X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) 2021’den Aklımızda Kalanlar

Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) 2021’den Aklımızda Kalanlar


Bu yılki toplantının “eşitlik” teması dikkat çekiciydi: Her hasta, her gün, her yerde.

Bu, panellerde daha fazla çeşitlilik, eşitsizlikler konusunda daha fazla inceleme ve tüm kanser hastalarının en son gelişmelerden yararlanabilmesini sağlamak için bakıma erişime odaklanma anlamına geliyordu.

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) 2018 ve 2019'da, 8.700 hastadan alınan deneme verilerine dayanarak 28 yeni kanser tedavisini onaylamıştır. FDA raporları, bu çalışmalardaki hastaların sadece yüzde dördünün siyah olduğunu göstermiş, FDA'ya göre, siyah kanser hastalarının sadece yüzde beşi klinik araştırmalara dahil edilmiştir.

Hedefli tedavideki en ilgi çekici gelişme daha önce tüm hedefli tedavilerde direnç değişimi olarak tanıdığımız KRAS inhibitörlerinin vitrine çıkması oldu.

Bazı genetik mutasyonların kanser büyümesiyle ilişkili olduğu bilinmektedir ve bu da onları teorik olarak yeni tedaviler için çekici hedefler haline getirir. Bununla birlikte, hedefine ulaşan bir tedavi tasarlamak karmaşık bir zorluktur. Bu özellikle KRAS adlı bir gen için geçerlidir. Akciğer kanseri gibi belirli hastalık türlerinin en yaygın genetik etkenlerinden biridir, ancak tarihsel olarak kaçınılması gereken bir hedef olmuştur ve birçoğunun buna “ulaşılmaz” olarak atıfta bulunmasına neden olmuştur. FDA, daha önce bildirilen verilere dayanarak Mayıs ayında bir KRAS inhibitörü olan sotorasib'i onayladı. Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi'ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen bir Faz 2 çalışması, KRAS-G12C adlı belirli bir mutasyonu hedefleyen sotorasib'in, daha önce tedavi görmüş NSCLC (küçük hücreli olmayan akciğer kanseri) hastalarında yüzde 37'lik bir nesnel yanıt oranına ve ortalama 12,5 aylık bir genel sağ kalıma yol açtığını gösterdi. Bu, bir KRAS inhibitörünün kanser hastalarının daha uzun yaşamasına yardımcı olabileceğini gösteren ilk çalışmaydı. Sonuçlar, daha önceki bir tedavide başarısız olup seçeneklere ihtiyaç duyan hastalarda özellikle cesaret verici kabul edildi.

Bunun yanı sıra BRCA1/2 pozitif (+) meme kanseri olgularında ruhsatlanmış olan PARP inhibitörlerindeki endikasyon genişletmeye yönelik çalışmaların sonuçları sunuldu. Merck & AstraZeneca, BRCA1/2 + meme kanseri hastalarının tedavisinde daha önce ilaçları Lynparza'nın kullanımını destekleyen veriler bildirdi. Bir PARP inhibitörü olan Lynparza, metastatik meme kanseri için zaten onaylanmıştır. İlacın meme kanseri için bir adjuvan olarak değerlendirildiği OlympiA Faz 3 çalışmasının ön bilgi niteliğindeki sonuçlarına göre, bir yıl sonra kanserin nüksetmesi, ikinci bir kanser veya hasta ölümü riski, bir plaseboya kıyasla %42 oranında azaldı. BRCA1/2 + hastalarda daha erken tedavi olarak kullanılma potansiyeline sahip olabilir.

İmmünoterapide gelişmeler önemli bir başlık olarak göze çarpıyordu. Bu alandaki yenilikler; hem immünoterapinin daha erkene alınması hem de yeni hedefler tanımlanmasını içeriyordu.

Vücutta bağışıklık sisteminin kansere saldırmasını sağlayarak çalışan kontrol noktası inhibitörleri, birçok farklı hastalık türünde devrim niteliğinde olmuştur. Tarihsel olarak, en etkili iki inhibitör, PD-1 veya CTLA-4 olarak adlandırılan proteinleri hedef almıştır. Bu yılki toplantıda, LAG-3 adlı bir proteini hedefleyen çığır açan yeni bir kontrol noktası seçeneğiyle ilgili haberler yer aldı. Bristol Myers Squibb, melanomlu hastalarda relatlimab adı verilen bir LAG-3 inhibitörünü PD-1 inhibitörü nivolumab ile birleştiren bir Faz 3 çalışmasına ilişkin verileri bildirdi. Küresel çalışma, her iki ilacı da alan hastaların medyan progresyonsuz sağ kalımının 10 ay olduğunu, tek başına nivolumab alan hastalarda ise sadece dört buçuk ay olduğunu gösterdi.

Günümüzde, hastalar genellikle kemoterapi gibi önceki bir tedavide başarısız olduktan sonra immünoterapi alırlar. Bu yılki toplantıda sunulan bazı araştırmalar, tedavide daha erken immünoterapi kullanmanın potansiyel faydasını gösterdi. Araştırmacılar, böbrek kanseri hastalarının tümörlerini çıkarmak için ameliyattan sonra bir PD-1 inhibitörü ile tedavi ettikleri araştırma sonucunda, iki yıllık bir süre içinde hastalığın geri dönüş veya ölüm oranını neredeyse üçte bir oranında azalttığını rapor ettiler. Dana-Farber Kanser Enstitüsü tarafından yönetilen ve Merck tarafından finanse edilen çalışma, gözden geçirenlerin uygulama değişikliği olarak adlandırdığı toplantının genel oturumunun bir parçası olarak sunuldu. Ayrı bir çalışma, ameliyat öncesi kemoterapiye bir PD-1 inhibitörü eklenmesinin özofagus kanseri hastalarında yanıtları artırabileceğini buldu. Üçüncüsü, mide kanserli hastalar için birinci basamak tedavi olarak PD-1'in eklenmesinin faydasını gösterdi.

Moleküler tümör profilleme ve tüm moleküler testler kongrede yaygın olarak yer aldı. Solid doku tümörlerinde, yeni nesil dizileme (NGS) testleri artık birçok yetişkin hasta için klinik bakımın standart bir parçası iken çocukluk çağı verisi bu kadar yaygın kullanılmamakta. Nükseden, refrakter veya yüksek riskli ekstrakraniyal solid tümörleri olan genç hastalar için genomik değişiklikleri NGS ile tanımlamanın klinik etkisini belirlemek için yapılan GAIN/iCAT2 Konsorsiyumu çalışması (NCT02520713) sonuçları kongrede sunuldu. Moleküler tümör profili; ortalama tanı yaşı 11 olan 345 hastada yapılmış. 205 hastada tedavi hedefi olabilecek moleküler bir değişiklik saptanmış ve 31'i tedavi almış. Bu ilk sonuçlara dayanarak, araştırıcılar moleküler tümör profillemenin, ekstrakraniyal katı tümörleri olan genç hastalar için tanı ve tedavi önerileri üzerinde önemli bir etkisi olduğu sonucuna varmıştır.

https://meetinglibrary.asco.org/browse-meetings/2021%20ASCO%20Annual%20Meeting

 

Görüşlerinizi Paylaşın