın yerinden tutularak, parçalanmadan, patlatılmadan, uygun malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkartılmalı, deri alkol veya antiseptikle temizlenmeli veya su ve sabunla yıkamalıdır.  Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalı, kene çıkarıldıktan sonra kişi semptomlar açısından 2 hafta süreyle kendini takip etmelidir. KKKA, kontamine etlerin pişirilerek yenmesiyle bulaşmaz ancak, viremik hayvanın kesimi sırasında derideki kesik ve sıyrıklardan bulaşabilir bu nedenle kesim sırasında kişisel koruyucu önlemlerin alınması hayati önem taşır.

 

https://www.cdc.gov/ticks/removing_a_tick.html 

ŞARBON

Ülkemizde görülen bir başka zoonoz şarbondur ve vakalar genellikle tarımsal kaynaklıdır. Şarbon, esasen ot yiyen hayvanların hastalığı olup B. antracis isimli bakteri ile meydana gelir.

Hastalık, etken bakterinin veya bakterinin dış koşullara dirençli spor formunun deriden, gastrointestinal yoldan, solunum yollarından veya damar içi enjeksiyon yoluyla alınmasıyla(iv madde bağımlılarında) oluşur      . Tarımsal şarbonda mikroorganizma       insana enfekte hayvanlarla direk temas yoluyla bulaşmaktadır. Şarbonun insandan insana bulaşma riski yok denecek kadar azdır.

Şarbon açısından riskli gruplar:

Hayvancılıkla uğraşanlar,

Kasaplar,

Veteriner hekimler,

Hayvansal ürün (et, deri, kıl, yün, post v.b) hazırlanmasında çalışanlar olarak sayılabilir.

 

     Hastalık bulaş yoluna göre “deri şarbonu”, “sindirim sistemi şarbonu”, “akciğer şarbonu”"injeksiyon şarbonu"     şeklinde farklı klinik formlarda ortaya çıkabilir.

Deri Şarbonu

Deri şarbonu ölen ya da hasta hayvanların kesilmesi, derisinin yüzülmesi, etlerinin ayrıştırılması sırasında sporların deriye bulaşması ile gerçekleşir. En sık görülen klinik form olup (%95) ülkemizde de en yaygın görülen formdur. Halk arasında “karakabarcık” veya “çoban çıbanı” olarak da bilinir. Sporların deriye girmesini takiben 1-7 günlük kuluçka süresi sonrasında giriş yerinde deride ufak bir kızarıklık olarak başlar, sonra kabarık sivilce benzeri görünüm alır.      1-2 gün içerisinde genişleyerek içi sıvı dolu bir kesecik oluşur     . Etrafı ödemli ve kızarık olup ağrısızdır. Bir kaç gün içerisinde keseciğin içerisindeki sıvı bulanıklaşır koyu, siyahımsı bir renk alır, daha sonra patlar ve etrafı kalkık, ortası çökük siyah bir ülser  (eskar) haline gelir. Bu lezyona şarbon püstülü denir, 6-9 cm çapa ulaşabilir. Etrafındaki dokuda geniş bir alan çok ödemli ve kırmızıdır. Bu kızarıklık bazen bölgesel lenf düğümlerine dek ilerler. Lenf düğümleri şiş ve ağrılıdır. Yüz ve boyun bölgesindeki tutulumlar daha şiddetli seyreder. Antibiyotiklerin bulunmadığı dönemlerde %20 oranında bir mortaliteye sahipken günümüzde uygun antibiyotik tedavi ile bu oran %2’nin altındadır.

Sindirim Sistemi Şarbonu 

“Sindirim sistemi şarbonu”, tüm olguların %1’den azını oluşturur. Belirti ve bulgular kontamine gıdanın tüketiminden sonra 1-7 günlük kuluçka süresini takiben ortaya çıkar. Orofarengeal şarbon veya barsak şarbonu şeklinde prezente olabilir. Orofaringeal formda lezyon boğazda gelişir. Yutma güçlüğü, boğaz ağrısı, boyunda ağrılı lenfadenit, yüksek ateş ve genel durum bozukluğuyla kendini gösterir. Bağırsak şarbonunda ince bağırsağın son kısmı ve kalın bağırsağın ilk kısmı sıklıkla tutulur. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ağızdan kan gelmesi, kanlı ishal gelişir. Semptomlar başladıktan 2-4 gün sonra hızla karında sıvı toplanır. Antibiyotik ve destek tedavilere rağmen mortalitesi çok yüksektir (%40).

Akciğer Şarbonu

“Akciğer şarbonu” ise hayvanların kıl ve yünlerinin işlenmesi sonucunda ortaya çıkan sporların solunmasıyla gelişir. Tüm şarbon olgularının %5’den azını oluşturmaktadır. Semptomlar 1-7 Gün içerisinde hafif ateş, kırgınlık ile başlar. Bu dönemi hızla gelişen solunum yetmezliği ve şok tablosu izler.  Akciğer şarbonu göğüs içerisinde kanamalı lenf bezi büyümesiyle karakterizedir. Klinik olarak düşünülen hastada akciğer filminde mediastende genişleme saptanması durumunda akla gelmelidir. Uygun antibiyotik tedaviye rağmen mortalitesi oldukça yüksektir (%50’nin üzerinde). Şarbonun tüm klinik formlarında, bakteriyemi, sepsis ve menenjit de gelişebilir. Bu durumda ölüm oranı %90’ın üzerindedir. 

Şarbon Hastalıkları Önemlidir!

     Şarbon bildirimi zorunlu bir hastalık olup bildirim, toplum sağlığı ve korunma açısından önemlidir. Temaslı kişilerde hastalık gelişimini engellemek için izlenecek yol temasın şekline göre (deriyle, ağızdan alım ile, solunum yoluyla) belirlenmekle birlikte genel olarak temas sonrası koruyucu antibiyotik kullanımı ve aşılamayı içerir.  

Aşılanma, şarbon sporunu soluma riski olanlara temas öncesinde de önerilebilir. Şarbon dahil çiftlik hayvanlarından bulaşabilecek enfeksiyon hastalıklarından korunmak için alınacak kişisel önlemler, et ve süt başta olmak üzere hayvansal gıdaların çiğ olarak tüketilmemesi, etlerin iyi pişirilmesi, etlerin kesildiği yüzey ve malzemelerle çiğ tüketilen sebze ve meyvelerin temas ettirilmemesi, hasta hayvanların kesilmemesi, hasta veya ölmüş hayvanların etlerinin tüketilmemesi, hayvan kesimlerinin ehil kişiler tarafından, uygun koruyucu malzeme (önlük, eldiven, maske) kullanılarak yapılması olarak özetlenebilir.

Şarbonlu olduğundan şüphelenilen hayvanların kesilmesi, yüzülmesi engellenmeli, imha süreçleri takip edilmeli, enfekte hayvanı taşıyan nakil araçları dezenfekte edilmelidir. Çiftlik çalışanları kıyafet ve el temizliğine dikkat etmelidir. Şarbonlu hayvan kesim sırasında veya öldüğünde kanının pıhtılaşmaması ve siyah renkte kana sahip olması ile ayırt edilebilir. Bu durumda kesin tanı için laboratuvar testlerine yönelik örnekler alınır. Şarbonlu hayvanın sütüne bakteri karışması beklenen bir durum değildir ancak geçmişte çok nadiren hastalığının son dönemlerinde süte kan karışması nedeniyle bulaş bildirilmiştir. Pastörizasyon ve kaynatma ile bakteri hızla öldüğünden pastörize veya kaynatılmış süt ve bunlardan hazırlanan süt ürünleri ile bulaşmaz. Eti iyi pişirmek korunmak için yeterlidir. Etlerin içerisinde kırmızı bölüm kalmayacak şekilde pişirilmiş olması yeterli kabul edilir. Çiğ ete dokunduktan sonra ellerin bol suyla ve sabunla yıkanması yeterlidir. Ellerinde açık yaraları bulunan kişiler çiğ etle temas etmemeli, edeceklerse eldiven kullanmalıdır. Çiğ ete çıplak elle temas etmiş kişilerin cilt lezyonları açısından takibi önerilir. Ev ortamında et kesmek için kullanılan bıçak, satır, et kesme tahtası gibi gereçler bol sabun veya deterjanlı suyla yıkanması yeterlidir. Çiğ tüketilen sebze ve meyvelerin bu şekilde yıkanmamış ve öncesinde etle temas etmiş yüzeylerle teması engellenmelidir.

 

Prof. Dr. Deniz Atakent

KAYNAKLAR:

1-https://www.klimik.org.tr/2020/07/29/kurban-bayrami-oncesi-sarbon-hakkinda-hatirlanmasi-gerekenler/

2-https://www.aa.com.tr/tr/gundem/tarim-ve-orman-bakanligi-kurban-kesimi-ve-hareketliliklerinde-uyulmasi-gereken-kurallari-belirledi/2607745

3-https://bigadicdh.saglik.gov.tr/Eklenti/118987/0/kisthidatikbrosurconvertpdf.pdf?_tag1=C1F3283BC3C66EBCEB23180001ED9275CF607C93

4-https://www.duzen.com.tr/tr/art/13678/kene-vakalarinda-artis-yasaniyor---kirim-kongo-kanamali-atesi

5-https://www.trthaber.com/haber/gundem/saglik-bakanligi-hayvanlardan-insanlara-gecen-hastaliklara-karsi-uyardi-596505.html

6- https://www.tarimorman.gov.tr/Haber/5889/Satisa-Sunulan-Kurbanliklarin-Bilgileri-%e2%80%98tarimcebimde-Mobil-Uygulamasi-Uzerinden-Sorgulanabiliyor

 

 

Görüşlerinizi Paylaşın