X
Kelime:
Kategori:
Tarih:
RadDatePicker
Open the calendar popup.
ile
RadDatePicker
Open the calendar popup.
 

Çocuk Hastalıkları Hekimi Dr. Nuriye Peker

Çocuk Hastalıkları Hekimi Dr. Nuriye Peker

ÖNCÜ BİR HEKİM, ÖNCÜ BİR CUMHURİYET KADINI:

DR.NURİYE PEKER

Bu röportaj için TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Perihan Elif Ekmekçi’ye, röportaja eşlik eden görseller için Dr. Nuriye Peker’in torunu TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı’ndan Dr.Selen Peker’e teşekkürlerimizi sunarız.

Dr. Özlem Aker

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde katıldığım TOBB ETÜ tarafından düzenlenen “ 1960’lardan Bugüne Zavallı Çocuklar ve Düşündürdükleri “ sempozyumunda merhum Dr. Nuriye Peker’i ve kitabı “Zavallı Çocuklar”ı tanıma şansım oldu. Dr. Nuriye Peker tarafından yazılan “Zavallı Çocuklar” kitabını okurken, bu değerli kadın hekimin daha çok bilinmesi gerektiği üzerinde düşündüm. Ve bu niyetle de  TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Perihan Elif Ekmekçi ile minik bir röportaj yaptım. Tabii ki ilk soru Doktor Nuriye Peker’in kim olduğuna ilişkindi…

● Doktor Nuriye Peker kimdir?

 

Dr. Nuriye Peker, bir Cumhuriyet hekimi. 1914 yılında doğmuş. Oğlu Ali Peker’in anlatılarından öğrendiğimize göre öğrencilik hayatı Salihli 2 no’lu Kız Mektebinden “Alîy-ül âla” derece ile mezun olmasından başlayıp İzmir-Bornova Fransız Kız Okulu, Fransa-Montpellier Kız Lisesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Ankara üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlanmış.

1941 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olduktan sora evlenmiş ve Ankara Numune Hastanesi Çocuk Hastalıkları kliniğinde asistanlığa başlamış. Bu arada Ankara Tıp açılmış ve pediatri bölümü ilk kez asistan alımı için 2 kadro ilan etmiş. Nuriye Hanım da bu kadroya başvuruyor. O dönemde Ankara Tıp Pediatrinin başında Prof. Albert Eckstein var. Değerli hocam Prof. Dr. Nejat Akar’ın tıp tarihi çalışmalarından Dr. Eckstein’i tanıyoruz. Kendisi 1935 yılında Almanya’daki siyasi baskılar nedeniyle oradan ayrılıp Türkiye’den aldığı davet ile Ankara’ya gelen ve burada hekimlik ve hocalık yapmak dışında Anadolu’yu karış karış gezerek hem şifa dağıtan hem de sağlık istatistikleri hazırlayan bir bilim insanı.

Dr. Eckstein bu gezilerden edindiği izlenimlerle 1947 yılında Türkiye’de Çocuk hastalıkları ve Çocukların Korunması” adlı bir kitap yazmış. Bu eser onun sosyal pediatri konusundaki geniş perspektifini ortaya koyuyor. Bu perspektifi kendi yetiştirdiği öğrencilerine de aktardığını görüyoruz. Öğrencileri arasında olan Prof. Dr. Bahtiyar Demirağ, Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Prof. Dr. Sabiha Cura sırasıyla Ankara, Hacettepe ve Ege Tıp Fakültelerinin Çocuk Kürsülerinin kurucuları olmuş ve her biri sosyal pediatri alanında eserler yazmıştır.

Dr. Nuriye Peker başvurduğu Ankara Tıp Pediatri bölümüne asistan olarak ek kadro tahsis edilmesi ile başlar ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinin resmi kadroda çocuk sağlığı ihtisası alan ilk asistanı olarak ihtisasnı tamamlar. Asistanlık, hele pediatri asistanlığı elbette kolay bir süreç değildir. Bu süreçte Dr. Nuriye Hanım evlenip iki çocuk sahibi olmuş ve ve eşi Çorlu Askeri Hastanesine atanmıştır.

● Bu koşullar altında Peker pediatri asistanlığını tamamlayıp Ankara Mevki Hastanesinde çalışmaya başlıyor.Eşine yazdığı ve Peker Ailesininpaylaştığı mektuplarından hem II. Dünya Savaşının getirdiği yüklerle hem de genç bir anne, genç bir kadın hekim olmanın getirdiği sorumluluk ve beklentilerle nasıl başa çıktığını okuyunca çok etkilendim. Dr. Nuriye Peker, pediatrist olarak çalışmaya başladıktan sonra Dünya Sağlık Örgütü tarafından verilen sosyal pediatri eğitimini alarakTürkiye’nin ilk sosyal pediatristi olmakla kalmamış, klinik deneyimleri ve bilgi birikimini aktarmak amacıyla da “Zavallı Çocuklar” adlı kitabını yazmış. Bir çocuk hekimi olarak Dr. Nuriye Peker’in bize bıraktığı en önemli eseri sizce nedir?

Dr. Peker’in kitabı ve yaşamı sadece bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda zorluklarla mücadelenin nasıl nezaketle, özenle ve adeta sertçe bir rüzgârın bizi üşütmesine değil de saçlarımızı dalgalandırmasına dikkatimizi vermeyi öğütleyen bir bilgelikle yaşanabileceğine dair bir rehber. Bu nedenle Dr. Peker’in en önemli eseri bence kendisi ve yaşamı ele alış şekli. Zavallı çocuklar kitabı bu yaklaşımın bir yansıması ya da kısa bir anlatısı bence.

Bir tıp tarihçisi olarak, tarihte kahramanların yaşam içinde yakınlarındakilerin hayatlarına en fazla dokunabilen, onları anlayıp yollarını bulmalarına yardımcı olan ve her ne olursa olsun karanlığa ve umutsuzluğa teslim olmayanlar olduğunu düşünüyorum. Bu kahramanların çoğu zaman adlarını pek duymuyoruz, büyük anlatılarda onlara rastlamıyoruz. Onları gördüğümüz yer işte Zavallı Çocuklar kitabında olduğu gibi mütevazı, içten, didaktik değil empati içeren yaklaşımlar ile etkidekileri yaşamlar, belki başkaları tarafından fark edilmemiş, fark edilse de kafalarındaki etiketler nedeniyle hemen kategorize edilmiş insanlar.

● Bir Cumhuriyet kadını olan Dr.Nuriye Peker günümüz gençliği için nasıl bir rol modeli olabilir?

Bu eserin ve Dr. Peker’in yaşam öyküsünün en önemli unsurlarından birisi de gerçeklikten uzak , yaldızlarla süslü bir öykü olmaması. Bunu maalesef bazen biyografi çalışmalarında görüyoruz. Ele aldığımız kişiyi sadece mesleki başarılarına odaklanarak adeta insanüstü bir varlık olarak tanıtma yanlışına düşüyoruz. Oysa gerçek şu; bu başarılar; zorluklar, günlük hatta anlık yenilgiler, kendini sorgulayışlar, pişmanlıklar, üzüntüler ve özeleştirilerle dolu gündelik yaşamın içinde var oluyor. Yani sonunda başarılı görünenler süreç içinde emin adımlarla, hiç şaşmadan, tökezlemeden, hiç zorluklarla karşılaşmadan dümdüz yürüyüp gidenler değil. Tam tersine, Dr. Nuriye Hanım’ın yaşamında gördüğümüz gibi iniş çıkışlar, zorluklar, hatta kimi zaman imkânsızlık gibi görünen sorunlarla dolu, eğri büğrü, inişli çıkışlı ve sonu olduğumuz yerden pek de görülemeyen bir yol bu. Dr. Peker gibileri bu yolu yürüme cesareti gösterenler arasında. O nedenle benim için çok değerli. Bence Dr. Peker’in bir Cumhuriyet kadını ve hekimi olarak bize vereceği en önemli ders bu.

İyi bir hekim görünenin ardına bakacak cesarete sahiptir

Bir diğer ders, kitabı okuduğunuzda dikkatinizi çekecek olan az önce değindiğim özenli, nezaketli ve saygılı yaklaşım. Kendimizi gibi olmayanları ya da dışarıdan bakıldığında ayıpladığımız tutumlara sahip olanları bir çırpıda eleştirip, yargılayıp, hatta onlar gibi olmadığımız için belki kendimizin bile farkına varmadığımız gizli bir memnuniyetle ötelemeye alternatif bir yaklaşım bu. Kitabı okuduğunuzda neden bahsettiğimi sanırım anlayacaksınız. Dr. Peker bize öfkenin aslında gün yüzüne çıkamayan üzüntü olduğunu, iyi bir hekim olmanın da görünenin ardına bakacak cesarete sahip olmaktan geçtiğini öğretiyor. Bu arada bu öğreti öyle naif, yaşamın gerçeklerini göz ardı eden, ya da ayakları yere basmayan bir yaklaşım içermiyor. Tam tersine en derinine kadar acıları görme ve onları anlama cesareti içeren oldukça güç bir işi yapmayı öğütlüyor bize.

● Dr. Nuriye Peker’in hekimlik mesleğini icra ettiği yıllarda cumhuriyetin koruyucu hekimlik politikaları konusunda neler söylemek istersiniz?

Kitapta sevgili Dr. Başak Akar ile beraber kalem aldığımız bölümde kitabın yazıldığı dönemdeki ulusal ve uluslararası sağlık politikalarına yer verdik. Buradaki amacımız aslında tarih metodolojisinde fon-figür çalışması adını verdiğimiz, bir tarihi figürün -Dr. Nuriye Peker ve eserinin- o zamanın sosyal, siyasi, kültürel fonu içinde nasıl bir yere oturduğunu anlamak, kitaptaki yaklaşımların o günün koşulları içinde değerlendirilmesini sağlamak amacıyla, o yılların hâkim paradigmasını fonda aydınlatmaktı. Bu fonun en önemli tonlarından biri öjeni kavramı. Maalesef, Cumhuriyet’in erken dönemindeki sosyal pediatri ile ilgili politikalar ve koruyucu sağlık hizmetlerine odaklanan sağlık politikaları literatürde hep “pozitif öjeni” uygulamaları başlığı altında ele alınmış. Oysa öjeni, tarihsel bağlamına bakıldığında da kolayca anlaşılabileceği gibi, olumsuz içeriğe sahip bir kavram. Kitapta detaylıca yer verdiğimiz içim burada kısacık değinmek istediğim husus, sosyal pediatri ve pozitif öjeni kavramlarının yapısal olarak birbirlerinden çok farklı olduğudur. Öjeni ister pozitif, ister negatif olsun, insanı sınıflandıran ve “iyi, üstün” gördüğü nitelikleri arttırmaya, bunların dışında kalanları da, birey ve toplumun rızasına bakmaksızın paternalistik bir yaklaşımla elimine etmeye odaklanır. Oysa sosyal pediatri için “iyi ya da üstün” nitelikler tanımlaması yoktur. Sosyal pediatri sadece çocuğu, insan olduğu için değerli görür ve her bir çocuğun fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan kendi potansiyelini yaşama aktarabilmesi için gerekli koşulların sağlanması ile ilgilenir. Butemel motivasyon farkı, öjeni ve sosyal pediatri kavramlarının neden bir arada bulunamayacağının en basit açıklamasıdır. Zavallı Çocuklar kitabında Dr. Nuriye Peker bu farkı, yazıldığı dönemin oldukça ilerisindeki bir perspektifle açıklamakta.

● Nuriye Peker’in “Zavallı Çocuklar” kitabının yeniden gün ışığıyla buluşması sürecinde nasıl bir ekip çalışması gerçekleştirdiniz ve siz neler öğrendiniz?

Bu kitabın tıpkı basım sürecinin bana öğrettiklerine gelince: Öncelikle TOBB ETÜ Tıp Fakültesinde tanıdığım Dr. Nuriye Peker’in torunu sevgili Dr. Selen Peker ve kitap çalışmaları esnasında tanışma fırsatı yakaladığım tüm Peker Ailesi fertleri, Dr. Nuriye Peker’in zarafetini ve inceliğini almış yaşamlarına dâhil etmiş kimseler. Bu süreçte Dr. Nuriye Peker’in hem kitapta yazdıkları, hem yaşam öyküsü ve hem de aile fertleri ile kitap yazımında yer alan bizlerin de yaşamlarımıza dokunduğunu söylemek çok yerinde olacak. Bir diğer kazanımım sevgili Banu Buruk Başak Akar ve Prof. Dr. Zeynep Üstünyurt Konuk hocalarımla beraber çalışmış olmak. Bu süreçte ayrıca iki değerli hoca ile tanışma fırsatım oldu. Birincisi Prof. Dr. Betül Ulukol. Yukarıda anlattığım tüm nitelikleri barındıran benim için çok önemli bir model. Diğeri ise Gökten Koçoğlu. Kendisi ülkemizde Çocuk Koruma Kanunun hayata geçmesinde çok önemli katkıları olmuş bir kadın hâkim. Eğer 8 Mart Dünya Kadınlar gününde Dr. Nuriye Peker anısına TOBB ETÜ Tıp Fakültesinde düzenlediğimiz “1960’larda bugüne Zavallı Çocuklar ve düşündürdükleri” adlı sempozyuma katılıp Betül Hoca’yı ve Gökten Koçoğlu’nu dinlediyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Eğer bu etkinliği kaçırdıysanız, umarım bir gün denk gelir ve bir konuşmalarını dinlersiniz.

Son olarak da beraber çalışabildiğim için her zaman kendimi çok şanslı ve ayrıcalıklı hissettiğim değerli hocam Prof. Dr. Nejat Akar’ın tarih araştırmacılığı konusundaki ustalığı, olaylar ve kişiler arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmada izlediği yöntem benim için önemli bir öğrenme deneyimi oldu. Nejat hocamın ekibi bir araya getirip adeta bir orkestra şefi gibi ustalıkla yönlendirmesi, sabrı, anlayışı ve esnek yaklaşımı da hepimize önemli bir örnek teşkil etti. Biz hekimler genellikle sosyal bilimcilerden biraz daha farklı bir yaklaşıma sahibiz. Bu kitapta tıp ve sosyal bilimlerin bir arada çalıştığı, bir birlerinin yaklaşımlarını anlarlarsa nasıl bir sinerji yaratabildiklerini gördüm. Tıbbın sosyal bilimlere en yakın alanlarından biri olan Tıp tarihi ve Etik alanında çalışan bir akademisyen olarak bu da benim için çok değerli bir kazanım oldu.

 

 

Görüşlerinizi Paylaşın