X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Antik ağız mikrobiyomlarının incelemesinden öğrendiklerimiz

Antik ağız mikrobiyomlarının incelemesinden öğrendiklerimiz

 

 

Veba Salgını, sadece tarihi değil ağız mikro biyomumuzu da değiştirmiş olabilir.  

14. yüzyılın ortalarında Kara Ölüm olarak da bilinen İkinci Veba Salgını, Avrupa nüfusunun yüzde 30-60'ını öldürdü ve Avrupa tarihinin gidişatını derinden etkiledi. Penn State ve Adelaide Üniversitesi tarafından yürütülen yeni araştırma, vebanın, potansiyel olarak beslenme ve hijyeni değiştirerek insan ağız mikrobiyomunu bozduğu ve modern çağdaki kronik hastalıklara katkıda bulunduğunu öner sürüyor.  

Sahip olduğumuz modern mikrobiyom, obezite, kardiyovasküler hastalıklar ve hatta psikolojik bozukluklar dahil birçok kronik hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Bu mikrobiyal toplulukların kökenlerini ortaya çıkarmak, bu hastalıkların anlaşılmasına ve yönetilmesine de yardımcı olabilir.

Beslenme değişikliklerinin zaman içinde ağızdaki mikrobiyomun evrimini etkilediğine inanılmaktadır. Ancak çok az çalışma tek bir popülasyonda insan ağız mikrobiyomlarının tarihini doğrudan incelemiştir. 

Bu çalışmada sanayileşmiş insanların atalarından kalma, diş taşı olarak bilinen kalsifiye diş plağı içinde korunan ağız mikrobiyomu incelenmiştir. Antik diş taşıyla ilgili bugüne kadarki en büyük çalışmadır. MÖ 2.200'den MS 1853'e kadar İngiltere ve İskoçya'daki 27 arkeolojik alanda gömülü 235 kişinin dişlerinden materyal toplanmıştır. 

Araştırmacılar, kontaminasyonu en aza indirmek için örnekleri ultra steril, eski bir DNA laboratuvarında çalıştılar. 954 mikrobiyal tür tanımladılar ve bunların iki farklı bakteri topluluğuna dahil olduklarını belirlediler; biri modern sanayileşmiş insanların ağız mikrobiyomlarında yaygın olan Streptococcus cinsinin hakim olduğu, diğeri ise artık büyük ölçüde sağlıklı sanayileşmiş insanlarda neslinin tükendiği düşünülen Methanobrevibacter cinsinin hakim olduğu gruptu. 

Bu iki grup arasındaki farkların yaklaşık %11'inin, İkinci Veba Pandemisi dahil tarihi olaylardan etkilenmiş olabileceği düşünülmüştür. Aslında teorileri Veba Pandemisinden sağ kurtulanların daha yüksek geliri olduğu ve daha yüksek kalorili gıdalarla beslenmeleri, insanların beslenme düzenlerinde değişikliklerin tetiklemiş olması ve bunun da ağız mikrobiyomlarının kompozisyonunu etkilemesi mümkün olduğudur. 

Araştırma, diyetteki bir değişikliğin Streptococcus grubunun ortaya çıkışı ve Methanobrevibacter grubunun yok oluşunu nasıl etkilediğini araştırmak için yeni bir yaklaşım kullandı. İki gruptaki bakteriler arasında beslenmeyle ilişkilendirilebilecek fonksiyonel farklılıkların bir listesini oluşturdular; örneğin, yüksek veya düşük diyet lifi sindirimi, karbonhidrat metabolizması ve laktoz (sütteki bir şeker) metabolizması… 

Streptococcus'un baskın olduğu gruptaki bakterilerin, düşük lifli, yüksek karbonhidratlı diyetlerin yanı sıra süt tüketimiyle önemli ölçüde bağlantılı olan daha işlevsel özelliklere sahip olduğunu buldular; bunların hepsi günümüz diyetlerini karakterize ediyordu. Buna karşılık, Methanobrevibacter'ın baskın olduğu grupta, bazı eski insanların diyetlerini karakterize eden süt ve şeker tüketimiyle ilişkili özellikler eksikti.

Ekip ayrıca Streptococcus grubunun, diş eti ve diş çevresindeki kemiklerde enfeksiyon ve iltihaplanma ile karakterize periodontal hastalığın varlığıyla ilişkili olduğunu belirledi. Bu hastalık ilerlediğinde bakteriler diş eti dokusu yoluyla kan dolaşımına girebilir ve potansiyel olarak solunum yolu hastalıklarına, romatoid artrite, koroner arter hastalığına ve diyabette kan şekeri sorunlarına neden olabilir. Methanobrevibacter grubu ise iskelet patolojilerinin varlığıyla ilişkilendirilmiştir. 

Uzm.Dr. Tutku Taşkınoğlu

https://www.nature.com/articles/s41564-023-01527-3 


 

Görüşlerinizi Paylaşın