X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Çocuklarımız Toplumun, Dünyanın Geleceğidir

Çocuklarımız
Toplumun, Dünyanın
Geleceğidir

Suriye’de Mart 2011 yılından bu yana devam eden çatışma ortamı nedeniyle yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve milyonlarca insan yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakılmışlardır. 2011 yılı Nisan ayından itibaren Türkiye’ye gelen tüm Suriyeliler, resmi ve hukuki anlamda “geçici korunma” altındaki insanlar olarak tanımlanmaktadır. 19 Nisan 2014 tarihinde Türkiye’nin güney ve güneydoğusundaki 22 barınma merkezinde 220 binden fazla Suriyeli bulunduğu bilinmektedir. Göç etmek zorunda kalan bu insanlardan bir kısmı ise bu barınma alanları (kamplar) dışında ve gayri insani koşullarda yaşamaktadır. Kamp dışında yaşayan sığınmacıların sayısının kamplardakinin 4 katı olduğu tahmin edilmektedir. Mülteci kamplarında sunulan hizmetlerin nispeten iyi olduğu anlatılmaktadır, ancak kayıtsız yüzbinlerce mülteci ‘’görünmez’’ oldukları için yaşadıkları barınma, sağlık, beslenme, güvenlik sorunları da ‘’görünmez’’ olmaktadır.

Sayıları yüzbinleri aşan Suriyelilerin ve diğer mültecilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek oldukça zor. Özellikle çocuklar için eğitim, sağlık ve düzenli gıda desteği sorunu yaşıyorlar. Bu sorunlar, her ne kadar kamp hayatı yaşayan çocuklarda bazı önlemler alınarak azaltılmaya çalışılmaktaysa da, tamamen başarmak mümkün olmamaktadır. Hele kamp dışı yaşayan ‘’görünmez’’ çocuklar için önlem bile alınmadığı düşünülürse bu sorunların çığ gibi büyümesi kaçınılmazdır.

Uluslararası sağlık örgütlerinin uyarılarına göre Suriye’de savaş başlamadan hemen önce ve sonrasında çocuk felci ve kızamık gibi kalıcı felce ya da ölüme sebep olan hastalıkların sıklığı artmıştır. Olması gereken standartlarda çalışan bir sağlık sisteminde tedavi edilebilir, hatta önlenebilir olan ve tüm dünyada özellikle 5 yaş altı çocuklarda ölümcül kabul edilen, kızamık, bulaşıcı ishaller ve solunum hastalıklarında artış görülmektedir. Raporlara göre 2010’da ülke çapında sadece 26 kızamık vakası tespit edilirken, bu sayı 2014’ün ilk haftası içinde sadece 5 yaş altı çocuklarda 84 olarak bildirilmiştir. Bunun yanında çocuk felcinden ölen çocukların sayısı da hiç de az değildir. Bu nedenle kamplarda ve dışarda birlikte yaşayan çocuklar, bahsi geçen tüm bulaşıcı hastalıklara karşı korunmasızdır. Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın olmazsa olmazı temizlik koşullarının yetersizliği de düşünüldüğünde, yaz mevsiminin yaklaşmasıyla bu hastalıkların çocukların arasında artması söz konusu olabilir.

Suriyeliler yeterli imkâna sahip olmadıklarından gıda depolama amaçlı sağlık için elverişsiz kaplar (plastik boya kapları vb.) kullanmaktadırlar. Meyve, süt, yoğurt ve et tüketimi sınırlı oranlardadır.  Bu durum hamileler, çocuklar ve emziren kadınlar arasında ciddi beslenme eksikliği riski anlamına gelmektedir. Çocuklar gelişimlerini tamamlayabilmeleri için almaları gereken besinlerden, vitaminlerden mahrum kaldıklarından, çocuklarda çok ciddi hastalıklar ve gelişim bozuklukları yaşanabilir. Gıda dağıtımı ve kadınlara, özellikle de annelere beslenme bilgisi programlarının sağlanması çok önemlidir. Bazı yardım kuruluşları, kamplarda olan çocukların gıdalarıyla ilgilenmeye ve gerekli desteği vermeye çalışmaktadırlar ama yetersiz kalmaktadırlar ve bu yardımlar yine ‘’görünmez’’ olanları kapsamamaktadır.

Özellikle hamileleri, emziren anneleri, bebekleri, çocukları ve yaşlıları hedefleyen, örnek resimlerle açıklanan, temel yemek pişirme ilkeleri ile desteklenen beslenme eğitimi teşvik edilmelidir. Temel sağlık, güvenli annelik ve diğer riskler konusunda toplumu duyarlı hale getirmek ve mevcut hizmetlerini tanıtmak konusunda çalışmalar yapılması önemlidir. Çocuklar yetişkinler gibi değillerdir, risklerle, sorunlarla başa çıkmaları, dayanma güçleri ilginç bir şekilde daha güçlüdür. Çocuklar, yetişkinlere göre travmalarla daha iyi mücadele edebilmektedirler. Yaşadıklarını her şeye rağmen oyunlaştırabilirler. Olayların farkında olmadıkları için etkilerinin de farkında olmayan bu çocukların, farkındalıkları arttığında yaşayacakları travmalar çok ciddi olabilmektedir. O yüzden çocukların mutlaka rehabilite edilmeleri de gerekmektedir.

Ulaşılabilir en yüksek düzeyde sağlık hizmeti alma hakkı,  herkes için İHEB (İnsan Hakları Evrensel Bildirisi) ve ayrıca çocuklar bakımından BMÇHS’ da (Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi) güvence altına alınmıştır. Türkiye'nin de imzasıyla; 20 Kasım 1989 tarihinde yapılan BM Genel Kurulu'nda kabul edilen sözleşmeye göre, çocukların "sağlıklılık hallerinin korunması ve sürdürülmesi" büyük öneme sahiptir. Sözleşme çok uzun ve ayrıntılı olarak çocukların sağlık koşullarının ve yaşama haklarını, yapılması gerekenleri madde madde detaylandırarak karara bağlamıştır. Özetle belirtecek olursak, çocukların sağlık hizmetlerine ulaşması ve yararlanması, sağlıklarının korunması ve geliştirilmesi bakımından, her türlü yasal alt yapı ve dayanak bu sözleşme ile "küresel" ve hiç bir biçimde reddedilemeyecek ve karşı çıkılamayacak bir şekilde kayıt altına alınmıştır.

Peki, ne kadar uygulanabilmektedir? İşte bu büyük bir sorundur. Kaç Suriyeli kadın hastaneye gidemediği için doğum yaparken öldü, kaçı çocuğunu sağlıksız koşullarda yaşadığı için kaybetti bilinmemektedir. Sadece ülkemizde misafir ettiğimiz çocuklar değil tüm Suriyeli çocuklar için sağlık ve beslenme koşullarının bir an önce iyileştirilmesi gerekmektedir.

 

Görüşlerinizi Paylaşın