X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Zayıflar da Tip 2 Şeker Hastası Olur!

Zayıflar da Tip 2 Şeker Hastası Olur!

Hepimizin bildiği üzere, Tip 2 şeker hastalığı (Tip 2 DM) ile fazla kilolu olmak arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Tip 2 DM hastalarının yaklaşık %85’i normal kilonun üzerindedir. Kamuoyunda zayıf insanlarda tip 2 DM görülmeyeceği gibi genel bir kanı hakimdir. Oysa obez olmayan, hatta zayıf kabul edilen bireylerde de metabolik bozukluklar görülebilir; bu bireyler tip 2 DM ve insülin direnci açısından yüksek riske sahip olabilirler. Dahası, bazı araştırmaların sonuçlarına göre, zayıf diyabetiklerin ölüm oranı kilolu diyabetiklerden daha yüksektir. Özellikle 2012 yılında JAMA’da yayınlanan; 1990-2011 yılları arasında yeni tanı almış, %12’si normal kiloda 2.625 tip 2 DM hastası üzerinde yapılan bir çalışma bu kuşkuyu desteklemiş ve “dışı zayıf-içi yağlı”, yani yağ dokusu fazla, kas kitlesi az, dolayısıyla yüksek riske sahip bir hasta profilini mercek altına alma gerekliliğinin yolunu açmıştır.

Tip 2 DM’nin şişman insanların hastalığı gibi algılanması, zayıf fenotipli, ancak tip 2 DM açısından artmış riske sahip önemli bir grubun gözden kaçmasına yol açmaktadır. Araştırmalar, her üç tip 2 DM hastasından ikisinin teşhis edilemediğini göstermektedir. Teşhis edilemeyen bu grup içinde zayıf bireylerin bulunması kuvvetle muhtemeldir. Bilindiği üzere, tip 2 DM gelişmeden en az 10 yıl öncesinde kan şekerinde yükselmeler olabilir. İşte bu nedenle, şişman ya da zayıf bireylerin bu dönemde teşhis alması, komplikasyonların gelişimini önlemek açısından çok önemlidir.

Zayıf insanlarda tip 2 DM’ye yol açan etkenler aslında fazla kilolulardakine benzerlik gösterir ve aşağıdaki gibi gruplanabilir:

  1. Genetik: Tip 2 DM hastalarının zayıf çocuklarında görülen insülin direnci, diyabetik olmayan ebeveynlerin zayıf çocuklarına göre daha yüksek bulunmuştur. Başka mekanizmaların yanı sıra, bu duruma mitokondri işlevlerini bozan kalıtımsal kusurların yol açtığı düşünülmektedir. Bu nedenle glukoz ve yağ asitleri yakılamamakta, lipotoksisite ve kas hücrelerinde yağ birikimi ortaya çıkmaktadır.

  2. Yağlı karaciğer: Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, özellikle zayıf insanlarda Tip 2 DM için bağımsız bir ön belirteç olarak kabul edilebilir. Çalışmalar, metabolik bozukluklar ile alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının bir arada ortaya çıktığını göstermektedir. Bu durumda karaciğer yağlanması yalnızca bir sonuç olmaktan ziyade, insülin direnci ve Tip 2 DM için bir neden gibi de sorgulanmalıdır. Bu tip karaciğer yağlanmasında genetik yatkınlık zemininde, özellikle beslenmenin başı çektiği çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Kemirgenler üzerinde yapılan çalışmalarda çok miktarda fruktoz ve endüstriyel işlemlerden geçirilmiş tohum yağı (mısır, ayçiçek gibi) tüketiminin, bu tip karaciğer yağlanması ve metabolik sendroma yol açtığı gösterilmiştir.

  3. İnflamasyon (İltihap): Kronik, düşük seviyede inflamasyonun insülin sinyal mekanizmasını bozarak insülin direncine ve metabolik sendroma yol açan önemli bir faktör olduğu; Türk doktor Gökhan Hotamışlıgil ve arkadaşlarının öncülüğünde yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Dahası kronik hepatit C hastalarının üçte birinde tip 2 DM gelişmesi, romatoid artrit hastalarının da artmış riske sahip olmaları anlamlıdır.

  4. Otoimmünite (Özbağışıklık): Yakın zamana kadar tip 1 DM, pankreastaki beta hücrelerinin öz yıkımıyla ilgili görülür, tip 2 DM ise yalnızca insülin direnciyle açıklanırdı. Son çalışmalarla bu paradigmada da bazı değişiklikler oldu. Her şeyden önce Tip 1 DM’nin çocuklukta başlayıp, yavaş bir seyir gösteren ve daha sonraki yıllarda ortaya çıkan LADA (latent otoimmün DM) formu, tip 1.5 olarak adlandırılan ayrı bir kategori şeklinde değerlendirilmeye başlandı. LADA ve benzeri durumlarda erişkin çağda Tip 2 DM olarak teşhis edilen olguların yaklaşık %10’unun aslında otoimmün olduğu anlaşıldı. Konumuzla ilgili olarak, zayıf diyabet hastalarının yaklaşık dörtte birinde, otoimmün diyabette pankreasa saldıran GAD antikorları saptandı. Bu veriler, zayıf tip 2 DM hastalarının önemli bir kısmının otoimmün diyabet sahibi olduğunu açıklayabilir. Dahası otoimmün tiroid hastalarının %5’inde de GAD antikorları bulunmaktadır. Eğer otoimmün tiroid hastasıysanız ve kan şekeri yüksekliğine işaret edebilecek bulgularınız varsa, diğer tetkiklerin yanı sıra, GAD antikorlarına baktırmayı da düşünebilirsiniz.

  5. Stres: Stres koşullarında, vücut yüksek miktarlarda kortizol üretir. Kortizolün etkilerinden biri de kan şekerini yükseltmektir. Günümüz yaşam koşullarının getirdiği kronik stres, kan kortizol düzeylerinde kronik yükselmeye, bu da kişi açken bile kan şekerinin sağlıksız seviyelerde artmasına yol açmaktadır. Maalesef, beslenmeleri kusursuz olsa bile kronik stres altındakilerde tip 2 DM yatkınlığı bu nedenle artmaktadır.

Kaynaklar:

  • Carnethon MR, et al. Association of weight status with mortality in adults with incident diabetes. JAMA. 2012;308(6):581-90.

 

Görüşlerinizi Paylaşın