X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Milli Mücadele Ruhu ve Sağlık Hizmetleri

Milli Mücadele Ruhu ve Sağlık Hizmetleri

30 Ağustos Meydan Muharebesi ile Kurtuluş Savaşı son bulmuş ve Anadolu toprakları, her vatandaşının muasır medeniyet seviyesinde bir devlet yapısıyla temel haklardan faydalanabilmesi hayaline sahip bir cumhuriyetin doğuşuna tanıklık etmiştir. Cumhuriyetin getirdiği laik ortamda fikri haklar, ibadetler güvence altına alınabilmiştir. Laiklik asla dinsizlik demek olmadığı gibi bireyin fikri ve vicdani hürriyetini güvence altına alan en önemli ilkedir. Genç cumhuriyet, vatandaşlarını kadın erkek diye ayırmamış; Kurtuluş Savaşında cephede ve cephe gerisinde sayısız sorumluğu layığıyla yerine yetirmiş kadınların bu etkin varoluşunu; yeni toplumsal yapıya, ötekileştirmeden, dışlamadan uyarlamıştır. Dünyadaki çeşitli fikir akımlarının takip edilebilmesi sayesinde çağdaşlık yolculuğunda yer alabilmek mümkün olmuş; belki bunun bir sonucu olarak da Türkiye Cumhuriyeti Devleti 2011 tarihinde Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)’ni imzalayan ilk ülke olmuştur. Taraflar sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir. Cinsel yönelim cinsel kimlikten bağımsız bir kavram olup, psikolojik ve sosyal dinamikleriyle toplumun üzerinde konuşması gereken bir konudur. Bir toplumun merhameti, vicdanı, gelişmişliği; ortalamaya benzemeyen insanları doğru anlama çabasıyla yakından ilgilidir. Kamu sağlığı, ancak toplumun her bireyinin kendi varoluşsal bütünlüğü ve kimliği içinde sağlıklı olabilmesiyle ve toplumdan dışlanmayıp toplum tarafından kabulüyle daha iyiye taşınabilir. Kanıta dayalı veri eşliğinde; aydınlanmış, geniş bir bakış açısıyla gerçekleri değerlendirmek, olguların üzerindeki tozlu perdelerin açılmasına ve ötekileştirmenin son bulmasına yol açacaktır. 21. yüzyıl insanına yakışan da budur.

Kurtuluş Savaşında Beşeri Hekimlik

Kurtuluş Savaşı, küllerinden yeniden doğmanın ötesinde, çağdaş bir gelecek fikriyle inşa edilen Cumhuriyetin kurumsal yapılanmasının temellerini atmıştır. Zafer yalnız topla tüfekle değil, cephedeki zaferi şekillendiren akılcı bir vizyonla kazanılmıştır.  İşgal altındaki topraklarda bir yandan varoluş mücadelesi verilirken, diğer yandan müreffeh bir geleceğin tohumlarını atabilmenin bilinci ve gayretiyle Türkiye Büyük Millet Meclis’i kurulmuş, askeri zaferler katılımcı ve demokratik bir ruhla taçlanmıştır. Mücadelenin yalnızca askeri başarılarla sürdürülebilir olmayacağına dair yüksek farkındalıkla, Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları toplumsal dönüşümün anahtarı olacak reformlar için de, henüz Kurtuluş Savaşı devam etmekteyken büyük adımlar atmışlardır. Bu adımlar hem savaşın kazanılmasına, hem de cumhuriyetin temel değerlerinin oluşmasına kaynak oluşturmuşlardır. Bu kapsamda sağlık hizmetleri büyük yer tutmaktadır. Bu bilinçle Kurtuluş Savaşı’nın erken safhalarında sağlık hizmetlerinin organizasyonu başlamış ve 1920 yılının Haziran ayında Müdafaai-i Milliye Sıhhiye Dairesi kurulmuştur. Böylelikle savaş boyunca tabip ve yardımcı sağlık personeli istihdamı ve ihtiyaç duyulan yerlere yönlendirilmeleri, tedavi hizmetleri, istatistik ve sağlık istihbaratı tek elden ve planlı biçimde yürütülebilmiştir. 1920’de erlerin aşılanması, beslenme, hijyen ve dezenfeksiyona özen gösterilmesi sonucunda o yıl içinde önemli bir salgın hastalık görülmemiştir. Sağlık Hizmetleri 1921 yılında da ivme kazanarak sürmüş, sıhhiye bölükleri ve seyyar hastaneler oluşturulmasına ağırlık verilmiştir. İstanbul’dan Anadolu’ya sıhhiye subayı olarak tabiplerin ve eczacıların geçişi sağlanmıştır. 3 tabip ve destek sağlayacak miktarda erin varlığıyla harp hastaneleri oluşturulmuştur. Sayıları 10’u bulan bu harp hastaneleri 1921 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Bu hastanelere cepheler için birer hasta nakliye müfrezesi kadrosu eklenmiştir. Batı Cephesi’ne tam donanımlı iki sıhhiye müfrezesi gönderebilmek mümkün olmuştur. Aynı yıl Konya’da sıhhiye okulu kurulmuştur. Batı Cephesinde I. Ve II. İnönü Savaşları’nda çok sayıda yaralının bölgedeki 4 harp hastanesinde tedavileri gerçekleşmiş, bir kısım yaralı da Ankara ve Konya’ya nakledilmiştir. Sakarya Meydan Muharebesi’ne gelindiğinde sabit hastanelerin toplam yatak sayısı 20.000 ‘e ulaşmıştır. Sakarya zaferinden sonra ordu gerilerinde kurulmuş sıhhiye birliklerinden artık ihtiyaç görülmeyenler Batı Anadolu Menzil Komutanlığı emrine verilmiş, böylelikle cephe ve menzil bölgelerindeki sabit hastanelerin yatak sayıları daha da arttırılmıştır. 1922 yılı Ağustos ayında Büyük Taarruz öncesinde 35.000 yaralıya bakım sağlayacak yatak kapasitesine ulaşılmış;  Kızılay (Hilal-i Ahmer) tarafından 12 arabalı yaralı nakliye müfrezesi oluşturulmuş; sıhhiye depolarının takviyesi için İstanbul ve Avrupa’dan ilaç, sıhhi malzeme ve aşı alınmıştır. 26 Ağustos 1922’de başlayan başkomutanlık Taarruzu’nun başarıya ulaşması sonucunda geri alınan bölgelerde ihtiyaç doğrultusunda hızla yeni ilk yardım merkezleri kurulmuştur. Bu organize sağlık hizmetleri sayesinde Kurtuluş Savaşı’nda kayıtlara göre 31.173 yaralıdan 1718’i vefat etmiş, yaralılar arasında ölüm oranı % 5.5 olarak kaydedilmiştir. Bu o dönem şartlarında çok değerli bir başarıdır. Kurtuluş Savaşı’nda yaşama geçirilen planlı, organize sağlık hizmetleri anlayışı Cumhuriyet’in ilanıyla ivme kazanarak sürmüş ve genç cumhuriyet temel halk sağlığı altyapısının oluşturulmasında; trahom, sıtma gibi birçok önemli hastalığın eradikasyonu yolunda büyük başarılar elde etmiştir.

Kurtuluş Savaşında Veteriner Hekimlik

Milli Mücadele Döneminde (1920 – 1923), orduya gerek güvenli gıda temini, gerek malzeme nakli sırasında kullanılan hayvanların sağlığı, gerekse süvari birliklerinin aktif rol oynaması nedenli atların bakım ihtiyacının artması, Milli Hükümet'in ilk icraatlarından birinin Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde bir Veteriner Şubesi kurulması olmuştur. Balkan Savaşı ardından gelen birinci dünya savaşı ve seferberlik ilanı sonrasında, mevcut aktif görevli askeri veteriner hekim sayısı yetersiz kalmış, salgın hayvan hastalıklarının yayılışı bu koşullara eklenince diş hekimleri ve yedek subaylar 1 aylık piyade eğitimi üzerine Baytar Ameliyat Mektebinde 3 ay süreli teorik ve pratik kurs görüp veteriner subaylar emrine gönderilmiştir. Hayvan hastaneleri, nal imalathaneleri ve hayvan depoları pek çok cephede kurulmuştur. Özellikle garp cephesinde kurulan hayvan hastaneleri, ecza depoları, nalbanthaneler Eskişehir-Polatlı-Ankara civarında sıkça yer değiştirmiş, kazanılan cephelere göre yerleşik duruma geçmiştir. Sabit memleket hastanelerinin kurulmasıyla, menzil hayvan hastanelerinin yetersiz kaldığı durumlarda, nispeten daha ağır ve uzun süreli tedaviye ihtiyaç duyan hayvanların bu hastanelere sevk edilerek, iyileşenlerin tekrar orduya iade edilmesi suretiyle, ordunun hareket kabiliyetinin korunmasına çalışılmıştır. İnternet kaynaklı bilgiye göre Polatlı'da Salmanlı Çiftliği'ndeki hayvan hastanesinde Sakarya Meydan Muharebesi sırasında 600 kadar da yaralı hayvan getirilir. Sakarya sonunda hayvan zayiatı 7089, ölen hayvan sayısı ise 883'tür. 1921 yılı içinde tedavi altına alınan hayvan sayısı 24.156, iyileşen hayvan sayısı 17.739'dur. Mermi/şarapnel yarasıyla gelen 1201 hayvan ise kurtarılamaz. Savaş boyunca İstanbul’daki veteriner şubesinde görevli veteriner hekimler Anadolu’ya geçerek Milli orduda görev almışlardır. O dönem salgın olan sığır vebasının ordunun kesim ve nakliye hayvanları ile halk elindeki sığırlarda çok yayılmış olması nedeniyle geniş ölçüde serum verecek bir kuruluş oluşturmak için 18 Şubat 1922 tarihinde Milli Müdafaa Vekaleti Bakteriyoloji Laboratuvarı ve Serum Darülistihzarı kurulmuştur. Hayvan sağlığı ve halk sağlığı birbirinden ayrı değerlendirilmemesi gerekli kavramlardır. Seferberlik zamanı ekonomi ve algısında toplum yararı için hayvanlara gösterilen bu özen, günümüz koşullarında sıkça karşılaştığımız şiddet vakaları için örnek olmalıdır.

Kaynak:

https://tip.sdu.edu.tr/assets/uploads/sites/101/files/semp-ozet-kitabi-16012020.pdf

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/370993

https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/28809/3313.pdf?sequence=1
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/11/573/7179.pdf
http://www.turktarim.gov.tr/Haber/275/ziraat-ve-veterinerlik-alanindaki-gorev-sehitleri
Kitap- Sakarya Türk Bitti Demeden Bitmez- Dr. Selim Erdoğan KRONİK KİTAP
Harp Tarihi Encümeni, 1931:26-29)

 

Görüşlerinizi Paylaşın