X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Alzheimer Hastalığı Tanı Ve Tedavide Umut Verici Buluşlar

Alzheimer Hastalığı Tanı Ve Tedavide Umut Verici Buluşlar

Minimal stresin size iyi gelebileceği ve dinç tutabileceğine inanılır. Yeni bir çalışmayla demansın,  özellikle Alzheimer tipi demansı önlemek için de hücrelere uygulanacak minimal stresin iyi olabileceği tartışılmaya başlandı.

Nörodejeneratif hastalıklar olarak bilinen Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların patolojisinde ‘’yanlış katlanmış protein birikmesi’’ rol oynar.  Protein katlanması normal bir işlemdir ve sağlıklı bireylerde hücreler, proteinlerin doğru katlanmasını ve yanlış katlanmış proteinlerin yok edilmesini sağlamak için bir çeşit kontrol mekanizmasına sahiptir. Ancak nörodejeneratif hastalıklarda bu mekanizmalardaki hatalar nedeni ile yanlış protein katlanmaları ve dolayısıyla da beyin fonksiyonlarında yıkıcı sonuçlar olur. Alzheimer hastalığındaki amiloid ve tau gibi proteinler, beyindeki sinir hücrelerinde geri dönüşü olmayan hasara neden olabilen '’topaklar’' oluşturur.

Küresel nüfus yaşlandıkça, demans tanısı konan hasta sayısı artmakta ve tedavide etkili ilaçların aranmasını her zamankinden daha elzem hale gelmiştir. Hastalığın patolojisinde rol oynadığı bilinen yanlış protein birikimini (agregan) önleyebilecek veya ortadan kaldırabilecek hiçbir ilaç bulunamamıştır. Bu hafta ise Nature Communications'da yayınlanan çalışmada, agregan oluşumunu engellenemese de agregan oluşumunu tersine çeviren ve proteinleri ‘’yeniden katlayan’’ yeni bir mekanizma tariflendi.

Memeli hücresinde protein sentezi, katlanması, modifikasyonu ve taşınması dahil bir dizi önemli işlevi Endoplazmik retikulum (ER) yapar. ER fonksiyona zorlandığında yani strese maruz kaldığında proteinlerin yanlış katlanmasına ve kümelenmesine yol açabileceği ve bunun da kümelenmenin artmasına neden olabileceği düşünülebilir. Ama araştırmacılar, tam tersine hücreyi strese soktuklarında protein katlantılarının yok olduğunu fark ettiler. Bu çok şaşırtıcı bir bulguydu; stres, protein agreganlarını bozup temizlemiyordu ama çözerek doğru bir şekilde yeniden katlanmalarına yardım ediyordu.

Bu mekanizmanın ana bileşeni, ısı şoku proteinleri (HSP) olarak bilinen ve daha çok hücreler normalin üzerindeki sıcaklıklara maruz kaldığında ve strese tepki olarak üretilen bir protein sınıfıydı.

Gerçekten de demans araştırmalarının birinde düzenli olarak sauna kullanan insanlarda demans gelişme riski daha düşük bulunmuştur. Bunun açıklaması, hafif bir stres ile HSP'lerin aktivite göstermesi ve protein birikimlerini düzeltmesi olabilir.

Şaşkınlık yerini kısa zamanda umutlu bir soruya bıraktı; hücreleri strese sokmadan bu mekanizmayı uyandırmanın bir yolu bulunabilirse o zaman bazı demanslar tedavi edilebilir miydi?

Tedavide umut ışığı olan bu çalışmayla aynı zamanda başka bir çalışma yayınlandı. Daha önce tanıda sadece Beyin omurilik sıvısı (BOS) kullanılıyorken kanda ölçülebilen bir metabolit, Alzheimer hastalığının erken evresinde klinik tanıya destek olabileceği açıklandı. Kanda 2-aminoetil dihidrojen fosfat düzeyi erken evre Alzheimer hastalığı olanları, bilişsel olarak normal yetişkinlerden ayırt etmemize yardımcı olabilir.

Bu yeni biyobelirteç şuana kadar tanıda kullanılan BO amiloid-beta ve fosforile-tau moleküllerinden farklıdır. 2-aminoetil dihidrojen fosfat, hücresel zarların yapısında ve işlevinde önemli bir rol oynamaktadır. Kanda 2-aminoetil dihidrojen fosfat konsantrasyonlarının fizyolojik etkileri bilinmemektedir. Ama kontrollere kıyasla Alzheimer hastalarında önemli ölçüde daha düşük olduğu bulunmuştur. Laboratuvarımızın özel kimya biriminde bu parametrenin metot kurma çalışmaları başlamış olup, yakın gelecekte test panelimize ilave edilecektir.

Yine yaşlı yetişkinlerin kanında PHGDH adlı bir enzimin yüksekliğinin de Alzheimer hastalığının erken bir belirtisi olabileceği düşünülmektedir. Araştırmacılar, Alzheimer hastalarında, hastalık tanısı konmadan yaklaşık iki yıl önce PHGDH gen ekspresyonunda dik bir artış olduğunu bulmuşlardır. PHGDH, serin üretiminde anahtar bir enzimdir. Alzheimer hastalarında artan PHGDH ekspresyonu ile beyindeki serin üretim hızı da artmaktadır. Bu nedenle serin içeren diyet alımı konusunda dikkatli olunması gerektiği yönünde uyarılar da vardır.

Tüm bu sonuçlar umut vericidir. Kanda çalışabiliyor oldukları için de kıymetli biyobelirteçlerdir. Ama elbette bu yenilikler hemen yarın kullanıma giremez. Daha geniş gruplarda çalışma yapılması, diğer nörodejeneratif hastalıklarda karşılaştırılması gerekir. Bu konularda çalışmalar devam eder ve daha fazla veri elde edilirse Alzheimer hastalığı için klinik değerlendirmelere yardımcı olmak için kolayca rutin çalışmalara konabilir.

Bir diğer umut verici açıklama da Alzheimer Derneği Uluslararası Konferansı (AAIC )’dan gelmiştir. Sunulan araştırmalara göre grip ve pnömoni aşıları Alzheimer hastalığı riskini azaltabilmektedir. En az bir grip aşısı olan kişilerde Alzheimer insidansı %17, pnömoni aşısı ise genetik yatkınlığa bağlı olarak %40 kadar azalmaktadır.  

Uzm.Dr. Tutku Taşkınoğlu

https://www.nature.com/articles/s41467-022-30238-2

https://www.medscape.com/viewarticle/972926?spon=34&uac=429786CV&impID=4218520&sso=true&faf=1&src=WNL_mdpls_220503_mscpedit_fmed#vp_1

https://linkinghub.elsevier.com/retrieve/pii/S1550413122000523

https://aaic.alz.org/downloads2020/AAIC2020-Vaccines.pdf

 

Görüşlerinizi Paylaşın