X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

KALP SAĞLIĞI HAFTASI

KALP SAĞLIĞI HAFTASI

Uzm.Dr. Deniz Şahin sorularınızı yanıtlıyor

Kalp Sağlığı Haftası, ülkemizde ve dünyada ölüm sebeplerine bakıldığında ilk sırada yer alan kalp ve damar hastalıklarına dikkat çekmek ve toplumu bilinçlendirmek adına her yıl Nisan ayında kutlanmaktadır. Bu haftanın amacı bireyleri sağlıklı yaşama teşvik etmektir. Bu hastalıklardan korunmanın aslında o kadar da zor olmadığı ve yaşam kalitesini artıran tedbirler ile bu hastalıklardan korunabileceğimiz bilincini oluşturmayı hedefler.

Temel sağlık konularının başında gelen kalp sağlığımız ile ilgili en çok merak edilenleri ve kalp sağlığı ile ilgili en güncel sorularınızı hekimimiz Deniz Şahin bültenimizde okuyucularımız için yanıtladı. Bu sayımızda ilk bölümünü paylaştığımız Kalp Sağlığı serimizin devamını gelecek bültenimizden ve Düzen Laboratuvarlar Grubu Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz. 

Soru 1: Kalp sağlığı için en önemli risk faktörleri nelerdir?

Cevap 1: Kalp hastalıklarında günümüzde kabul edilen en önemli risk faktörleri yaş (erkeklerde 45 yaş ve üstü, kadınlarda 55 yaş ve üstü), aile öyküsü, sigara, hipertansiyon, hiperkolesterolemi, düşük HDL ve diyabettir. Bu major ve bağımsız risk faktörlerinin yanında çağımızı getirdiği yeni risk faktörleri olarak da obezite, fizik aktivite azlığı, aterojenik diyet sayılabilir.

SORU 2: Kalp hastalıklarının en yaygın ve önemli belirtileri nelerdir? 

Cevap 2: Kalp hastalıklarının en yaygın belirtileri göğüs ağrısı, nefes darlığı, yorgunluk, bitkinlik, çarpıntı, baş dönmesi ve sersemlik hissi olarak sıralanabilir. Özellikle yeni başlayan, efor ile oluşan, boyuna, çeneye ve sırta yayılan göğüs ağrısı ve ani gelişen nefes darlığı ciddi bir kalp damar hastalığının ilk bulgusu olabilir. Kalp hastalıklarının oluşma şekli ve hızına bağlı olarak belirtiler de farklılık gösterebilir. En önemlisi bu belirtilerin dikkate alınması ve bu sayede erken tanı ve tedavi şansının kaçırılmamasıdır.

SORU 3: Kadın ve erkeklerde kalp hastalıkları farklı belirtiler gösterebilir mi?

Cevap 3: Kadınlarda kalp hastalıkları farklı belirtiler gösterebilir ve genellikle daha az belirgindir. Erkeklerde en yaygın belirti göğüs ağrısı iken; kadınlarda nefes darlığı, aşırı yorgunluk, mide bulantısı ve kusma gibi sindirim sorunları, sırt ve boyun ağrısı ön plandadır. Ayrıca anksiyete, uykusuzluk ve sindirim sorunları gibi genel belirtiler de görülebilir. Bu belirtiler kadınlarda stres ve yaşlanma gibi diğer sağlık sorunları ile sıklıkla karıştırılabilir. Bu nedenle kadınların bu belirtileri ciddiye alması önemlidir. Kalp hastalıklarının erkek hastalığı olduğu algısından kurtulmak kadınların kalp sağlığını korumada ilk adım olmalıdır. 

SORU 4: Günlük su tüketimimiz kalp sağlığımızı nasıl etkiler?

   Cevap 4: Yeterli su tüketimi kanın daha akıcı hale gelmesini sağlar ve kan      dolaşımını kolaylaştırır. Kanın yoğunluğunu azaltır ve kan basıncını dengeler.    Düzenli su tüketen kişilerin tüketmeyenlere göre kalp krizi geçirme riski daha azdır. Ayrıca kalp ritminin düzenli olmasında rol alan sodyum ve potasyum gibi elektrolitleri dengeler. Yeterince su içmek böbreklerimizin de çalışmasına yardımcı olur ve bu da kalbin yükünü azaltır, vücuttaki toksinlerin ve tuzun atılımını kolaylaştırır. Genel olarak, yetişkinlerin günde en az 2-3 litre su içmesi önerilir. Ancak bu miktar, yaş, cinsiyet, hava sıcaklığı ve fiziksel aktivite seviyesine göre değişebilir. Daha sağlıklı bir kalp için su tüketimine dikkat etmeli ve gün boyunca düzenli olarak su içmeyi unutmamalıdır.

 

SORU 5: Kalp hastalıkları neden bu kadar yaygın hale geldi? Modern yaşamın bunda nasıl bir etkisi var? 

Cevap 5: Kalp hastalıklarına bazı genetik özellikler zemin hazırlasa da çok daha önemlisi çevresel faktörler ve nasıl bir yaşam tarzını seçtiğimizdir. Modern hızlı yaşamın getirdiği hızlı yiyecekler, modern şehir yaşamında fırsat bulunamadığını öne sürerek azaltılan hareketlilik, evde çalışmanın da katkıda bulunduğu bilgisayar başından kalkmama hali, sigara ve alkol tüketimindeki artış, yaşadığımız ve çalıştığımız ortamdaki stres ve hava kirliliği modern yaşamın en olumsuz sonuçlarıdır.

SORU 6: Kalp sağlığı için düzenli olarak yaptırılması gereken temel kan testleri nelerdir? Bu kontroller hangi yaşta başlamalı? 

Cevap 6: Takip amacı ile yapılacak kan testlerin ilki trigiliseridler, LDL, HDL ve total kolesterolü içeren yağ, kolesterol ve lipid bileşenlerini ölçülmesidir. Ayrıca açlık kan şekeri ve glikolize hemoglobin (/HbA1c) , böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, tiroid fonksiyon testleri de yapılmalıdır. Bu testlere başlama yaşı kişinin risk faktörlerine göre değişir. Sağlıklı düşük riskli bireylerde 20 yaşından itibaren 3 yılda bir; 40 yaşından itibaren yılda bir önerilir. Ailede erken yaşta kalp hastalığı öyküsü ya da hipertansiyon, diyabet, obezite, sigara kullanımı gibi risk faktörleri varsa 20 yaşından itibaren hekim tarafından önerilen sıklıkla yapılması gereklidir.

SORU 7: Kandaki kolesterol (LDL ve HDL) ve trigliserid seviyelerinin ideal değerleri nelerdir? Hangi seviyeler risk oluşturur?

Cevap 7: İdeal değerler hasta gruplarına göre farklılık gösterir. Sağlıklı bireylerde LDL 130 mg/ dl altında, HDL 60 mg / dl üzerinde, trigliserid 150 mg / dl altında olmalıdır. Risk faktörleri ya da bilinen kalp hastalığı olanlarda bu sınırlar da aşağıya çekilmektedir.  LDL’ nin 160 mg / dl üzerinde olması, HDL’nin 40 mg /dl altında olması, trigliserid düzeylerinin 200 mg / dl üzerinde olması risk teşkil eder. 

SORU 8: Kan şekeri (glukoz) seviyeleri kalp sağlığını nasıl etkiler?

Cevap 8: Uzun süre yüksek seyreden kan şekeri seviyeleri kalp hastalığı riskini arttırır. Yüksek şeker damarlarda plak oluşumunu hızlandırır. Kanın pıhtılaşmasını artırarak kalp krizi ve inme riskinin yükseltebilir. Damarlarda sertleşmenin sonucu hipertansiyon riski artar. İnsülin direnci karın bölgesinde yağlanmayı arttırarak obeziteye yol açar ve kalp hastalıklarına zemin hazırlar. Bunun yanında düşük kan şekeri seviyeleri de kalp sağlığı için tehlikeli olabilir. Ritim bozukluklarına yol açabilir, özellikle gece olan hipoglisemiler kalp krizi riskini artırabilir, ani bilinç kaybı ve bayılmalara sebep olabilir.

SORU 9: Hangi tür egzersizler kalp için daha faydalı? Kardiyo mu, direnç antrenmanı mı? Fazla yapılan sporun kalbe zararı olabilir mi? Aşırı dayanıklılık sporları (maraton vb.) risk oluşturur mu?

Cevap 9: Kalp sağlığını korumada en etkili egzersizler kardiyo, direnç antrenmanları ve esneme hareketleridir. Bu egzersizler kalbinizi güçlendirir, kan dolaşımın iyileştirir. Yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans gibi kardiyo egzersizleri; squat, şınav, düşük ağırlık kaldırmak, direnç bantları ile antrenmanı içeren direnç egzersizleri, yoga, pilates gibi esneme egzersizleri önerilen egzersiz türleridir. Ancak kalp hastalarında ve yüksek riskli bireylerde ağır kaldırmak; barfiks, şınav, halter gibi izometrik egzersizlerden kaçınmak gerekir. Bu grup için önerilen spor türleri ise geniş kas gruplarını içeren tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklete binme, masa tenisi, dans ve hafif tempolu koşmaktır. Ağır sporlar diye tanımladığımız koşu, futbol, basketbol, tenis, hızlı yürüme ve bisiklete binmek için hekimlerine danışmaları gerekir. Tabi ki aşırı yoğun ve uzun süreli antrenmanlar kalp üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Kalp kaslarını aşırı çalıştırarak kalp büyümesine, uzun dönemde kalp yetmezliğine, çarpıntıya, özellikle maraton koşucuları ve aşırı dayanıklılık sporu yapanlarda rastladığımız atrial fibrilasyon adı verilen ritim bozukluğuna, ani kalp durmasına yol açabilir. Kalp sağlığı için önerimiz, haftada ortalama 150 dakika orta yoğunlukta bir egzersizdir. Spor yaparken aşırıya kaçmamak ve vücudu dinlemek önemlidir.

SORU 10: Soğuk hava ve yüksek rakım gibi çevresel faktörler kalp sağlığını nasıl etkiler? Hava basıncı değişimleri (ani soğuk veya sıcak havalar) kalp krizi riskini artırır mı?

Cevap 10: Bu faktörler kalp damar sistemin zorlayarak ciddi riskler oluşturabilmektedir. Soğuk hava kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir ve hipertansiyon, kalp krizi ve felç riskini artırabilir. Kalp vücut ısısını korumak için daha çok çalışmak zorunda kalır ve bu ekstra yük özellikle kalp hastalığı olan bireylerde kalp krizi ve kalp yetmezliği riskini artırabilir. Koroner arter hastalarında göğüs ağrısını tetikleyebilir. Yine yüksek rakımlarda azalan oksijen miktarı kalbin daha fazla çalışmasına neden olur. Vücut daha fazla kırmızı kan hücresi üretir ve bu şekilde kanın koyulaşmasına ve pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. Alışma sürecinde de baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı şikayetlerine yol açabilir. Sıcak havalarda ise vücut aşırı terleme ile su ve elektrolit kaybeder. Bu da ritim bozukluklarına yol açar. Kan damarları genişler ve tansiyon düşmesine bağlı bayılma, baş dönmesi oluşabilir. Bu nedenle çevresel koşullara uygun önlemler almak kalp sağlığımızı korumak için önemlidir.

SORU 11: COVID-19 enfeksiyonunun uzun vadede kalp sağlığı üzerinde etkileri var mı? COVID-19 geçiren bireyler nelere dikkat etmeli?

Cevap 11: COVID-19 enfeksiyonunun uzun vadede kalp sağlığı üzerindeki etkileri bilimsel araştırmalarla giderek daha iyi anlaşılmaktadır... Virüs, özellikle ağır hastalık geçirenlerde, kalp ve damar sistemi üzerinde çeşitli olumsuz etkiler bırakabilmektedir. COVID-19, doğrudan kalp kasına zarar verebilir ve iltihaplanmaya (miyokardit) yol açabilir. Bu durum kalp fonksiyonlarında bozulmalara ve uzun vadede kalp yetmezliğine neden olabilir. Kanın normalden daha fazla pıhtılaşmasına neden olarak damar tıkanıklıklarına yol açabilir. Bu da kalp krizi veya inme riskini artırır. Uzun vadede kalp ritmini etkileyerek düzensiz kalp atışlarına sebep olabileceği gösterilmiştir. COVID-19'un damar içi iltihaplanmayı artırarak tansiyon yükselmesine ve damar sertliğine neden olabileceği de düşünülmektedir. Akciğer fonksiyonlarında kalıcı hasar oluşması, vücudun oksijen alımını azaltarak kalbin daha fazla çalışmasına neden olabilir. Bu da uzun vadede kalp kasının zorlanmasına ve yıpranmasına yol açabilir. COVID-19'un yol açtığı stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik faktörler de dolaylı olarak kalp sağlığını etkileyebilir. COVID-19 geçirmiş kişilerin düzenli kalp kontrollerini yaptırması, sağlıklı beslenmesi, sigara ve alkolden uzak durması, egzersiz yapması ve stresten kaçınması gerekir.

SORU 12: Gizli Kalp Hastalıkları ve Ani Kalp Durması: Son yıllarda genç ve sağlıklı bireylerde görülen ani kalp krizleri neden artıyor? Bunun nedeni beslenme, stres mi yoksa başka faktörler mi? Gençler nelere dikkat etmeli? 

Cevap 12: Bu artışın nedenleri hem çevresel hem de genetik faktörlerle ilişkilendirilmektedir. Özellikle son yıllarda COVID-19 enfeksiyonu geçirmek bu riski artırmıştır. Modern yaşamın getirdiği yoğun stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik faktörler, kalp damar sağlığı üzerinde doğrudan etkili olabilir. Kronik stres, damarların daralmasına ve kan basıncının yükselmesine neden olarak kalp krizine zemin hazırlar. Gençler arasında fast food, yüksek şekerli ve işlenmiş gıdalarla beslenme alışkanlığı artmıştır. Buna eşlik eden hareketsiz yaşam tarzı, damar tıkanıklıklarını ve kalp krizi riskini artırabilir. Yine sigara ve elektronik sigara kullanımı gençlerde artış gösteriyor. Nikotin ve diğer zararlı kimyasallar, damar sertliğini hızlandırarak ani kalp krizlerini tetikleyebilir. Ayrıca, alkol ve uyuşturucu maddeler, kalp ritmini bozarak ani ölümlere yol açabilir. Bazı gençler de yoğun ve kontrolsüz egzersiz yaparak kalbi aşırı zorlayabilmektedir. Bu özellikle genetik yatkınlığı olan gençlerde riskli olabilir. Ayrıca, steroid veya doping maddeleri kullananlar arasında da ani kalp krizleri daha sık görülebilir. Bunun yanında uyku düzensizlikleri, hava kirliliği diğer sebepler arasında sayılabilir. Genç bireylerde kalp krizi riskini azaltmak için; düzenli sağlık kontrolleri yaptırılmalı, dengeli beslenme ve hareketli yaşam tarzı benimsenmeli, sigara, alkol ve zararlı maddelerden uzak durulmalı, stres ve uyku düzenine dikkat edilmeli, ailede kalp hastalığı öyküsü varsa erken yaşta kardiyolojik kontroller ihmal edilmemelidir.

SORU 13: Ketojenik diyet, intermittent fasting (aralıklı oruç) gibi beslenme yaklaşımları kalp sağlığı açısından güvenli mi?

Cevap 13: Ketojenik diyet ve aralıklı oruç, son yıllarda popüler hale gelen beslenme yaklaşımlarıdır. Ancak bu diyetlerin kalp sağlığı üzerindeki etkileri kişiden kişiye değişebilir ve bazı durumlarda dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Ketojenik diyet, karbonhidrat alımını ciddi şekilde azaltarak yağ ve protein tüketimini artıran bir beslenme modelidir. Bu diyetin olumlu etkileri kilo kaybı, insülin direncini azaltması ve kan yağlarındaki düşüş olarak sayılabilir. Ancak yüksek yağ tüketimine dayandığı için bazı bireylerde kötü kolesterol (LDL) seviyelerini artırabilir. Bu da damar tıkanıklığı riskini yükseltebilir. Yine de ketojenik diyetin uzun vadeli kalp sağlığı üzerindeki etkileri hala tam olarak bilinmemektedir. Aralıklı oruç ise, belirli saatler arasında yemek yemeyi içeren bir beslenme düzenidir. Kan şekeri ve insülin dengesini sağlar. İnsülin direncini azaltarak diyabet riskini düşürebilir. Kolesterolü ve trigliseridleri düzenleyebilir. LDL kolesterolü düşürebilir ve iyi kolesterol (HDL) seviyesini artırabilir. Oruç, vücutta hücre yenilenmesini teşvik ederek damar sağlığını iyileştirebilir. Olumsuz olarak da aralıklı oruç yapan bazı bireylerde kan basıncı düşebilir veya yükselip dalgalanabilir. Bu durum kalp hastalığı olanlar için riskli olabilir. Uzun açlık sonrası aşırı kalori ve doymuş yağ tüketimi, kalp sağlığına zarar verebilir. Eğer yeterli besin alınmazsa elektrolit dengesizlikleri, kas kaybı ve halsizlik görülebilir. Kalp hastalığı öyküsü olanlar, bu tarz beslenmeye başlamadan önce mutlaka hekimlerine danışmalıdır. 

 

 

Görüşlerinizi Paylaşın