X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

100. Yılın Işığı Altında: Bilim ve Sanat

100. Yılın Işığı Altında: Bilim ve Sanat

Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında, bilim ve sanatın ışığında serpilecek, aydınlık zihinlerle yükselecek müreffeh, çağdaş bir cumhuriyetin ilk adımını attığının farkındalığına ve vizyonuna sahipti. Onun açtığı yolda cumhuriyetin yarattığı en büyük dönüşüm, şüphesiz ki, zihinsel dönüşüm oldu. Tebaa olmaktan çıkıp; ırk, din ve cinsiyet gibi unsurlardan bağımsız olarak vatandaş olmanın haklarına kavuşan bireyler, eşit eğitim koşullarında, yetenek ve eğilimleri doğrultusunda kendilerini geliştirebilme şansına sahip oldular.

Dünya bilim tarihine katma değer ekleyen Gazi Yaşargil, Oktay Sinanoğlu, Cahit Arf, Muazzez İlmiye Çığ, Aziz Sancar, Gökhan Hotamışlıgil, Feryal Özel, Canan Dağdeviren, Mete Atatüre gibi nice isim cumhuriyet değerlerinin yarattığı eğitim ikliminin bereketli topraklarında, “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” diyen bir liderin ışığıyla filizlendiler.  Nitekim Aziz Sancar “Beni ödüle götüren Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyetinin yaptığı eğitim devrimidir. Dolayısıyla bu ödülün sahibi Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden Anıtkabir Müzesi'dir” diyerek Nobel Ödülü ile madalya ve sertifikasını Anıtkabir'e teslim etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk “Sanatsız Kalan Bir Milletin Hayat Damarlarından Biri Kopmuş Demektir” diyerek, bireysel ve toplumsal tekâmülün vazgeçilmez alanı olan sanatta da hamleler yapmanın yolunu açıyordu. En çetin muharebelerde bile bilimden, sanattan beslenmiş bir ruhun başka türlü davranması beklenemezdi. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren müzik, resim, heykel, mimari, sanat tarihi, arkeoloji gibi alanlarda sanatçıların, akademisyenlerin yetiştirilmesi teşvik edildi; bu yetişmiş aydınların nice medeniyetin kültürel mirasına ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının değerlerini  evrensel değerlerle birleştirip halka aktarmasının yolları yaratıldı.

100 yıl devletlerin tarihinde kısa bir zaman, ancak zihinlere kazınan ilim ve sanat ülküsünün kuşaklar boyunca aktarılmasının benimsenmesi, kök salması için yeterli bir süre. Nitekim bu topraklarda cumhuriyetin eğitim devrimiyle bilim ve sanat yolunu seçmiş, bu alanda eğitim görmüş değerlerimiz, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar cumhuriyetin meşalesini gururla taşıyorlar. Ulusaldan evrensele ulaşan bilim ve sanat serüveninin neferleri olarak hem bu topraklara, hem de insanlığın ortak mirasına hizmete devam ediyorlar. Karadelik fotoğrafının çekilmesinden, Uluslarası Uzay İstasyonundaki deneyleri gerçekleştiren gençlerin yetişmesine dek birçok farklı alanda, dünyanın en gelişmiş bilim enstitülerinde Türkler varsa, bu cumhuriyetin ışığıyla mümkün olabilmiştir.   Bu ülkenin yeni yetişen gençleri de her zaman bu ülküyü ileri taşımak bilinciyle çalışmalı, çalışmalı, daha çok çalışmalıdırlar. Hedefimiz; sayısız medeniyetin birikimini taşıyan, cumhuriyetin ışığıyla aydınlanmış bu toprakları bilgi üreten ve bilgiyi, teknolojiyi katma değere dönüştürüp dünyaya pazarlayan bir merkez haline getirmek olmalıdır.  

Yine Mustafa Kemal Atatürk’e kulak verelim:

 "Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar."

Nice 100 yıllara…

 

Görüşlerinizi Paylaşın