30 Ağustos Zaferi nasıl kazanıldı
Türkiye Cumhuriyeti çok önemli ve çetin cephe savaşları kadar Mustafa Kemal Atatürk’ün zekası, vatan sevgisi, hayalleri ve öngörüleri çerçevesinde şekillenmiştir. Vatanımız için şehit olan tüm evlatlara, babalara, annelere, kadın ve erkeğe ve de çocuklara minnet borcumuz asla ödenmeyecek.
Atatürk bizzat bulunduğu ve savaştığı cephelerdeki zaferi zaten öngördüğünü, inandığını hatta kazanılacak zaferin sonrasını da unutmayarak nasıl şekillendirdiğini anlatan bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Zira, zaferlerden sonra eğer siyasi olarak başarılara imza atamazsanız, toplumu eğitim, kültür, ekonomi, sağlık, sanat, adalet alanlarında destekleyemezseniz, eksik kalırsınız. İlerleyemezsiniz. Başladığınız noktaya dönme riski ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

Bilal Sezer’in Sanat Tarihi dergisinde yayınlanan yazından alıntılanan hikayeyi aşağıda paylaşıyoruz.
Arı burnu cephesi kumandanı Mustafa Kemal, savaşın durduğu bir ara, siperlerin en uç noktasına kadar gidip, savaşan askerlerle birlikte olması askere büyük moral veriyordu. Bir gün, sipere girdiği zaman, duvarların üzerinde Kur'an-ı Kerim'den elle yazılmış ayetler ve Allah'ın büyük isimlerinin yazıldığı kağıtlar gördü. Bu güzel yazılar, askere yüksek moral veriyor, direnç veriyor, güç veriyordu. Askerini kontrol eden Yarbay Mustafa Kemal Paşa, bu sayfalan dikkatle okurken birisinin önünde takılıp kaldı: "Bunu yazanı hemen 'bulup bana getirin" dedi. Biraz sonra o yazıların sahibi karşısındaydı.
"Buyurun komutanım, ben İstanbullu Macit"
Mustafa Kemal:
"Sen hemen siperden çık!" diye emrediyor ve arkasından:
“Çık ve İstanbul'a dön, güzel yazı yazmaya devam et. Senin yerine siperlere girecek binlerce gönüllü Mehmetçik var; ama bu kadar güzel yazı yazabilen sanatçıyı bu millet çok az bulur. "
Yazının tamamına aşağıdaki bağlantıdan
ulaşabilirsiniz.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/28964