X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Deprem

Deprem

Dr. Ayşe Ergüven

Bu yazıyı yazmak benim için çok zorlayıcı oldu, çünkü deprem üzerinde yaşadığımız dünya gezegeninin bir gerçeği… Bu gerçek bize çok acı günler yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. Öncelikle depremlerde hayatlarını kaybeden insanlarımıza rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum.

Bu yazıyla, aslında bizlere, en azından benimle yaşıt olan veya biraz daha genç olanların gerçek okullarda öğrendikleri (bizlerden büyükler bunları daha ciddi olarak öğrendiler!) basit coğrafya, güneş sisteminin yapısı, dünya gezegeni bilgilerini hatırlatmak istiyorum. Örneğin, “gezegenimizi tanıyalım” ne kadar önemli bir konu imiş değil mi? Hayatta kalabilmenin “bilmeye” bağlı olduğunu bir kez daha anladık bu son yaşadıklarımızla… Aslında benim hayat süremde bile bu birkaç kez önüme geldi, bunu yaşamanın kaçınılmaz olduğunu bilgiye olan güvenimle kabul ettim. Ama bunu kadere bağlayıp başıma gelenlerin kadere bağlı olduğunu düşünseydim inanç sömürüsü yapan insanların arasında bulurdum kendimi… Bunları, üç ay önce hiç beklenmedik bir şekilde, tek ve biricik kızını ani kardiyak atak sonucu kaybetmiş, “ben nasıl oldu da bunun geleceğini göremedim” diye zaman zaman ağlayan bir anne ve ani kayıpların insan üzerindeki etkisini bilerek yazıyorum.

Deprem dünyanın bir gerçeği, bu gerçeğin mekanizmasını bilirsek kendimizi olabildiğince korur, hayatlarımızı zamansız kaybetmez, bizi sevenlere zamansız acılar yaşatmayız.

Şimdi gelelim basit bilgilere…

Dünya güneş sisteminin içinde, bilinen hesaplamalara göre, 4,5 milyar yıl önce oluşmuş, büyükçe bir kayalık gezegen; güneş sistemi dediğimiz sistemin beşinci büyük gezegeni, büyük yazdıysam aldanmayın güneşin üzerinde görünmüyor bile…Ama bu gezegenin yüzeyinde su bulunması gibi önemli bir özelliği var. [1]

İçinde magma denilen, güneşten koptuğunu gösteren, yarı kaya ve kısmen sıvılaşmış çok sıcak bir kısım var. Bu magma, bizim yaşadığımız katmana gelene kadar birkaç katman ile sarmalanarak yaşadığımız yeryüzü örtüsünü yaşanır kılıyor. Ancak bu magma tabakası zaman zaman bulduğu çatlaklardan çıkarak yanardağların içinden lav olarak bizlere kendinin varlığını gösteriyor. Bu lav tabakaları magmayı meydana getiren eriyik içindeki yaşam için kıymetli elementlerin de yeryüzüne çıkmasını, en azından toprak örtüsünün zenginleşmesini sağlıyor. [2],[3] Bu şekilde insanlar dünya üzerinde medeniyetler oluşturabiliyorlar. Hatta katmanlar arasındaki ısıyı jeotermal enerji olarak kullanabiliyorlar. [4]

Peki depremler?

Dünyanın kıtalardan oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Kıtalar dünya üzerindeki kara parçaları. Bu kara parçaları iç katmanların hareketleri ile oluşmuş. Birbirlerine bağlı olan bu kıtaların hareketleri yeryüzü görünümünün çeşitliliğini de oluşturuyor. Bu hareketlerin nasıl olduğunu çok güzel anlatan bir videoyu[5] kaynakça olarak paylaşıyorum. Bu videoda son depremde konuyu jeolojik olarak anlatan bilim insanlarının ne demek istediklerini de bulabilirsiniz. Bu çeşitlilik olmaz ise dünya yaşanamayacak kadar kurak, çorak ve verimsiz bir yer olurdu, örneklerini diğer gezegenlerde görüyoruz. “Ayda, Marsta su varmış” bilgileri ile başka dünyalar var mıdır diye heyecanlanmamız bu yüzden. Ama oralara gidebilmek için bile kendi koşullarımızı yaratmamız gerekiyor, yoksa bizlere hayat yok oralarda.

Bu kıta hareketlerine “tektonik hareketler” diyor jeologlar ve deprem bilimciler. Bu hareketler, dağların oluşmasını, gezegenin ısısının kontrolünü, nadir, yaşam için önemli elementlerin ortaya çıkmasını ve denizlerin kimyasal dengesinin korunmasını sağlıyor.

Kıta tektoniği (Yunanca “tekton” tam çevirisi yapıcı, yani kurucu, bir anlamda da inşaatçı) jeolojiyi anlatır. Bu kıtaların kesişim ya da çarpışma sınırlarındaki hareketlerinin dalgalar halinde bizlere deprem olarak yansıması yerleşim yerlerimizi enkaz haline getirip bizlere acılar yaşatıyor. Ama bu tür hareketler, bilindiği kadarı ile güneş sistemindeki başka gezegenlerde olmuyor, bu da dünyanın yaşanılabilir olması sağlayan en önemli özelliği, hatta bu hareketlerin dünya üzerinde hayatı başlattığı ve sürmesini sağladığı da biliniyor. [6]

Uzmanlar dünya üzerindeki okyanus suyunun aşağı yukarı bir milyon yılda bir tektonik sistemin kayalıkları arasındaki boşluklarından geçerek biyosferdeki (canlıların yaşayabildiği küre) besleyici öğeleri dengelediğini söylüyorlar. Duke Üniversitesi Çevre ve Doğa Bilimleri Fakültesi dekanı Dr. William H. Schlesinger, bu hayati döngünün atmosferdeki karbon dioksit miktarının yeterli düzeyde kalmasını sağladığını ve yüzeydeki ısının korunmasını sağladığını söylüyor. Kıta hareketlerinin dünya yüzündeki istikrarlı iklim koşullarının kontrolü için de önemli olduğunu da vurguluyor. Aksi koşullarda dünya yüzeyindeki karbon dioksitin yok olacağını ve gezegenin donmuş bir top olacağını da ekliyor.

Deprem, çok acı olayları yaratıyor ancak dünyanın dünya olabilmesi ve yaşanılır olması için de gerekli…  Yeşil ormana bakan bir vadinin tepesinden denize bakarak güneşin batışını izlerken, vadinin büyük bir deprem sonucunda oluşmuş bir fay olabileceğini de aklınızda tutun olur mu? Bu cümleleri değerlendirirken yukarıda kızım ile ilgili yazdıklarımı da tekrar okursanız mutlu olurum.

[1] https://link.springer.com/referenceworkentry/10.1007/978-3-319-39312-4_217

[2] https://education.nationalgeographic.org/resource/magma/

[3] https://edition.cnn.com/2023/02/21/world/earths-core-iron-metallic-core-scn

[4] https://www.usgs.gov/faqs/what-difference-between-magma-and-lava

[5]  https://youtu.be/YsTNVehkMyM

[6] https://www.nytimes.com/2005/01/11/science/deadly-and-yet-necessary-quakes-renew-the-planet.html

 

Görüşlerinizi Paylaşın