Güncel Sağlık Haberleri
İyileşen COVID-19 vakalarında Psikolojik Değişiklikler
Londra Üniversite Akademisi liderliğindeki Covid Travma Yanıtı Çalışma Grubu, COVID-19 nedeniyle hastanede tedavi gören kişilerin travma sonrası stres bozukluğu açısından acilen taranması gerektiğini ve kontrollerin en az 1 yıl devam etmesi gerektiğini söylüyor. İspanya’da ise Madrid Complutense Üniversitesi'nden bir psikoloji grubu tarafından yürütülen ve çoğunluğu Madrid’ 1243 sağlık çalışanı ile yapılan anketin ilk sonuçları, ankete katılan sağlık çalışanlarının% 53'ünün travma sonrası stres belirtileri gösterdiğini ortaya koydu. Verilere göre sağlık personelinin yaklaşık% 80'i de anksiyete belirtileri gösterirken, % 21,2'si şiddetli anksiyete bozukluğuyla uyumlu belirtiler gösterdi. İspanya, 27.000'den fazla COVID-19 ölümü ile, dünyadaki bulaşıcı hastalıktan kişi başına ikinci en yüksek doğrulanmış COVID-19 ölümüne sahiptir.
https://www.aa.com.tr/en/europe/post-traumatic-stress-rampant-in-spain-s-health-staff/1846439
https://europepmc.org/article/med/32678521
https://www.bbc.com/news/health-53214482
COVID-19 ve Vit-D ilişkisi
Artık hormon olarak kabul etmemiz gereken d vitamini, immun regülatördür. Başta hücresel bağışıklık olmak üzere modülatör olarak görev alır. Vasküler endotelyal yapının fonksiyonunda etkindir. Normal fonksiyonlarımız için 30 mikrogram alt hudut olarak önerilmektedir. Seneca çalışması sonuçlarına göre, COVID-19 vakalarının yüksek olduğu ülkelerdeki SARS-Cov2 ile morbidite ve mortalite açısından en yüksek riske sahip grup olan yaşlılarda; İspanya'da ortalama serum D vitamini 26 nmol / L, İtalya'da 28 nmol / L ve İskandinav ülkelerinde 45 nmol / L olarak belirlenmiştir. İsviçre'de, bakım evlerinde ortalama D vitamini seviyeleri 23'tür (nmol / L) ve İtalya'da 70 yaşın üzerindeki kadınların% 76'sının dolaşım düzeylerinin 30nmol / L'nin altında olduğu bulunmuştur. D vitamini düzeyleri ile COVID-19 olgu sayısı ve özellikle bu enfeksiyonun neden olduğu ölüm oranı arasındaki bu anlamlı ilişki, D vitamininin akut solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruma sağladığını gösterilmiştir. COVID-19 enfeksiyonuna karşı korunmak için D vitamini seviyenizin tespiti için Sağlık Grubumuzu ziyaret etmenizi ve ihtiyaç seviyenize göre vit-D takviyesi almanızı öneriyoruz.
Kaynak:
https://www.researchsquare.com/article/rs-21211/v1
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7276229/
Sahra altı Afrika'da SARS-CoV-2
SARS-CoV-2 salgınının şimdiye kadar ki şaşırtıcı verilerinden bir tanesi beklenenin aksine Sahra altı Afrika’daki düşük morbidite ve mortalite oranları. Kan bankasına kan veren yaş ortalaması 20 olan ve COVID-19 enfeksiyonu geçirme hikayesi olmayan şahıslarda antikor bulunma sıklığı bizlerden 6 kat fazla. Ölüm oranları da çok farklı değişmiş değil. Bu durum çapraz bağışıklık ile açıklanabilir mi? Virüsle, filogenetik olarak bizler benzerleriyle, karşılaşmamış olsak da AIDS ve Ebola gibi geçirilen enfeksiyonlar nedeniyle bir koruyuculuk kazanmış olabilirler mi?
Kaynak:
https://www.news-medical.net/news/20200803/Study-shows-high-SARS-CoV-2-seroprevalence-but-low-death-rate-in-Malawis-health-care-workers.aspx
https://healthasset.org/daily-update-on-covid-19-in-sub-saharan-africa/
Aşılama ile Kazanılmış bağışıklık ve COVID-19 Enfeksiyonlarının Şiddeti
Koronavirüsün neden bazı insanlara diğerlerinden daha fazla zarar verdiğini sorusunun cevabı araştırılırken yapılan son çalışma sonuçları tuberküloz, kızamık, grip, hepatit ve pnömokok gibi aşıları daha önce yaptıran kişilerin COVID-19'a yakalanma riskinin daha düşük olduğu veya hastalığı daha hafif geçirdikleri yönünde. Bağışıklık hafızası denilen bu durum, henüz netleşmemekle birlikte, diğer aşıların insanların COVID-19'a karşı bağışıklığını artırdığını düşündürüyor. Avustralya ve Hollanda'da yürütülen, COVID-19 riski en yüksek ön saflarda çalışan sağlık çalışanlarına yönelik faz III çalışmada, BCG aşısı ile aşılananların enfeksiyonu ne şiddette geçirdikleri yönünde veri toplanmakta. BCG aşısında diğer aşılar gibi adaptif bağışıklık sistemini hedefleyen antikorlara yönelik değil, doğuştan gelen bağışıklık sitemini etkilemektedir. Bu sistem patojenlere karşı ayrımcılık yapmaz ve herhangi bir yabancı maddeyle savaşmak için bağışıklık hücrelerini oldukça hızlı bir şekilde harekete geçirir. Yani BCG aşısı gibi aşılar vücudun spesifik olmayan bağışıklık hücrelerinin üretimini artırır. COVID-19 ile savaşta ve yenilgide önemli rol oynayacak bu çalışmanın sonuçları merakla beklenmektedir.
Kaynak:
https://www.researchgate.net/publication/341354165_MMR_Vaccine_Appears_to_Confer_Strong_Protection_from_COVID-19_Few_Deaths_from_SARS-CoV-2_in_Highly_Vaccinated_Populations
https://www.nytimes.com/2020/07/29/health/coronavirus-vaccines.html
https://edition.cnn.com/2020/07/10/health/tb-bcg-vaccine-coronavirus-study/index.html
https://theconversation.com/could-bcg-a-100-year-old-vaccine-for-tuberculosis-protect-against-coronavirus-138006
https://www.sciencealert.com/scientists-use-the-measles-vaccine-to-develop-trojan-horse-against-covid-19
Yaş İle birlikte Değişen Bağışıklık Sistemimiz
Yaşla birlikte, bağışıklık sistemimiz enfeksiyonlarla mücadelede daha yetersiz kalır ve aşılara daha az yanıt verir. Aynı zamanda, yaşlanan bağışıklık sistemi kronik iltihaplanma ile ilişkilidir ve bu da yaşlılıkla bağlantılı hemen hemen tüm koşulların riskini artırır. Sonuç olarak, bağışıklık yalnızca ileri yaşlarda zayıflamakla kalmaz; aynı zamanda dengesiz hale gelir. Bu, bağışıklık sisteminin iki dalını - "doğuştan gelen" bağışıklık ve “adaptif (uyarlanabilir)” bağışıklık - "bağışıklığın" iki katı halinde etkiler. Enfeksiyonlara karşı ilk savunma hattımız olan "doğuştan" bağışıklık, ilk tehdit geçtikten sonra çözülemez ve kronik, sistemik iltihaplanmaya neden olur. Belirli patojenleri hatırlamaktan ve onlara saldırmaktan sorumlu olan “ adaptif” bağışıklık, virüslere, bakterilere ve mantarlara karşı savunma yeteneğini sürekli olarak kaybeder.
Kronik, düşük dereceli iltihaplanma, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalık, kanser ve demans dahil olmak üzere ileri yaşla bağlantılı hemen hemen tüm durumlarla ilişkilidir. Ayrıca romatoid artrit gibi yaşlı yetişkinlerde daha sık görülen bazı otoimmün hastalıklarda da öncü bir rol oynar. Bu arada, ileri yaşla birlikte gelen adaptif bağışıklık kaybı, insanları yalnızca enfeksiyonlara daha duyarlı hale getirmekle kalmaz; daha önce bastırılmış olan uykuda olan patojenleri de yeniden etkinleştirebilir.
https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fimmu.2018.00586/full