X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Yetersiz Tedavinin Yaratacağı Dirençli Tüberküloz

Yetersiz Tedavinin Yaratacağı Dirençli Tüberküloz

14.Ekim.2020 tarihinde yayınlanan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) global tüberküloz raporuna göre 2019 yılında global olarak tahmini 10 milyon (8.9-11 milyon sınırlarında) kişi tüberküloz hastası olmuştur ve hasta sayısı son yıllarda hedeflenene göre çok daha yavaş azalmaktadır. Tüberküloza bağlı ölüm ise toplam 1.4 milyon (1.3-1.5 milyon) olarak tahmin edilirken bu kişilerin 208 bini (177-242 bin) HIV pozitif bireyler olarak kaydedilmiştir. Tüberküloz hastası olan bireylere bakıldığında %56 erkek, %32 kadın ve %12 çocuk (<15 yaş) olduğu görülmektedir.

Tüberküloz (verem) tüm dünyada önemli bir enfeksiyöz hastalık ve toplum sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Mycobacterium tuberculosis isimli basil yapısındaki bakterinin sebep olduğu hastalık asıl olarak akciğerleri etkilese de beyin, böbrekler ve omurga gibi diğer vücut bölgeleri de hastalıktan etkilenebilir. Tüberküloz insandan insana hava yolu ile bulaşır. Akciğer tüberküloz hastalığı bulunan kişiler öksürme, hapşırma veya tükürme ile basilleri havaya saçarlar ve bu basillerin bir kısmını soluyan kişiler enfekte olur. Tüberküloz basili bulaşan ve tüberküloz ile enfekte olan kişilerin hepsi tüberküloz hastası olmaz. Dünya nüfusunun dörtte birinin tüberküloz enfeksiyonu olduğu tahmin edilmektedir yani bu kişiler tüberküloz basili ile enfekte olmuştur fakat henüz tüberküloz hastası olmamışlardır ve hastalığı bulaştırmazlar. Tüberküloz ile enfekte olan kişilerin hayatları boyunca tüberküloz hastası olma riskleri %5-15 civarındadır. HIV ile yaşayan bireyler, malnutrisyon veya diyabet hastaları, immunsupresif tedavi görenler gibi çeşitli sebeplerle bağışıklık sistemi baskılanan veya tütün kullanan kişilerin tüberküloz hastası olma riskleri daha yüksektir. Kişiler tüberküloz hastası olduğunda öksürük, ateş, gece terlemeleri veya kilo kaybı gibi belirtiler gösterir fakat bu semptomlar birkaç ay boyunca hafif olabilir. Bu durum bakım arayışında gecikmelere ve sonuçta basilin diğer insanlara bulaşmasına yol açar. Aktif tüberküloz hastası olan birey 1 yıl boyunca yakın temaslı 5-15 kişiyi enfekte eder. Tüberküloz hastası olan ve uygun şekilde tedavi edilmeyen HIV negatif kişilerden ortalama %45’i ve HIV pozitif kişilerin neredeyse tümü tüberküloz hastalığı sebebiyle ölür.

Tüberküloz infeksiyonu tanısı için tüberküloz deri testi (PPD) veya tüberküloz kan testi (IGRA veya Quantiferon) kullanılabilir. PPD testi için deri altına enjeksiyon yapılıp 2-3 gün sonra tekrar kontrol gerekirken laboratuvarda yapılan Quantiferon kan testinde kişinin bağışıklık sisteminin spesifik tüberküloz basiline verdiği yanıt ölçülür. Tüberküloz hastalığının tanısı için radyolojiden (X-ray röntgen) ve mikroskopiden (ARB) faydalanabilinse de altın standart tüberküloz kültürü ile bakteriyi üretmektir. Bu aşamadan sonra da üreyen bakteriye ilaç duyarlılık testi yapılarak etkili ve uygun tedavi protokolünün belirlenmesi gerekmektedir.

Tüberküloz uzun yıllardır yüksek ölüm oranına sahip bir enfeksiyon hastalığı olmasına karşın engellenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tüberküloz infeksiyonu bulunan yüksek risk gruplarına, Tüberküloz hastalığı ortaya çıkmaması için “önleyici” antibiyotik tedavisi verilebilir.

Tüberküloz hastalığı olanlara ise 6-9 ay boyunca kombine antibiyotik tedavisi verilir. İlk sıra anti-tüberküloz ajanlar olarak geçen majör tüberküloz antibiyotikleri izoniazid, rifampin, etambutol, streptomisin ve pirazinamid’dir. Tedavi protokolüne göre ilk 2 ay “yoğun faz” tedavisinde 4 antibiyotiğin tümü haftanın her günü alınır, kalan 4-7 ay boyunca da izoniazid ve rifampin kombinasyonu haftanın 3 veya 5 günü “devam fazı” tedavisi olarak sürdürülür.

Tüberküloz hastalığı için tedavi alanların tedaviye harfi harfine uymaları, etkili ilaçlarını doğru zamanda ve doğru şekilde kullanmaları çok önemlidir. İlaçlar zamanından önce kesilirse kişiler tekrar hasta olabilir veya tedaviye uyulmaz, doğru kullanılmazsa vücutta kalan tüberküloz basilleri tedavisi çok daha güç olan dirençli basiller haline gelebilir.

Tüberküloz basilinin ilaçlara doğal direnç mekanizmaları vardır, ayrıca genetik mutasyonlar sonucu ilaç direnci kazanabilirler. Basilin kompleks lipid moleküller içeren kalın hücre duvarı ilaçların hücre içine girişini engeller. Tüberküloz genomu tarafından kodlanan fosforilat, asetilat veya adenilat enzimleri ilaç moleküllerini inaktive eder, bazı moleküler sistemler ile ilaç molekülleri aktif olarak hücre dışına pompalanır. Tüberküloz genomunda görülen spontan mutasyonlar ilaçların hedef aldığı proteinlerin yapısını değiştirerek kullanılan ilacın etkisiz kalmasını sağlayabilir. Yanlış ilaç kullanımı veya ilaçların yetersiz kullanımı bu süreçleri hızlandırarak ilaç dirençli tüberküloz basili gelişmesine sebep olabilir.

İlaca dirençli tüberküloz (İD-TB) ilk sıra (majör) anti-tüberküloz ilaçların en az birisine dirençli olan tüberküloz basili ile ortaya çıkar. En etkili iki antitüberküloz ilaç olan İzoniazid ve Rifampin’in en az ikisine birden dirençli olan basiller ise çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) basilleridir. Nadir görülen ÇİD-TB’ler içinde izoniazid ve rifampin ile birlikte herhangibir florokinolon ve enjekte edilen ikinci çizgi ilaçlardan (amikasin, kanamisin veya kapreomisin) en az birine dirençli olanlar ise Yaygın İlaç Dirençli (YİD-TB) basillerdir. İlaca dirençli basiller de duyarlı basiller ile aynı yollarla bulaşır. İlaca dirençli tüberküloz’un yayılmasını engellemenin en önemli yolu tüberküloz tedavisine iyi uyum göstermekten geçer. Tedavi süresince dozlar atlanmamalı ve tedavi erken kesilmemelidir. Tüberküloz tedavisi sırasında ilaçlara karşı yan etkiler ortaya çıkması veya tedaviye uyumda zorluk gösteren hastalar durumu sağlık sağlayıcıları ile paylaşmalıdır. ÇİD-TB hatta YİD-TB vakalarında tedavi süresi en az 12 aya uzamakta ve tedavi protokolü değişerek enjekte edilen ilaçların dahil edildiği daha fazla sayıda antibiyotik tedavi sürecine dahil edilmektedir. Bu sebeple tüberküloz hastasından mikobakteri kültürü ile basili üretmek ve sonrasında yapılacak majör ilaç duyarlılık testi ile doğru tedavi protokolünün belirlenmesi ve bu tedaviye uyum büyük önem arz etmektedir.

 

Görüşlerinizi Paylaşın