X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılının İlk Çocuk Bayramı 23 Nisan 2024 Kutlu Olsun

Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılının İlk Çocuk Bayramı 23 Nisan 2024 Kutlu Olsun

Dr. Ayşe Ergüven

 

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk çocuk bayramını bu ay içinde kutluyoruz. Bir devleti oluşturan bireyler yaşamlarına bebek olarak başlarlar. E, bunu hepimiz biliyoruz dediniz, değil mi? İşte hepimizin bildiği durumları, olayları merak edip incelemeye bilim diyoruz. Önümüzden geçiyor, öylece bakıyoruz; ta ki birleri “Yahu bu nasıl oluyor?” diye merak edip araştırıp önümüze koyana kadar.

 

Hayatın başlangıcıdır bebeklik, ilk tepkiler, ilk takipler, ilk gülücükler, ilk kelimeler ve büyüyen bir insan. Bu olayları, nasıl oluyor diye soran bilim insanları “machine learning” diye adlandırdıkları cihazların öğrenmesi kavramının, bu bebeklerin öğrenmesi ile ilişkilendirmeyi düşünmüşler. Bu sayede “neural network” diye adlandırılan ağ yapılarının herhangi bir dış etkene bağlı olmadan nasıl geliştiğini kayıt altına alarak incelemişler. Yapay zekâya insan eli değdiği için, istenilen veriyi, istenilen şekilde oluşturabilme, veri seçebilme, yönlendirilme gibi istenmeyen durumların yaygınlaşması bu araştırmanın başlığında bile ele alınmış: “Can lessons from infants solve the problems of data-greedy AI? (Bebeklerden alınan dersler veriye aç yapay zekanın sorunlarını çözebilir mi?) ”[1]

 

Küçük çocuklar yeni kelimeleri belirli nesnelerle veya görsel olarak temsil edilen kavramlarla ilişkilendirmeyi nasıl öğrenirler?

 

Erken dil ediniminde hararetle tartışılan bu soru geleneksel olarak laboratuvarlarda inceleniyor ve genelleştirilmesi gerçek dünya ortamlarıyla sınırlandırılıyor. Vong ve ark.[2] bir çocuğun, doğal ortamında başına takılan video kayıt cihazı ile elde edilen kayıtların incelenmesi ile soruyu daha detaylı olarak araştırmış. Ayırarak ya da Karşılaştırmalı Öğrenmede Çocuğun Görüş Alanı (Child’s View for Contrastive Learning CVCL) modelini tanıtıp, söylenen sözcüklerle birlikte oluşan video karelerini eşleştirerek, görüntüleri ve sözcükleri paylaşılan temsil alanlarına yerleştirmişler. CVCL, tek bir kavramdan (ör. bulmacalar) farklı alt kümelere (hayvanlara karşı alfabe bulmacaları) kadar görsel olarak benzer şeylerin kümelerini ilişkilendirmektir. Bu metot ayrıca dil edinmek- bu fiili bilerek kullandım çünkü dil öğrenmekten farklı bir durum dil edinmek- örneğin ana dili edinilir, öğrenimi sonradan gelir. Burada ilişkisel ve temsili öğrenmeyi birleştirmek vardır, işte bu da tam olarak yapay zekâ dediğimiz kavramın bel kemiğini oluşturan kavramdır. Önce edinmek sonra ilişkilendirerek kullanmak. 

 

Yaklaşık altı ila dokuz aylıktan itibaren çocuklar, konuşulan sözcükleri görsel karşılıklarıyla ilişkilendirerek ilk sözcüklerini edinmeye başlar. Bu bilginin ne kadarı nispeten genel öğrenme mekanizmalarıyla duyusal girdilerden öğrenilebilir ve ne kadarı daha güçlü tüme vararak elde edilen önyargılardır? Bu yayınlarda anlatılan model, çocuğun günlük deneyiminde mevcut olan birçok kelimenin bağlantılı eşlemesini elde ederek, yeni görsellere yönelik önyargısız genellemeyi mümkün kılan, bu şekilde görsel ve dilsel kavramsal sistemlerini oluşturan bir modeldir. Bu sonuçlar, temellendirilmiş kelime anlamının kritik yönlerini, bir çocuktan elde edilen verilerden yola çıkarak ortak temsil ve ilişkisel öğrenme yoluyla nasıl geliştiğini göstermektedir. Yapay zekâ denilen kavramın en çok ihtiyacı olan bilgi ve burada önyargı (bias) da yok.

 

Çocuklarımız ve bilim eğitimi

 

Şimdi dönelim ana konumuza. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı başladı. Peki çocuklarımıza bilim eğitimi verebilecek miyiz? Bilim her an karşılaştığımız, farkında olmadan önümüzden geçip giden durumları merak etmektir. Bebekler nasıl öğreniyor diye sorup bunu “machine learning” kavramı ile ilişkilendirecek bilimsel merakı çalıştırmaktır.

 

Umuyorum bu yüzyılda yetişen çocuklarımız bunu yapabilecekler. Bilim zor değildir, merak ederek düşünebilmeyi sağlayan analitik kafa yapısı ister sadece. Ezberlemek, ezberlediğini aktarmak, diploma almak bilimsel eğitim değildir. Bilimsel düşünme insan hayatının her aşamasında vardır. Günlük yaşamın içindeki her türlü hareketin bilimsel bir tarifi yapılabilir, araştırma konusu olabilir. Bu makalelerde olduğu gibi “bebekler nasıl öğreniyor ana dilini” sorusu da böyle bir soru. Bir diğeri de yürümeyi nasıl öğreniyorlar olabilir. Hemen gelişim fizyolojisi demeyin düşünün olur mu?

 

 

 

Görüşlerinizi Paylaşın