X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!

Milli Mücadelenin Başlangıcının İlk Adımı Olan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu, Ramazan Bayramının Neşe ve Huzuru, Kısıtlamaların Kalkması İle Sürekli Olsun!

Özgürlük ve bağımsızlık için yola çıktığı 1919 yılından beri her konuşmasında gençlere olan inancı ve ümidinden bahseden Mustafa Kemal, 28 Haziran 1933 yılında Ankara Atatürk Lisesini ziyaret eder.

Bütün öğrenciler okula gelecek heyet için hazırlanmış, sabırsızca beklemektedir. Kapıya siyah bir Lincoln yanaşır. İçinden Salih Bozok, Reşit Galip ve Mustafa Kemal Atatürk iner. Öğrenciler coşku ile alkışlamaya başlar. Atatürk ise gençleri selamlayarak okula girer. O gün okulu bitirme sınavları yapılacaktır. Okulun öğrencileri tek tek sınıfa alınır ve heyet karşısında sınava tabi tutulur. Atatürk de sınav komisyonunda yer almak ister ve oturur. Sınava ilk giren öğrenciler Orhan ve Oktay adında iki gençtir. Atatürk’ün sorularının hepsini doğru yanıtlayıp mezun olmaya hak kazanırlar.

Hemen sonra Aydın isimli bir öğrenci gelir ve 1 saat kadar içerde kalır. Dışarıdan tüm öğrenciler Aydın’ın bu kadar süre içerde kalmasına anlam veremezler. Tarih, coğrafya, yurt bilgisi birçok alandan Aydın’a birçok soru sorulmuştur.

Şimdi Aydın’ın ağzından o anları sizlerle paylaşalım:

Benim sınavımı bizzat Atatürk yaptı. Ben içeri girdiğimde Atatürk Volga ile Don nehirlerinin birbirine bağlanmalarının teşebbüsünü hocalardan soruyordu. Buna bir süre kimse cevap veremedi.

Atatürk’ün hemen sağında oturan Afet Hanım Atatürk’e soruyu bana sormasını teklif etti. Atatürk’te bunu uygun buldu. Hafif bir baş işaretiyle ifade ederek bana sordu. Teşebbüs Sokullu Mehmet paşa zamanına aitti. Bir mevsim böyle bir kanalın açılma çalışmaları yapılmış, fakat ertesi yıl çalışmalara devam edilmeyerek proje yarım bırakılmıştı. Atatürk bu cevap üzerine ikinci soruyu sormuştu. Böyle bir kanalın açılması siyasi ve iktisadi bakımdan ne gibi anlamlar taşıyabilir ve ne gibi sonuçlar doğurabilirdi? Ayrıca doğal şartlar ve teknik olanaklar açısından durum neydi ve bunun gibi bazı diğer tecrübelerimiz ve geleceğe yönelik tasarruflarımız var mıydı? İşte bütün bunlar Atatürk’ün bana sorduğu sorulardan birkaçıydı. 

Bir sorunun cevabı ve mahiyeti genellikle ikinci bir soruyu akla getirmişti. Bunlardan birincisi Rusya’da Sovyet Sosyalist rejimin kurulmasında bizim etkimiz olmuş mudur sorusuydu.

Sınav sırasında 3 defa harita başına ve yazı tahtasına kalkıldı. Atatürk bütün sınav boyunca bana çok kibar davrandı sınav çerçevesinde yaptığı bütün konuşmalarda sanki kendisiyle eşit tuttuğu bir kimseyle konuşuyormuş gibi davranması özellikle dikkatimi çekmişti.

Ben çıktıktan sonra sınav salonunda hazır bulunanlara cevaplarımdan çok memnun kaldığını açık bir şekilde ifade etmiş, tam not verilen başka öğrencilerinde bulunduğunu söyleyerek benim notumun hizasına “bir de çok iyi yazayım” demiş ve cetvele böyle bir kayıt düşmüş. Ayrıca kendisi benim hakkımda hocalardan da biraz bilgi istemiş daha sonrasında ise Reşit Galip e dönerek “bu genç fevkalade zeki, bir an önce yurtdışına tahsile yollayalım” demiş.

Ertesi gün olur Aydın makama çağırılır ve elinde bizzat Atatürk’ün yazdığı gurur mektubu ona verilir ve Aydın devlet bursuyla yurtdışına gönderilir. Amerika’da Harvard’a gider ve bilim tarihi üzerine dünyada ilk doktorayı yapan kişi olma hakkı kazanır. Onun bilim tarihine yönelmesini Atatürk istemiştir. Hemen sonra Türkiye’ye gelip bilim tarihi kürsüsünü kurar, uluslararası bilim tarihi üyeliğine seçilir ve UNESCO gibi pek çok kurum ve dünyanın çeşitli ülkelerinden ödüller alır, binlerce Türk genci yetiştirir. İşte bahsettiğimiz bu Aydın şu an kullandığımız 5 TL nin üzerinde bulunan Ordinaryüs Profesör Dr Aydın Sayılı’nın ta kendisidir.

Peki Atatürk’ün bizzat imtihan ettiği Oktay ve Orhan kim midir? Hepimizin severek okuduğu Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat Horozcu’dur.

İşte Türkiye Cumhuriyetinin aydın ve parlak zihinleri böyle zekice stratejiler ile ortaya çıkmış, binbir zorlukla gönderdikleri dış dünyadan öğrendiklerini dönüp binlerce gence aktarmışlardır. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliği bu gençliktir. Cumhuriyetin ilk yıllarında da Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtdışına yolladığı gençlere bir mesajı vardır:

“Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum bir alev topu olarak gelip yurdu aydınlatmalısınız.”

Devlet bursu alarak yurtdışında eğitim hakkı kazanan, ikinci dünya harbinde sığınakta ders çalışan diğer alev toplarını Düzen 2019 yılı takvim detayımızda okuyabilirsiniz.https://www.duzen.com.tr/tr/takvimdetay/2019/JaleInan

Bu hikâyeler bizler için; hedefli eğitimin, geniş ve ileri görüşlü yaklaşımın, fikir özgürlüğü ile birleştiğinde bir ülkeyi cehaletten nasıl muhasır medeniyet seviyesine ulaştırdığının yaşanmış örnekleridir. Çocuklarımızdan eğitimlerini uygulamaya koyabildikleri kadar gelişmişlik bekleyebiliriz. Gençlerimizin bu anlayışı kaybetmemiş, daima gelişimi hedefleyen ve benimseten eğiticileri tercih etmesi bu nedenle önemlidir. Aksi halde yerinde durmuş, yani geride kalmış bir toplum oluşacaktır.

Bu sayımızda sağlık alanındaki gelişmeleri, pandemi süresince uygulanan sınırlamaların hayatımıza etkisini ve sınırlamaların gevşetilmesi sonrası bizleri nasıl bir hayat beklediğine dair yazılarımızı okuyabilirsiniz.

Pandemi koşullarında ‘Yeni Normal’ kabul ettiğimiz ‘sosyal mesafe kuralları kapsamında etkin temiz hava ortamında çalışılması, mümkün olmadığı takdirde sokağa çıkılmaması, çalışmaların evden yapılması ve olabildiği kadar iletişimi etkin, huzurlu bir Şeker Bayramı dönemi dileriz.

Bu yazı 08 Mayıs 2020 tarihinde kaleme alınmıştır.

 

Görüşlerinizi Paylaşın