X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Kuduz Mücadelesinde Nereden Nereye Geldik?

Kuduz Mücadelesinde Nereden Nereye Geldik?

Kuduz, hastalığın belirgin semptomları, hastaların büyük çoğunluğunun ölümle biten dramatik sonları ve kuduz virüsünün bir hayvan ısırığı yoluyla bulaşabileceği çok eski tarihlerden beri bilinmektedir. Kuduzdan, köpekleri ve köpeğin ısırdığı herhangi bir hayvanı etkileyen hastalıklardan biri olarak bahseden Aristoteles'in (MÖ 300) yazıları gibi birçok eski eserde bahsedilmiştir.

1885 yılında Louis Pasteur tarafından ilk kez kuduz aşısı Fransa’da üretildi. Bu keşif bilim dünyası için küçük insanlık içinse büyük bir adımdı. Pasteur, ilk olarak kuduz enfeksiyonunu ve insanlara olası bulaşmayı önlemek için köpeklerin aşılanabileceğini ve kuduz virüsü bulaşmış insanların aşı ile tedavi olabileceklerini  gösterdi. Dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid tarafından Paris’e gönderilen bilim insanlarıyla Türkiye’de kuduz tedavisinin ilk adımı atıldı. 1886’da Paris’te eğitimini tamamlayan ekip ülkeye döndükten sonra kuduza yönelik aktif bir mücadeleye girişildi. Türkiye bölgesinde kuduza yönelik ilk aşı üreten ülke olması sebebiyle önemli bir konumdaydı. Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarında bulunan birçok ülkeden tedavi için insanlar İstanbul’a geldiler.

1923 de kurulan genç Türkiye Cumhuriyetinin sağlıkla ilgili öncelikli konularından biri de kuduz aşısı üretimi ve kuduz tedavi müesseselerinin kurulması olmuştur. 25 Mayıs 1928 de Ankara’da  Merkez Hıfzıssıhha Müessesi kuruldu. 24 Nisan 1930’da 1593 numaralı Umumî Hıfzıssıhha Kanunu kabul edildi.  9 Ağustos 1931’de Gazi Mustafa Kemal Paşa başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararı ile “Hayvan Sağlık Zabıtası Nizamnamesi” ile kuduz taşıyıcısı veya şüphelisi hayvanlara yapılacak muameleye yönelik düzenlemeler yapıldı.

Osmanlıdan kalan kuduz tedavi müesseselerinin ve hizmetlerinin ihtiyaca cevap vermemesi nedeniyle 1932 yılında Ankara Hıfzıssıhha Enstitüsü bünyesinde tavşan ve koyun beyinlerinde fenollü aşı üretimi çalışmaları başladı, yeni geliştirilen aşı eski usul aşıların tüm özelliklerini taşımakla birlikte uygun şartlarda korunduğu takdirde 6 ay kadar saklanabilecekti, başarılı sonuçlar alınması üzerine seri üretimine geçilen semple tipi aşı ile aşının kullanılma süresi 6 aya uzamış oldu. Seri olarak üretilen aşılar ülkenin hemen her noktasında açılan aşı merkezlerine sevk edilmeye başlandı. Böylece insanlar aşının değil aşı insanların ayağına gelmeye başladı,  tedavide gecikmeler önlendi ve başarı oranı arttı. 1933-1950 döneminde Türkiye’de 70.167 kişiye kuduz tedavisi uygulanırken bunlardan sadece 77’si hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin toplam tedavi görenlere oranı % 0,10’dur. Dünyada faaliyet gösteren diğer kuduz tedavi kurumları ile karşılaştırıldığında bu dönemde Türkiye’de üretilen aşılardan elde edilen sonuçların uluslararası düzeyde başarı yakaladığı görülmektedir.

Cumhuriyet hükümetlerinin kuduz hastalığına yönelik yasal düzenlemeleri ve oluşturulan eylem planıyla 1934 yılından itibaren insanların kuduz tedavi hizmetlerine ek olarak Türkiye’de ilk kez hayvanlara kuduz aşısı yapılmaya başlandı ve başıboş sokak hayvanları dönem dönem tecrit ve itlaf edildi.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde çağın standartlarına uygun üretilebilen kuduz aşısı ilerleyen süreçte teknolojisini yenileyemediği için 1996 yılında üretimine son verilmiştir. Bugün çağın teknolojisine uygun aşı üretebilecek eğitilmiş insan gücü ve teknik imkanlar olmasına rağmen kuduz aşısının tamamının ithal edilir olması üzüntü vericidir. Dileğimiz yerli ve milli aşı üretiminin bir an önce başlamasıdır. 

Zoonotik hastalıklar eylem planı (2019 – 2023) dokümanında Türkiye’de 2017 yılında 900 000 sahipsiz köpek, 930 000 sahipsiz kedi olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de sokak ve yaban hayvanlarını aşılama yanı sıra, hayvanların kontrolsüz üreme ve hareket imkanını azaltma ve sahiplendirme politikasının devlet eliyle yürütülerek, sivil toplum kuruluşları aracılığı ile toplum tarafından benimsenmesinin sağlanması, en önemlisi kontrolsüz hayvanlara yaklaşım ve ihbar mekanizması hakkında kamu spotları oluşturulması gelecek nesillerin daha bilinçli ve sağlıklı olmasına katkı sağlayacaktır.

Kaynaklar;

-Tarihsel Süreçte Anadolu’da Kuduz. Çağrı Büke, Şükran Köse, Fevzi Çakmak, Eren Akçiçek. BUHASDER yayınları

- Türkiye’de zoonotik hastalıklar eylem planı 2019 – 2023 Sağlık Bakanlığı HSGM

 

Görüşlerinizi Paylaşın